Başbakan Erdoğan, Tuzla Piri Reis Üniversitesi’nden “Fahri Doktor” diploması alırken bunları söyledi.
Herhalde kendi işi garanti diye!..
***
Üniversiteliye iş garantisi yok.İş garantisi fabrikalarda...
Ama bu iktidar nedense fabrika yerine üniversite üstüne üniversite kuruyor.
Meclis’te, gece mesaisi yaptırtarak düzinelercesini açtı ve sayı 170’i çoktan geçti!
***
Başbakan tersini söylese de üniversite ailelerin gözünde iş kapısı demek.Yıllarca harcanan emeğin, paranın karşılığını geri almak demek.
Gençler içinse işsizlik en büyük kâbus...
İşsizlik kimliksizlik demek...
Umutsuz, güvensiz, güvencesiz kalmak demek.
İşsizliğe çözümü elbette iktidar üretecek...
Üniversitelere düşense gençlere “umut”, “güven”, “özgüven” dahası “aydın kimliği” kazandırmak.
Atılım Üniversitesi bu amaçla Türkiye’de ilk kez,
“Dünyayı Okumak - Başarılı Olmak - Güzel Yaşamak “ diye üç aşamalı kapsamlı bir projeyi uygulamaya koymuş.
“Hayata Atılım” adlı bu üç aşamalı projenin ilk “hocası” , “üç yönlü kimliğiyle” (gazeteci - sosyolog - hayat adamı) Ertuğrul Özkök idi. (Türkçemiz alengirli. “Hayat kadını” fazla iltifat sayılmıyor. Ama “hayat adamı” olmak, bir tür bilgelik mertebesini ifade ediyor!)
Özkök kendi yaşamından yola çıkarak bu projenin önemine işaret etti.
Göçmen ve yoksul bir ailenin çocuğu olarak ailesini ve yetiştiği çevreyi hiçbir zaman unutmadığını anlattı ve gençlere de “aslınızı ve geldiğiniz yeri asla unutmayın!” dedi...
***
Üniversitelerin üç işlevi var:- Kişiye, topluma, dünyaya dair bilinenlerin üzerine yenilerini eklemek...
- Geleceğin yönetici elitini yetiştirmek...
- Toplumsal kalkınmaya katkıda bulunmak.
Proje bu üçünün birbirini tamamlamasıyla hem gençlerin yaşam kalitesinin yükselebileceği...
Hem de mutlu ve huzurlu bireyler toplumu yaratılabileceğini öngörüyor.
***
Özkök bir öğrencinin sorusu üzerine 20 yıl yönettiği Hürriyet’i hiçbir zaman hayatının bir numaralı önceliği yapmadığını ve bunu Aydın Doğan’a bile ilettiğini söyledi.En büyük hayat ve gazetecilik dersini, 23 yaşındayken muhabir yaptığı Ayşe Arman’dan öğrendiğini söyledi:
“Soru sormaktan korkmamak!”
***
“Hayata Atılım” projesi, gençlerin bilgi ve beceri sahibi olmalarını ve mücadelecilik yanlarını güçlendirmelerini öngörüyor.Bunda başarı sağlamaları için de tek koşul hayatı keyifle, mutlu ve huzurlu yaşamak ve yüreğinin sesini dinlemek!
Çünkü: “Mutsuz insandan başarı beklemek hayal!”
Her genç kendi ismini bir marka olarak görmeli ve ona göre yaşamalıdır.
Özkök, İzmir Gazi İlkokulu’nu bitirdiğinden bu yana “En büyük marka benim!” diye yaşamış.
Kim bilir belki de haklı.
“Hayata Atılım” projesinin düğmesine onun parmak basması boşuna değil!
+++++
İki okur üç dilek
Dersim konusunda bu kez de “taktik özür” manevrasına yönelen Sayın Başbakan’a Cumhuriyet okuru Hüseyin Turan’dan (Manisa) iki öneri:1- Muharrem ayının 13’ü ‘Aşure Günü’adıyla bir gün resmi tatil yapılırsa, Alevi-Sünni kardeşlik söylemi anlam kazanacak. Zaten aşure iki mezhep için de kutsal bir âdet! Hiç değilse okullarda anılsın!..
2- Vaaz ve hutbelerin merkezi sistemle yapılması hâlâ yok; Neden? Bazı imamlar ne yazık ki namaz kılmayanlara, bu arada en çok da Alevilere karşı cemaatin kafasına nifak tohumları atmakta... Bunun da önüne geçilemez mi? Bunların kulakları çekilemez mi?..
***
Ordu’dan Sait Demirbaş da diyor ki:CHP’yi köşeye sıkıştırmak ve Kılıçdaroğlu’nun Dersimli olduğunu gündemde tutmak şeytani bir siyasettir. Başbakan’ın amacı, “Kemal Bey’i sıkıştırmak ve açıklayacağı yolsuzluk, hırsızlık dosyalarını, gündem değiştirerek uyutmak ve unutturmaktır!”
Avro ocak yakıtı!
Bazı komutanlar, kısa dönem askerliğe çok sıcak bakmazlar.“Avro”lu askerliğe nasıl bakarlar bunu da Silivri gerçeği yüzünden bilmeye olanak yok...
Bir helikopter kazasında şehit düşen Van İl Jandarma Komutanı Albay Bekir Temel de kısa askerliğe tepkili komutanlardandı.
Dört aylık temel eğitim verirken, ahlayıp puflayanlara şöyle çıkışırdı:
“Bu memlekette dört ayda hıyar yetişmiyor. Biz jandarma teğmeni yetiştirmeye çalışıyoruz!”
Belli ki iktidar da bu gerçeği gördü.
21 günlük temel eğitimi bile kaldırdı.
Avro’ya selam...
“Peygamber Ocağı” edebiyatına devam!
Belediye adabı!
AKP’li Alanya Belediyesi, bir sokağa ve parka, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın sekiz yıl önce vefat eden annesinin adını vermiş..Elbette örnek bir vefa örneği.
Sıra merhum kayınvalideler, kayınpederler ve Allah uzun ömür versin eltilere, görümcelere, kayınbiraderlere de gelecektir.
Yalnız AKP’li başkanlar bu işi yaparken bir mertebeyi silsileye edep erkâna dikkat etsinler.
Sayın Başbakan’ın Hakk’ın rahmetine kavuşan muhterem annesi dururken Başbakan Yardımcısı’nın validesine öncelik tanımak biraz garip kaçıyor!
TOKİ’nin zoru
Her dağın tepesine, bulduğu her arsaya beşer, onar, kırkar, ellişer TOKİ diken Başbakanlık, nedense bir tek öğrenci yurdu yapmadı, yapmıyor, yapmaya da yanaşmıyor.Yüz binlerce anne babanın en büyük derdi üniversiteye giden çocuğuna başını sokacak bir yurt bulmak.
TOKİ dokuz yıldan beri üniversite gençliğinin yurt derdine el atmadı, atmıyor!
Acaba “yurt işi”nde yeterli rant yok diye mi?
Yoksa öğrencilerin cemaat- dernek yurtlarına yönlendirmesinde daha fazla rant var diye mi?
Ahret sorusu
Allah’ın yeryüzündeki gölgesi (zıllullah-ı ruy-i zemin) sayılan36 padişahtan hiçbiri İslamın beş şartından biri olan hac ibadetini yerine getirmedi.
Ama son cumhurbaşkanlarımızdan üçü hacı!
Acaba laik Cumhuriyetin cumhurbaşkanları padişahların eksiğini mi gidermenin peşinde?
Ahmet Tan/Cumhuriyet
Yorum Gönder