İçimizden biri, yıllarca bir büyük kentin belediye başkanı olabiliyor.
Parti kurup genel başkanı, daha sonra
milletvekili seçiliyor.
Başbakan da olabiliyor.
Önümüzdeki örnek gösteriyor ki; devlet adamı olamıyor!
RTE; rakibi parti üzerinden Cumhuriyet’i ve kurucusunu, bir devrin önde gelen sorumlularını karalamak için olaylara at gözlüğü ile bakıyor.
Kimi belgeleri ekranlara taşıyor. Kamuoyunu tek yanlı yargılara sürüklüyor.
RTE, suçladığı partinin genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “Dersim gerçeklerinin ortaya çıkmasını istiyorsa, devlet arşivlerindeki belgelerin açıklanmasını” dayatan önerilerini duymazlıktan geliyor.
Gerçeklerin ortaya çıkmasına yan çizen RTE’nin devlet adamlığı böylece sınıfta kalıyor!
***
O, Başbakanlık şansını yakalayan, halkın maddi manevi değerlerini sömürmekte usta...
...Dersim’de neler yaşandığını, yaşananların nasıl başladığını her yönüyle kanıtlayacak belgeleri açıklamaktan kaçınan… kamuoyunun gerçekleri öğrenmesine önayak olacağı yerde olayları sömürmeyi ilke edinen, bir devlet adamı gibi davranmaktan yoksun bir siyasetçi!
“Devlet olarak -literatüre uyarsa- özür dilerim” dedi ya; içimizdeki yalakalar avuçları patlayıncaya kadar alkışladılar RTE’yi.
Dış basın, “mağdur ve masum Kürtlerden özür dileyen ilk Başbakan” diye iltifatlarını esirgemiyor.
Oysa, dış kaynaklar şimdi, Kürt özrünü Ermeni sözde soykırıma nasıl uyarlayacaklarını hesaplamaya başlamışlardır bile!
Dersim’de ellerinden alınan toprakların sahiplerine iade edilmesini isteyen Kılıçdaroğlu’nun hak arayan sözleri, siyasal amaçlar uğruna içeride dışarıda istismar edilecektir kuşkusuz.
RTE, Kılıçdaroğlu’nu da özür dilemeye zorluyor.
Medyamız da madem ki Başbakan özür diledi, CHP de özür dilemeli havasında.
Oysa; RTE’nin, Kılıçdaroğlu’nu (CHP’yi) özür dilemeye zorlamaktaki amacı; tarihe, gerçeklere, topluma hizmet etmek değil.
CHP Genel Başkanı olarak Kılıçdaroğlu özür dilerse, RTE hiç kuşkusuz, ertesi gün ekranlardan; “İşte CHP’nin gerçek yüzü. Dersimli genel başkanları özür dileyerek CHP yönetiminin Dersim’de olup bitenlerin baştan sona sorumlusu olduğunu kabul ve itiraf etti” diyen açıklamalar yaparsa şaşıracak mıyız?
Neden şaşıralım? Ne Dersimlinin ıstırabı ne de tarihsel gerçeklerin ortaya çıkması, devlet adamlığı, umurunda mı RTE’nin? Aklı fikri muhalefeti karalamakta!
***
Medya genelde Dersim’i tek taraflı ele alan RTE’yi destekliyor. Tarafsızlık görüntüsü altında AKP’yi başarıyla kollayan yazarlar da yetişti.
Öyleleri var ki; CHP’ye sürekli vurarak, hatta genel başkanı (örneğin Ahmet Hakan’ın dün yazdığı gibi) aşağılayarak AKP’ye hizmet edenler büyük gazetelerde baş köşelerde.
Atatürk’e saldırmayı meslek edinen, kurduğu Cumhuriyete karşı yıkıcı söylemleriyle ünlenenler de TV’lerde baş köşeye oturtuluyor.
Örneğin CNN Türk; reyting uğruna (ya da AKP iktidarına hoş görünmek için) RTE’nin karalama kervanına katılarak, “Dersim’de isyan olmadı. Katliam oldu” diye konuşan, şöhret budalalığına tutkulu, ne ki araştırma gazeteciliğinin semtinden geçmeyen, adı Nagehan Alçı olan bir kadın yazarı, haftanın iki günü ekrana çıkarıyor.
Gerçekleri saptırma, geçmişi karalama hevesinde olanlar iktidarda, yardımcısı medya bu hallerde oldukça… demokrasimiz bu iktidardan (RTE’den), medya yalakalıktan kurtulmadıkça… güneşli günler yaklaşacağına uzaklaşıyor galiba!
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder