KKTC’de halk rahat, siyasetçiler rahat...
Ambargo, izolasyon, Rumların AB’deki etkinliği, ekonomik kıskaç kimsenin umrunda değil sanki.
Tüm yük Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nun sırtına binmiş gibi.
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’yle Lefke Avrupa Üniversitesi’nin Eroğlu’nun himayesinde düzenledikleri “Uluslararası İzolasyonlar Toplantısı”na Rusya, Hollanda, Japonya ve Türkiye’den konunun uzmanı bilim insanları katıldı.
Toplantıda Cumhurbaşkanı Dr. Eroğlu açış konuşmasında önemli konulara değindi.
Benim dikkatimi çeken, KKTC Meclis Başkanı Hasan Bozer’in, Başbakan İrsen Küçük’ün, Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ün böylesine önemli bir toplantıya katılmamalarıydı.
Cumhurbaşkanı Eroğlu’yla Başbakan Küçük anlaşamıyorlar.
Unutmadan ekleyeyim: Toplantıya mecliste sandalyesi bulunan partilerin milletvekili ve liderleri de katılmadı.
Sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri de yoktu.
***
Hükümet, muhalefet, sendikalar, demokratik kitle örgütleri KKTC’nin tüm dünyadan dışlanmasından, uygulanan ambargodan hoşnut.
Yalnız onlar mı?
Derviş Eroğlu’nun kurduğu ve iktidara taşıdığı Ulusal Birlik Partisi iktidarı da!
KKTC’de ilk kez devlet ilahiyat meslek lisesi açıyor... Yani imam hatip lisesi!
Yakın Doğu Üniversitesi ilahiyat fakültesi açma hazırlığında.
Hükümet, Mehmet Ali Talat’ın CTP’si gibi AKP iktidarına yanaşıyor...
İlahiyat meslek lisesinin açılmasına sendikaların karşı çıkması toplumsal tepki yaratıyor.
İzolasyon, ambargo falan hiç önemli değil.
Rumlar Kıbrıs Türklerini çok iyi tanıdıkları için bugüne değin hep meydanı boş buldular.
KKTC’de bir boş vermişlik olduğu gerçeğini, çok gelip gittiğim için biliyorum.
Elimde belge yok ama ihale yolsuzlukları savı konuşuluyor her köşe başında.
***
İzolasyonların kaldırılması için KKTC’deki tüm siyasal partilerin, sendikaların ve halkın tümlük içinde olmaları gerekir. BM kararı olmadan ambargonun sürmesi, izolasyonların sürmesi insanlık ayıbıdır.
Yıllardır BM’nin tecritlere alet olduğunu yazıyorum...
Cumhurbaşkanı Eroğlu da bunu sık sık yineliyor.
Kendi kendine yeterli olmayan toplumları hiçbir ülke ciddiye almaz... Bir toplum barış istiyorsa hem ekonomik hem de siyasal olarak güçlü olması gerekir.
İşte KKTC’de bu yok!
Kıbrıs Türklerinin romantik değil gerçekçi olmaları önkoşul.
Barış için önemli olan, siyasal ve ekonomik olarak güçlü olmaktır...
Kıbrıslı Türklerin Annan Planı’na “evet” demelerine karşın Güney Kıbrıs AB’ye girdi Yunanistan’ın baskısıyla.
Avrupa Kuzey Kıbrıslı Türklerin haklı olduğunu en azından 26 Nisan 2004’ten beri biliyor ama gereğini yapmıyor.
***
Kuzey Kıbrıs Rum Yönetimi AB dönem başkanlığı için kolları sıvamış durumda.
Bunun için Kıbrıslı Türklerin kendi siyasal iç çekişmelerinden ve küçük hesaplaşmalardan vazgeçip önlerini görmeleri zorunlu.
Kıbrıs’ta çözüm iki demokrasili ortaklık anlayışı içinde federal bir cumhuriyet olabilir.
Kıbrıs’ın çevresindeki tüm denizaltı zenginlikleri adada yaşayan iki halkın ortak paylaşımıdır.
Bu gerçeği kimse yadsıyamaz...
Doğal zenginlikler izolasyonların devamı olarak kullanılamaz...
Yarın da KKTC’de olup bitenleri anlatmayı sürdüreceğim...
Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet
Yorum Gönder