Türkiye’nin en önemli sorununu onurlu davranış eksikliği olarak gördüğümden, her onurlu davranışa saygı duyar, saygı gösterilmesini isterim. Yakınlarda yitirdiğimiz Necip Torumtay Paşa, onurlu davranışların simgelerinden biriydi, belleğimize kazınmıştı. Devrin devlet başkanı ile Türkiye’nin çıkarları ve devlet yönetim anlayışıyla ters düştüğünden, Genelkurmay Başkanlığı’ndan istifa etmişti. Torumtay Paşa’nın tutumu bu tür orunlara gelecek olanlara ardıllarına (haleflerine) ışık tutsun, buna ihtiyacımız var.
Genelkurmay Başkanlığı’ndan istifa yoluyla ayrılan Işık Koşaner Paşa’nın, ses kayıtları internete, herhalde paşayı küçük düşürmek amacıyla sızdırıldı. Koşaner Paşa, nitelikleri belirli bazı yazarlar tarafından eleştirilmekle beraber, onurlu bir davranış göstererek sözlerinin arkasında durdu. Yaptığı belki özeleştiri, belki yakınma, belki uyarıydı ama Paşa doğru gözlemlerde bulunuyor, eksikliklerin, hataların üstünü örtmeye, geçiştirmeye uğraşmıyordu. Belli çevrelerin eleştirisine uğrasa da Koşaner Paşa, dürüst, onurlu bir davranış göstermişti.
***
Deniz Feneri soruşturmasını yürütürken görevden alınan savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Taner, son zamanlarda onurlu, düzgün, davranış sergileyen üç saygın isim. Gelecekte, “ileri demokrasi” döneminde dahi TC Savcıları vardı, yargısını güçlendirecek örnekler.
Türkiye’de onurlu, düzgün, dürüst insanlar olduğu sürece, geleceğe umutla bakabiliriz. Ne yazık ki, ülkemizde tersine seleksiyonla, ayrımla, düzgün, saygın kişiler tasfiye edilmeye çalışılıyor. Niteliksiz bir grup, halkın aydınlanmasını kendi çıkarları açısından tehlikeli gördüklerinden, düzgün, dürüst, onurlu davranan kişileri, örnek olmasın diye tasfiye etmeye, dışlamaya çalışıyorlar.
Medyada, politikada, bürokraside, eğitim kurumlarında bunun örneklerini görüyoruz. Nitelikli kişi yalakalık yapmaz, güçlü gördüklerine sığınarak makam, sıfat kapmaya çalışmaz; haksızlık karşısında susmaz, ucuz polemiklere girmez, arkadan konuşmaz, yerine göre farklı görüntü vermez, onurunu, çizgisini korur. Türkiye’nin sorunlarının çözümü, Türkiye’nin gerçekten demokratik, hukuk devleti olabilmesi, nitelikli, kişilikli insanların sayısının artmasına bağlıdır.
Sade bir vatandaş olarak, nitelikli, düzgün, kişilikli olanları destekleme konusunda yapılabilecek pek fazla bir katkı yoktur. Ancak geniş bir kitle destek verebilse, hem insanımızı bu doğrultuda yüreklendirir hem de yapılanların, gösterilen özverinin boşuna olmadığı kanıtlanmış olur.
***
Türkiye’de onurlu, düzgün davrananlar, bir şekilde küçümsenecek, karalanacak, cezalandırılmaya çalışılacaktır. Bunun için medyada, bürokraside hatta eğitim kurumlarında, bu işe yatkın, vasıta olacak kişiler bulunacaktır.
Ne yazık ki her dönemde bu tür kişileri bulmak ve kullanmak zor olmamaktadır. Ancak ileri demokrasi döneminde sesyayar, araç olarak kullanılan kişilerin sayılarının arttığı gözlemlenmektedir.
Türkiye’de itibar, güven yitirmemesi gereken, üç kurum, yargı, ordu ve üniversiteler, mensuplarının davranışları dolayısıyla sürekli güven, saygınlık yitirmektedir. Anketler, ne kadar gerçekçi tartışılabilir ama, bu güven yitişini kanıtlamaktadır. Türkiye’de vatandaşın yargıya güvenmesi, ordusu ile gurur duyması, eğitim kurumları ile de çağdaş uygarlık düzeyine ulaşılacağına inanması gerekir. Bence, son yılların en büyük tahribatı, sivil-asker bürokraside ve eğitim kurumlarında olmuştur. Vatandaşların sıra kendilerine gelmeden, düzgün, onurlu davranış gösterenlere, özverili çalışanlara sahip çıkması gerekir. Türkiye’nin düzgün, onurlu, kişilikli insanlarına saygı gösterelim. En azından bu denli bir katkımız olsun.
Öztin Akgüç/Cumhuriyet
Yorum Gönder