Amerikan polisiyelerini izleyenler şu sahneye aşinadır.
Polis suç şüphesi ile göz altına aldığı kişiye hemen şu sözleri eder: “Şu dakikadan itibaren söyleyeceğiniz her şey aleyhinize delil olarak kullanılabilir!”
Benzer ifadeleri bu aralar bendeniz çok sık yaşıyorum:
Meltem Gurubunun 34 ve 99 kanalları ile Ulusal Kanal’da programlarımızı izleyenlerle Yeni Mesaj gazetesindeki yazılarımızı okuyan herkesin beni gördüğünde ilk sözü şu oluyor: “Sabahattin bey aman dikkat edin sizi de tutuklayabilirler!”
“Yahu benim o tür zerre bir endişem ya da açığım olsa elbette o sözleri edemem ve o yazıları yazamam, dolayısı ile o sözleri ettiğime ve o yazıları yazdığıma göre zerre bir korkum yok” dememin sonrasında o insanların abartısız tamamından aynen şu karşılığı alıyorum:
“Söylediklerin ve yazdıkların tutuklanman için yeter de artar bile zira sen keskin bir AKP muhalifisin!”
Evet sevgili okurlar ahalide egemen olan bakış tutuklanmak için önemli olanın suç işlemek değil, iktidara muhalif olmak olduğudur!
Bu hüküm toplumda öyle böyle değil, büyük ölçüde kabul görmüştür.
Özellikle Deniz Feneri ile Ergenekon ve Balyoz davalarında yaşananlar bu bakışı pekiştirmiştir.
Bu tablonun adı sadece hukukun siyasallaşması ve yönetim şeklinin fiili olarak faşizmi çağrıştırması değil, aynı zamanda vicdanların kanamasıdır!
Öyle çünkü siyasi muhaliflik eğer tek başına eğer tutuklanma ve enterne olmaya gerekçe oluyorsa orada bırakın adaleti , ahlakın zerresini bile bulamazsınız!
Üzülerek söylüyorum ki, Türkiye bugün böyle bir fotoğraftadır!
Böyle bir yönetimin genel tanımlanması ise zulüm ile hükümran olmaktır!
Ancak...
Zulüm ile payidar olanı tarih hiç kaydetmemiştir!
Tayyip Erdoğan en çok neden ve kimden korkar?
1) ABD’den!
2) Merkez Sağ’ın toparlanmasından!
3) Devlet Bahçeli’nin MHP’nin başından gitmesinden!
4) Hala TSK yani askerin darbe yapmasından!
5) Kendine asker ya da PKK’nın suikast yapmasından!
6) Fetullah Gülen’in kendine muhalif olmasından!
7) Esrarengiz ilişkilerinin olduğu Barzani’den!
8) Cari açığın finanse edilemeyip ekonomik buhranın uç vermesinden!
9) Öcalan’dan!
10) Bazı sırlarını bilen Yaşar Büyükanıt’dan!
Bize göre Türkiye’nin en etkili 10 ismi
1) Tayyip Erdoğan
2) ABD’nin Ankara Büyükelçisi
3) Fethullah Gülen
4) Emine Erdoğan
5) Abdullah Gül
6) Berat Albayrak
7) İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi
8) Kemal Kılıçdaroğlu
9) Bülent Arınç
10) TOKİ’nin büyük işlerdeki ünlü müteahhidi Süleyman Varlıbaş.
Basından naylon ve gerçek tırajlar!
Televizyonların izlenilirliğini AGB ölçüyor!
O kim mi?
1990’ların ortasında güya deterjan firmalarının oluşturduğu bir yapı!
İyi incelendiğinde bu yapının ardında dış dinamiklerin olduğu görülür!
Peki ya yazılı basın mı dediniz?
Orada Hürriyet ile Sabah’ın dağıtım şirketleri söz sahibi!
İstediklerine istediği rakamları bahşediyorlar!
Basın İlan Kurumunun ilan verme kriterleri belli ya, küçük gazetelere kıyak geçip 30 ve 50 binin üstünde gösteriyorlar.
Oysa Vakit, Yeni Şafak ve Star gibi gazetelerin bayii satışı asla ve kat’a değil 50 bini, 30 bini bile aşmıyor ama dağıtım kurumları onları üç, dört, beş ve hatta altı misli yüksek gösteriyor.
Oluşan açık bu gazeteler tarafından sözde abonelerle kapatılıyor ama o gazetelerin gerçekte bu tür bir abone sistemi yok! Abone sistemi olan Zaman’ın bayii satışı bile 30 binin altında, aynı şekilde Türkiye’nin bayii satışı 5 bin civarında lakin rakamlar aboneler ileri sürülerek yüzbinlerce tıraj diye açıklanıyor.
Aboneleri gerçekten var mı dediniz?
Ankara’da benim gördüğüm olay apartmanların önüne gazetelerin balyalar halinde bırakıldığı ve bunların abone olarak sayıldığıdır!
Sabahattin Önkibar/Yeni Mesaj
Yorum Gönder