CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün demeciyle CHP içinde başlayan tartışmayı fırsat gibi gören Başbakan Tayyip Erdoğan, Dersim’de yaşananlar için ‘özür’ diledi. Cumhuriyet tarihinin tabu konularından biri olan Dersim’in bir anda böylesine tartışılır hale gelmesi ve arkasından hızla özür dilenmesi fazlasıyla dikkate değerdir.
Dersim’e yapılan askeri operasyonun koşulları ve gerekçeleri sadece Türkiye’nin değil, yabancı ülkelerin arşivlerinden de biliniyor olmasına rağmen, olayların sorumluluğunu sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosuna çıkararak özür dileyen Başbakan’ın, hâlâ CHP üzerinden siyasi tartışma sürdürme hevesinde olmasını anlamak güçtür.
Yüzüncü yıl baskısı kapıda
Öte yandan, bu özrü sadece iktidar partisi AKP ve lideri Başbakan Erdoğan ile ana muhalefet partisi CHP ve onun Tunceli kökenli lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasında sıradan bir ‘siyasi’ tartışma konusundan ibaret görmek de fazlasıyla naif kaçmaktadır.
Bilindiği gibi Ermeniler, üç buçuk yıl sonra soykırım olduğunu iddia ettikleri 1915 olaylarının 100. yılını dünya çapında büyük etkinliklerle anacak. Türkiye ne bu hükümet ne de önceki hükümetler döneminde Ermenilerin iddialarını dünyanın birçok başkentinde siyasi konjonktürü kullanarak kabul ettirmesini engelleyebildi. Ermeniler açısından davalarının en önemli hedefi ise Washington. ABD başkanları ve Kongre, ülkelerinin Türkiye ile stratejik çıkarları nedeniyle bugüne kadar bu iddiaları resmi olarak kabullenme durumunda olmadı. Ancak şimdi, 2012 başkanlık seçimlerinden galip çıkmak isteyen ABD Başkanı Barack Obama’yı özellikle Ermenilerin yoğun yaşadığı eyaletlerde zorlayacak konuların başında bu mesele gelecektir. Türk-İsrail ilişkilerinin bugünkü durumu da dikkate alındığında, ABD’deki Musevi lobisinin de Ankara’ya en ufak bir bir katkı sağlaması beklenmemelidir. Hal böyle olunca, kısa dönemde 2012 seçimleri uzun dönemde ise 2015 öncesinde ‘soykırım’ iddiasının Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğini etkiler hale gelmesi kaçınılmazdır. O yüzden de, bu günlerde ABD yönetiminin, bir süredir rafta duran Türk-Ermeni yakınlaşmasının yeniden ısıtılması için kapalı kapılar ardında özellikle Ankara’ya mesajlar vermeye başlamamış olması düşünülemez.
Tarihçilerin sonucuna hazır mıyız?
Yeniden gündeme gelmesi durumunda Türkiye ile Ermenistan arasındaki bu normalleşme sürecinin Ankara açısından vazgeçilmez yegâne unsuru, 1915 olaylarını da inceleyecek bir ‘ortak tarih komisyonu’ kurulması maddesidir. Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere, yöneticilerimiz ‘hodri meydan’ diyerek sonuçları kabul edeceklerini açıklamış olsalar bile, komisyonun bulguları ortaya çıktığında Türkiye’nin nasıl bir hareket tarzı izleyeceği henüz bilinmemektedir. Böyle bir komisyondan çıkacak en iyimser sonuç, adına ‘soykırım’ denmese bile 1915 olaylarında dönemin Osmanlı idaresinin en ağır biçimde sorumlu tutulması olacaktır. Süreç o noktaya kadar işletilebilirse, Ankara-Erivan ilişkilerinin düzelmesini isteyen güçler için en iyi formül Türkiye’nin, adına ‘soykırım’ demeden ve hukuki sorumluluğunu üstlenmeden 1915 olayları için ‘özür dilemesi’ olacaktır.
Dersim ‘psikolojik bariyer’
Türkiye önceki güne kadar, iç ve ya dış politikasında hiçbir konuda ‘özür’ dilememiş bir ülke konumundaydı. Başbakan Erdoğan’ın -şimdilik Atatürk’ü sakınarak- Cumhuriyet döneminde Dersim’de yaşananlar için dilediği özür ile bu psikolojik bariyer kırılmış ve yer yerinden de oynamamıştır. Toplum psikolojisini yakından bilenler, bundan sonra benzer bir özürü 1915 olayları nedeniyle Ermenilerden dilemenin çok da zor olmayacağı görüşümüzü teyit edeceklerdir.
2015 yaklaşırken Dersim tartışmasına bir de bu gözle bakılmasında yarar var.
Utku Çakırözer/Cumhuriyet
Yorum Gönder