AKP-RTE İktidarı yandaş savcıları, valileri, bürokratları, milletvekilleri ile nesi varsa CHP yıpratmak için vargücü ile nesivar nesiyoksa saldırıyor.
Bence bunun kökeninde, nemalandığı devlet rantını (getirimini) elinden kaçırmamak, gelecekte CHP ye iktidar şansını vermemek için bütün devlet olanaklarını, yargıyı da kullanarak yıpratmak CHP yi adeta yok etmek istiyır.
Hiç gereği yokken, olumsuz gelişmeleri, gündemi değiştirmek için bakıyorsun “Dersim” diyerek, CHP nin tek parti hükümeti zamanında olan Dersim olaylarını ileri sürüp, CHP nin, Kılıçtaroğlu’nun yöre halkından özür dilemesini istiyor, böylece ana muhalefet partisinin yıpranmasını umuyor.
Bizim tarihimizde, Osmanlılarda olduğu gibi devlet rantını elinden kaçırmamak için çocuklarını bile öldüren padişahlar, muhalifleri susturmak için onlara zulmeden, zindanlara atan, sürgün eden yönetim geleneği bulunmaktadır.
Bu düşünce, demokrasiyi, karşı düşünceyi özümsememekten gelen çağdışı bir anlayıştan kaynaklanmaktadır. Onun için de, ucube yöneticiler ve ucube uygulamalarla demokrasimiz bir türlü çağdaş demokrasiler düzeyine ulaşamıyor.
Kırklareli Valisi Cengiz Aydoğdu, devletin valisi aynen şöyle demişti: Abant toplantısında "DP'nin 1950'de iktidara geldiğinde CHP'yi kapatıp, İnönü'yü de tarihteki huzurlu yere göndermemiş olması en büyük talihsizliktir”. Devletin valisi ana muhalefet partisi için böyle söyler mi? Nerede görülmüş? Onun için AKP valisi ile muhalefete CHP ye saldırıyor diyoruz. Daha pek çok partizan örnekler sıralayabiliriz.
AKP-RTE iktidarı, 12 Eylül referandumu ile eline geçirdiği yargı organı, zaten elinde tuttuğu yürütme gücü ile muhalifleri susturmada, yandaşları kollamada kullanmakta.
AKP-RTE nin referandumla ele geçirdiği HSYK unun savcı, hâkim atamaları adeta bir sürgün uygulamaları gibi.
Deniz Feneri davası, şüpheli ve kasti ihmalkâr davranışla kalp krizinden ölen tutuklu Kâşif Kozinoğlu’nun AKP-RTE yi güç durumda bırakan mektuplarının üzerine gizlilik, yasak koyarak, kedinin pisliğini sakladığı gibi, üstünü örtüyor.
Yolsuzluk, rüşvet gibi olaylarla suçlanan AKP li Elazığ, Kayseri Belediyeleri hakkında soruşturma bile gerek görmeden kapatmaya çalışırken, uyduruk ihbarlarla muhalefet belediyelerine şafak vakti baskınlar düzenleniyor, belediye görevlileri gözaltına alınıyordu, müfettiş üstüne müfettişler gönderiliyor.
İki gün önce, sanırım CNN Türk TV de olsa gerek, bir kanalda, ilginç bir şey söylediler. İçişleri Bakanlığının yandaş müfettişleri İzmir Belediyesini denetliyorlarmış. Galiba bir kültür etkinliğine şarkıcı Leman Sam’ı çağırmışlar, konser vermiş.
Müfettişler, İzmir belediyesi ilgililerine sanatçı çağırmak için “neden ihale açmadınız” gibi sorular sormuşlar. Elbette, sen de, ben de, başkası da olsa, bu tür kültür etkinliğine hangi sanatçıyı seviyor beğeniyorsak onu çağırırız. Tüm belediyeler de bunu yapar. Böylesine bir ihale olur mu?
