Silahlı Kanat, Silahını Kuşandı! - Mustafa Balbay

İkinci Ergenekon davasının 22 Kasım Salı günü yapılan 144. duruşmasında tutuklu Üsteğmen Taylan Özgür
Kırmızı’nın serbest bırakılmasıyla birlikte, davanın “silahlı kanadıyla” ilgili önemli bir tablo ortaya çıktı.
Ocak 2009’daki dalgada ağırlıklı olarak polisler ve subay-astsubay askerler gözaltına alınmış, büyük bölümü tutuklanmıştı.
O günlerde gazetelerin manşetlerini, televizyonların “son dakika”larını saatlerce dolduran haberler şöyleydi:
- Ergenekon’un silahlı kanadı ortaya çıkarıldı.
- Suikast hazırlığı içindeki polis ve muvazzaf askerler planlarla birlikte ele geçirildi.
- Suikast timinin yapılanması tümüyle çözüldü.
Eski Emniyet Özel Harekât Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin’le bağlantılı olduğu iddia edilen polisler ve askerler 20 Temmuz 2009’da başlayan duruşmaların ardından birer ikişer serbest bırakıldılar. Zira ortaya atılan iddiaları kanıtlayacak, hele hele silahlı bir eylemi ispat edecek ciddi bir delil yoktu.
***
İlk aylarda sanıklar birbirini tanımadığı için herkes kendi meslek gruplarına göre kümeleniyordu. Sorgular ilerledikçe, çoğunluk genel durumu kavradıkça, neyin ne olduğunu, daha doğrusu ne olmadığını anlamaya başladık.
Sözüm ona “silahlı kanatla” ilgili herkes dinlendi.
Durumun özeti şu:
İbrahim Şahin’i “birileri” Genelkurmay’dan arıyoruz deyip “komplo kurmuş”. Telefonlarda demişler ki; “Terörle mücadele için yeni bir birlik, yeni bir yapılanma oluşturuyoruz. Sen bunun başında olacaksın. Bu yapı müsteşarlık düzeyinde olacak. Kendine ona göre bir kadro kur.”
Şahin de hemen telefonlara sarılmış, kendine göre, kimi aracıların desteğiyle “kadro” kurmuş.
İşte bu “kadro”, silahlı kanat iddiasıyla toplanıp iddianameye konmuş.
Kimine göre inandırıcı olmayabilir ama, sorguların tümünü izlemiş bir kişi olarak vurguluyorum, olayın özü bu.
Burada kritik durum, İbrahim Şahin’i kimin böyle bir plan içine ittiğinin halen netleşmemesi. Bu yüzden de sanıkların çoğu, savunmalarını yaparken, “Biz de burada bir örgüt olduğuna inanıyoruz. O örgüt, bize böyle bir kumpası kuran örgüttür. Bunun açığa çıkmasını istiyoruz” yönünde ifadeler verdiler.
Polislerin ve askerlerin kendi aralarında resmi görevleri dışında ayrıca özel bir bağ olup olmadığı öylesine geniş sorgulandı ki, sorulardan biri şuydu:
“Hepiniz özel cep telefonlarınızdan şu numarayı sıklıkla aramışsınız, neden?”
Numara, devlet memurlarının maaşlarının yatırıldığı bankanın 444 ile başlayan müşteri hizmetleri servisiydi!
***
Davanın bu kanadıyla ilgili halen görevde olan polislerden Mehmet Dalagan dışındakiler serbest bırakıldı. Son 2 duruşmada savcı, Dalagan’ın tahliyesini istiyor.
Taylan Özgür Kırmızı’nın serbest bırakılmasıyla da tutuklu muvazzaf subay, astsubay kalmadı.
Kırmızı’ya zaman zaman, “Bir yıl adından yatarsın, bir yıl da soyadından. Sonrasını bilemeyiz” diyorduk. 35. ayda tahliye edildi.
22 Kasım akşamı Kırmızı’yı özgürlüğe uğurlarken, o planlarını açıklıyordu:
“Şimdi hemen görev yerine teslim olurum. İşime başlarım. Kısa bir süre izin alırım, sonra yeniden görevime dönerim.”
Daha önce serbest bırakılanlar da aynı şekilde hareket etmişti. Deyim yerindeyse silahlı terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklu yargılanırken tahliye olunca hemen görev yerine gitmiş, silahını kuşanmış, terörle mücadeleye kaldığı yerden devam etmişti.
“Silahlı kanadın” son asker üyesi de tahliye olup “silahını kuşandı!”

Mustafa Balbay/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget