Ülkeyi yönetenlerin Cumhuriyetle, Atatürk’le, Kuruluş Felsefemizle kavgaları varsa ve kafalarındaki rejime ulaşmak için her gün sinsice adım adım ilerliyorlarsa ve Anayasal görevi Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Demokratik Rejimi korumak olan kamu görevlileri işlerini korktukları için yapamıyorlarsa ülkede her şey birbirine girer, sapla saman karışır. Adalet sisteminde kişiye göre farklı uygulamalar başlar… Bunun sonu kaos’tur. Yaşanacak kaos’un da kimseye bir faydası olmaz ama öncelikle, kaos çıkaranlar bu yükün altında kalırlar…
Artık her şey o kadar net ki, Türk Milleti olayların ve kişilerin gerçek yüzlerini o kadar iyi görmeye başladı ki, yakında o kahredici tokadını bu aklı karışık piyonların kafasına indirecek…
Bakın sapla saman nasıl karıştı, birkaç örnek verelim;
*Körfez 2 Operasyonu;
İzmir Büyükşehir Belediyesine ikinci kez bir operasyon yapıldı. 52 Vergi Denetmeni, 5 Sayıştay Denetçisi, 2 Mülkiye Müfettişi, 3 Bilirkişi Heyeti ve
Özel Yetkili Savcılığın görevlendirdiği 20 Bilirkişi…
Mayıs ayındaki operasyondan sonra bu ekibin, özellikle bilirkişilerin değerlendirmelerine göre, (Bu konudaki Danıştay kararları göz ardı ediliyor) Savcılık operasyonu başlatıyor ve İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği gözaltı ve tutuklama kararları veriliyor.
İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak yaptığı açıklamada;
“ T.C Anayasasının 138 inci ve devam maddelerine göre yargı bağımsızdır. Cumhuriyet Başsavcılığımızın suç işlendiği konusunda yeterli şüphe oluşturacak delillere ulaşması durumunda gereğini yapması, dolayısıyla suç işlendiği iddialarının araştırılması yasal görevidir. Bu bağlamda sıfatı ve görevi kim olursa olsun, suç işlendiği yönünde bir iddia söz konusu olduğunda yargı mercileri gereğini yapmakla mükelleftir” dedi…
Başsavcı Kavak’ın dediğine aynen katılıyorum. Makamı ve sıfatı ne olursa olsun herkes yasalara uymak zorundadır. Özellikle Adalet mensupları bu kurala mutlaka uymak zorundadırlar…
Sayın Başsavcı, önceki görev yeri olan Diyarbakır Başsavcılığı görevinden İzmir’e atanınca defalarca, çeşitli gazetelere verdiği demeçlerinde, “Kürtçe Eğitim ve Öğretim’in serbest olmasını ve devletin bunu desteklemesi gerektiğini” söyledi..
Anayasa Madde 42. 9 uncu Paragraf: Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk Vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez” diye emreder…
Başsavcılık makamı, siyasi bir makam değildir. Sayın Başsavcının Anayasamızı çiğneme özgürlüğü olamaz. Sayın Başsavcı Anayasa ve yasalardan yana taraf olmak ve onları çiğneyenler hakkında yasal uygulama yapmak zorundadır…
Şimdi biz hangi uygulamaya inanacağız;
*Anayasa’nın 138 maddesine göre bağımsız ve tarafsız olması gereken Savcının uygulamasına mı?
*Anayasa’nın 42. Maddesini bilerek ve defalarca çiğneyen Savcının uygulamasına mı?
*Habur’da teröristlere gösterdiği hoşgörüyü, İzmirli görevlilerden esirgeyen Savcının uygulamasına mı?
Sizce burada sapla-saman birbirine karışmamış mı?
*Deniz Feneri Hukuku;
Deniz Feneri davası hakkında çok yazı yazdık. Türkiye’de ki Deniz Feneri davasında tutuklanan kişiler, 3 ay tutuklu kaldıktan sonra, “Tutukluluk sürelerinin cezaya dönüşmemesi gerektiği” gerçeğiyle ilgili mahkeme tarafından salıverildiler. Demek ki, 3 aydan fazla tutukluluk cezaya dönüşüyormuş!…
Odatv davasından yargılananlar 9 aydır tutuklu, Mustafa Balbay-Mehmet Haberal- Emekli ve Muvazzaf Generaller kimi 3 yıl, kimi 4 yıldır tutuklu.
Şimdi bizler hangi Adalete inanacağız;
* İçlerinde Başbakan Erdoğan’ın akrabası olanları 3 ayda serbest bırakan adalete mi?
*İçlerinde Başbakan Erdoğan’ın çantacısı olanları 3 ayda serbest bırakan
adalete mi?
*Öcalan’ı yakalayan ve şu an Milletvekili olan Engin Alan’ı senelerdir serbest bırakmayan adalete mi?
Sizce bu işte de sapla-saman karışmamış mı?
KCK Operasyonu;
KCK, PKK Terör örgütünün yerine geçirilmesi istenen bir örgüt. Bu örgüte yönelik yeni bir operasyon daha yapıldı. 47 Avukat gözaltına alındı. Suçları, İmralı’ya giderek Öcalan’ın emirlerini, Kandil’e terör örgütüne ulaştırmak…
Şimdi soralım bakalım;
*Bu Avukatların İmralı’ya gitmelerine ve Öcalan ile görüşmelerine AKP Hükümeti izin vermedi mi?
*AKP Hükümeti olarak, Başbakan Müsteşarının ve devlet görevlilerinin Öcalan ile görüşmesi için emir vermediniz mi?
*AKP Hükümeti olarak, Öcalan’ın yazdığı mektupların Kandile yani örgüte, devlet görevlileri tarafından götürülmesini emretmediniz mi?
*Her seçimden önce örgütten “ateş kes” talebinde bulunmadınız mı?
Gördüğünüz gibi burada da sapla-saman iyice karışmış…
Tüm bunların sorumlusu, Aklı Karışmış Piyonları bünyesinde bulunduran, Başbakan Erdoğan ve AKP’dir..
Not: Sayın Başbakan, bildiğiniz gibi ülkemizi işgal eden Yunanlıları 9 Eylül’de İzmir’den denize dökmüştük. Bu sebepten bazı Yunan Askerlerinin ıslandığını ve üşütüp hasta olduğunu Başbakanlık Arşivlerden öğrendik. Biz İzmirliler çok üzgünüz. Siz daha iyi bilirsiniz. Şimdi biz hangi Yunanlıdan özür dileyeceğiz?…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu
Yorum Gönder