GAP denilince, sanılıyor ki, 9 ilden oluşan bölge için yapılmış bir plan var, bu bölge için ayrılmış bir bütçe var ve bu planın, bütçenin yürütücüsü de GAP İdaresi. Sanılıyor ki, bugüne kadar 35 milyar TL harcamayla gerçekleştirilen baraj, enerji, sulama ağırlıklı yatırımlar, GAP planı çerçevesinde yapıldı ve bu yatırımları GAP İdaresi yürüttü. Hiç ilgisi yok !.. Evet, ortada Türkiye elektrik enerjisinin yüzde 6-7’sini üreten büyük barajlar, elektrik santralleri var, bin küsur hektar araziyi sulamayı hedefleyen ve ağır-aksak yürüyen sulama kanalı inşaatları ve diğer kamu yatırımları var, var olmasına ama bunlar GAP başlıklı bir planın, iradenin altında yapılmıyor. GAP İdaresi, 250 kişilik kadrosu ve 50 milyon TL yıllık ödeneği olan bir “ambalaj”. Güneydoğu illerine yapılan kamu yatırımları, tıpkı Mersin’e, Çorum’a, Artvin’e, ya da Çanakkale’ye yapılan kamu yatırımları gibi, merkezden kararlaştırılıyor, ilgili kamu kuruluşlarına ayrılan bütçeden gerçekleştiriliyor. Barajların, kanalların sorumlusu DSİ, yol yatırımlarının sorumlusu Karayolları Genel Müdürlüğü, okul yatırımlarının sorumlusu Milli Eğitim Bakanlığı, sağlık yatırımlarının sorumlusu Sağlık Bakanlığı vs…
Peki GAP İdaresi neci? GAP İdaresi, Ankara’da, şefliğini Bakanlar Kurulu’nun, enstrüman gruplarını DSİ, KGM gibi yatırımcı kurumların oluşturduğu orkestranın, “mış gibi yapanı”…Sahne önünde görünmekte, ağzını açıp kapayıp şarkı söyler gibi yapmakta ama aslında orkestrada bir rolü yok, ama varlığı başka bir şeye hizmet etmekte. Neye? Güneydoğu illerine yapılan yatırımları, bölge için yapılmış yatırımlar ve bölgenin kalkınması için yapılmakta olan yatırımlar gibi takdime… Tıpkı diğer Türkiye illerine yapılan kamu yatırımları gibi, Güneydoğu illerine yapılan yatırımları alt alta toplayıp “Azgelişmiş bir bölgeye mahsus, bölge kalkınması için” yapılan yatırımlar olarak göstermeye…. Bir illüzyon bu. Çünkü ortada, tekrarlayalım, ne bölgesel bir plan var, ne de bölge kalkınması ile ilgili bir konsept ve onun icracısı, yetkili, yatırımcı bir irade…Bugün GAP İdaresi’ni lağvedin, Güneydoğu illerinde her şey kendi mecrasında akmaya devam eder ve hiçbir şey eksilmez. Ama bu fesih, bir illüzyonu bozar ; o da bölgesel kalkınma illüzyonunu…
GAP, azgelişmişliğin, eşitsizlikleri aşmanın, hatta akan kanı durdurmanın, barışı tesis etmenin “şifresi” gibi sunuluyor ama gerçekte, bir istismar aracı. Bölgedeki yoksul halkın isyanına karşı adeta bir yalancı emzik, ya da bir elma şekeri. Kitleleri bir şeylere ikna etmenin sihirli sözcüğü…GAP denince akan sular duruyor. Çarpıcı örnek: AKP iktidarı, İşsizlik Fonu’ndan 2008-2011 döneminde 9 milyar TL’ye yakın kaynağı çekip aldı. İşsizler için, işsizlikle mücadele için oluşturulmuş fonun kaynakları çekip alınırken gerekçenin adı “GAP yatırımları”ydı. Devlet çarkının iç mekanizmalarını bilmeyen çoğumuz, hatta Meclis’teki çoğu milletvekili, sandı ki, bu fondan alınan kaynaklar, GAP isimli bir bütçeye konuldu. Hayır öyle olmadı, olmuyor. Çünkü böyle bir bütçe yok ki…Fondan çekilen kaynaklar, merkezi bütçe havuzuna akıtıldı. GAP ismi, böylece İşsizlik Fonu’ndan para çekmenin kutsal, itiraz etmeye mahal bırakmayan bir aracı olarak kullanılırken, AKP iktidarı bütçe açıklarını daha düşük takdimin imkanını GAP sayesinde bulmuş oldu. O fonun kaynaklarına el atmadan, GAP yatırımlarına merkezi bütçeden harcama yapılsaydı, bütçe açığı biraz daha artmış görünecekti ama “GAP” ismi alet edilerek, şimdi daha düşük görünüyor.
Güneydoğu illerine yapılan her tür irili ufaklı kamu yatırımı, yaratılan illüzyonla “GAP bölgesel yatırımları” olarak takdim edilirken, bugün anlaşılmış bulunuyor ki, bunlar, ağırlıkla Batı’da yerleşik kapitalist üretimin enerji ihtiyacı için yapılmış yatırımlar ve şimdi ağırlıkla, bunun için kullanılıyor. Bölge topraklarının ihtiyacı olan sulama yatırımları, toplamda çok az pay alıyor ve ancak yüzde 15’i gerçekleştirilmiş. Ve yine yılları bulan avutmalar ve bölge halkını müteşekkir kılarak sürdürülecek bu vodvilin sonunda o sulamanın nimetlerinden, bölgenin büyük toprak sahipleri yararlanacak, yoksul Kürtler ise, zengin Kürtlerin ücretli kölesi olacaklar.
Sahici bölgesel gelişmenin aktörlerinin merkezi değil, yerel olması gerekir. Bölgesel hedefler, yerel aktörleri, belediyeleri, yerel örgütlenmeleri karar sürecine katarak belirlenmeli, icrası yerel organlara bırakılmalı ve denetimi merkez ile yerelin işbirliğinde gerçekleştirilmeli. GAP, bölgesel bir plan olmadı, bölgesel gelişmeye de yaramadı ve böyle sürecek.Yerel aktörleri dışlayarak, yerele ihtiyacı olanları vermeden… Ama hem Güneydoğu’nun hem Türkiye’nin diğer bölgelerinin yerel odaklı demokratik gelişme, ilerleme ihtiyacı ve beklentisi sürüyor, sürecek. GAP oyununa bir kez daha gelmeden, avunmadan, kanmadan ama dersler çıkarmış olarak, yerel odaklı, katılımcı, demokratik, eşitlikçi gelişme ve büyümenin modelleri üstüne daha çok düşünmek gerek.
Mustafa Sönmez/Cumhuriyet
Yorum Gönder