İşte, AKP yandaşı müfettişler böylesine bir absürt teftiş yapıyorlarmış.
İZMİR’E SALDIRIYORLAR
Dalga dalga İzmir’e saldırıyorlar, Bilinçli oy sahibi İzmir halkına saldırıyorlar.
“İzmir demek; işgale, baskıya, zulme, ihanete direniş demektir, bu direnişi yıkmaya bunların gücü yetmez İzmir’e yetmez!
Bir Zamanlar Meneders’te Kırşehir’e Saldırıyordu
Bir zamanlar Adnan Menderes’de tıpkı RTE gibi partizanlık yapıyor, muhalifleri susturmak için şeytani planlar kuruyor. Uşak’da, Himmetdede’de trenlerini durdurup, İsmet Paşa’nın trenlerini taşlatıyordu. Bir zamanları Kırşehir de DP-Menderes’e direniyordu, İzmir gibi. Menderes de tıpkı RTE gibi intikamcı davranmıştı muhalefete. MP Genel Başkanı Kırşehir Milletvekili Osman Bölükbaşı’nı hapse attırıyor, Kırşehir’i vilayetken kaza yapıyordu; Osman Bölükbaşı hapiste iken milletvekili olmuştu.
Eee devran böyledir… Bir zamanlar kıtalara hükmeden, halkına “kullarım” diyen padişaha sokakta yoksulun dediği gibi, “böbürlenme padişahım senden büyük Allah var”. Ya da şu mısraların dediği gibi:
“Dünya mülkü Süleyman’a yâr olmadı
Mülk burada ya Süleyman nerede.”
İzmir demek; Atatürk demektir, Cumhuriyet demektir, Türk Bayrağı demektir, bu gücü ve değerleri yıkmaya bunların gücü yetmez! (Erdal Sarızeybek)
Eski bağnazların “Gâvur İzmir” dedikleri İzmir, sadece Ege’nin değil, Türkiye’nin kültür başkentidir, ta Osmanlıdan beri böyledir İzmir. Her yerel seçimde iktidar yanlısı başkan seçmeyen İzmir, bu teftiş bombardımanları ile intikamcı bir tavırla bunaltılmak, yıldırılmak, sindirilmek isteniyor. AKP-RTE İzmir’e saldırıyor, İzmir baskıya direniyor.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, İzmir’i ziyaretlerinde İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan operasyonları değerlendirerek, “operasyonun 2 Mayıs'ta yapılan ilk ayağını 12 Haziran genel seçimlerinde İzmir'i almak için AK Parti'nin yaptığı bir hamle olarak değerlendirilmesi gerektiğini, 22 Kasım'da gerçekleştirilen 2.operasyonun ise EXPO'nun İzmir'e gelmesini engellemek amacıyla olduğunu” iddia etti.
Belediyeye yapılan operasyon sırasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun Paris'te olduğunu hatırlatan Güler, şunları söyledi:
''AKP 12 Haziran genel seçimlerinde İzmir'i alamayınca 22 Kasım'da İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bir operasyon daha düzenlenmesini sağladı. Bu konudaki amaçları bir tesadüf olamaz. Tıpkı 2 Mayıs'ta gerçekleştirilen operasyonda İzmir'i alamadılar ve şimdi EXPO sürecini baltalayarak, (CHP'liler EXPO'yu alamadı) izlenimi yaratıp, 2014 yerel seçimlerine yatırım yapıyorlar. Gözaltında tutulduktan sonra serbest kalan arkadaşlarla görüştük. Yedi aydır ortada bir iddianame de yok. Aziz Başkan apar topar Paris'ten döndü. Bu bir rezalet ve biz bu rezaletin altında kalmayacağız. Onlar İzmir'i rüyalarında göremezler.'' [i]
Cevat Kulaksız
--------------------------------------------------------------------------------
[i] http://www.haber7.com/haber/20111125/Guler-AK-Parti-Izmirin-intikamini-aliyor.php
Yorum Gönder