Avrupalı Sosyal Demokrat Liderlerin Brüksel zirvesinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dağıttırdığı İngilizce metinde Türkiye ile ilgili hayli çarpıcı bilgiler var. Bunları okuyan ister istemez, “Türkiye’de neler oluyor?” diye soracaktır. Çünkü, ülkede olup bitenleri yansıtacak yayın organlarının yüzde 80’ine yakınının iktidarın denetimi altında olduğu açıkça ortaya konuluyor.
Meslektaşımız Mustafa Balbay’ın tutukluğunun üzerinden 1000 gün geçmesine rağmen davası sonuçlanmadı. Aynı davanın diğer sanıkları arasında tutukluluğu 4,5 yılı aşanlar olduğunu da hatırlatalım. Halen 64 gazeteci tutuklu. Devam eden davalar nedeniyle 700-1000 gazetecinin daha cezaevine girme olasılığının bulunduğunu da CHP raporundan öğreniyoruz.
Çarpıcı Türkiye tablosu
CHP’nin dağıttığı İngilizce metinden Türkiye tablosunu okumaya devam edelim:
-600'den fazla öğrenci tutuklu bulunuyor. Birçoğu Başbakan ve iktidarı protesto etmek, eleştirmekten tutuklu.
-Basın Özgürlüğünde Türkiye 16 basamak gerileyerek 138 sıraya indi. ATV ve Sabah grupları kamu bankalarından kredilendirilerek satılmış ve başına Başbakan'ın damadı etik olmayan biçimde getirilmiştir. Medyada doğrudan ve dolaylı iktidar kontrolü yüzde 80'lere ulaşmıştır. Hükümet yanlısı olmayan gazeteciler işten çıkarılmış veya programlarına son verilmektedir. Seçim sonrası bu hızlanarak artmıştır.
-Özellikle 2011 yılında ortaya çıkan gelişmeler ışığında internet kullanımı ve sosyal medyanın gelişimi dünyada tüm otoriter yönetimleri rahatsız etmiş ve kontrol altına alınması gereken bir alan olarak görülmüştür. Türkiye’de bu konuda sansür düzeyinde düzenlemeler yapılıyor..
-Kadına karşı şiddet vakaları geride bıraktığımız yedi yılda yüzde 1400 arttı. Türkiye'de 4,7 milyon olan okuma yazma bilmeyen vatandaşın 3,8 milyonu kadındır.
- Anayasa değişikliği sonrası HSYK'nın ilk uygulaması yüksek yargıda kadın temsilini yüzde 2' ye indirmek oldu ve üyeleri, kadının tecavüzcüsüyle evlenmesini önerdi.
-Her 4 kişiden biri ihtiyacı olan hizmeti alabilmek için rüşvet veriyor. Rüşvet verilen ülkeler arasında Türkiye 6. oldu. Avrupa'da ilk sırada yer aldı.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki 139 bin davadan 15 bininin Türk vatandaşları tarafından açıldı..
Kılıçdaroğlu, raporunda “baskı altındaki” hakim ve yargıçlardan, dinlenen telefonlardan, özel hayatın ihlalinden, bilime ve üniversitelere karşı yapılan saldırılardan, kuruluşların mali, idari baskılarla siyasi etki altına alınmak istenmesinden, siyasi atamalardan da söz ediyor.
Kayseri’ye giden HSYK Üyesi konuştu
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na, Türkiye’ye dönüş yolunda, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile ilgili rüşvet iddialarını ve soruşturma aşamasını sorduğumuzda, soruşturmanın kapatılması için iki HSYK Üyesinin dosya kapatılana kadar Kayseri’de kaldıklarını, bunlar hakkında da suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.
Araştırdığımda HSYK üyelerinden Prof.Dr. Bülent Çiçekli ile eski Kayseri Barosu Başkanı, Mazlum-Der’in eski Genel Başkan Yardımcısı Ali Aydın’ın Kayseri’ye gittiklerini öğrendim ve dün bu isimleri da açıkladım.
HSYK Üyesi Bülent Çiçekli’yle konuştum. “Adliye Haftası” nedeniyle HSYK Üyelerinin 11 il’e gittiğini, hafta içinde yargı-halk ilişkileri konularında toplantılar yapıldığını belirtti. Çiçekli, İstanbul’daki programdan sonra HSYK Üyesi Ali Aydın ile birlikte, hafta nedeniyle Kayseri Başsavcılığı’nın davetlisi olarak 26 Ekim gecesi Kayseri’ye gittiklerini belirtti ve şunları söyledi:
“27 Ekim’de Kayseri Adliyesini ziyaret ettik. Duruşması olmayan hakim ve savcılarla görüştük. Öğle vakti yeni adliye inşaatını gezdik. Üniversitede öğrenci, öğretim üyeleri, hakim, savcı ve avukatların da bulunduğu, yaklaşık 3 saat süren panele katıldık. Ardından halı saha maçı yaptık. Akşam da valinin verdiği yemeğe katıldık. İnanın, bu süreçte hiçbir dava ve soruşturmayla alakamız olmadı. Operasyonel konulardan uzak durmaya ve bu konuda alabildiğine hassas davranıyoruz. Görevimiz, hakim ve savcılar arasında adaleti tesis etmektir. Onlara ‘şöyle-böyle davranın’ demeyiz. Siyasetin, yargıyı çekişmelerin içi ne çekmek istemesi üzücüdür. Yargı mensupları, siyasi çekişmelerin hep dışında tutulmalıdır.”
CHP’nin hukukçu milletvekili Atilla Kart’la dün konuştuğumda, soruşturmayı yürüten 3 C.Savcısı hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. Ya HSYK üyeleri. Onlarla ilgili sadece “kuşku” olduğunu ekledi.
Saygı Öztürk/SÖZCÜ
Yorum Gönder