Haymana’da dün müthiş bir sempozyum vardı. 90 hatta 100 yıl öncesine gidip, Osmanlı’nın son dönemini ve Cumhuriyet’in ilk yıllarını adeta yeniden yaşadık.
Haymana, milli mücadelenin en kilit noktalarından birisi. Atatürk’ün ordularımızın geri çekilme noktasına geldiğinde “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh da bütün vatandır” dediği yerdir. Bir başka özelliği de ordularımızın Viyana kapılarından o güne, geri çekildiği son noktadır. Yani Yunan ordularının Ankara’ya gelmeye ramak kaldığı son noktadır.
12 Eylül Haymana’nın kurtuluşuydu. Ankara Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü ve Haymana Belediyesi, dün bu çerçevede “90. Yıldönümünde Sakarya Zaferi ve Haymana” konulu bir sempozyum düzenledi. Ülkemizin çok önemli tarihçileri de bu vesile ile Haymana’daydı.
O kadar ilginç anekdotlar vardı ki, yazmaya kalksam değil bu köşe gazetenin tümü yetişmez. Sempozyuma sunulan bildiriler yakında kitap olarak basılacakmış, eminim ki çok değerli bir kaynak kitap olacak...
Haymana, Yunan ordularının Anadolu topraklarında ilerlediği son nokta oldu. Yani bir anlamda Haymana, Milli Mücadele’nin ilk adımı oldu. Düşmanın önce ilerlemesi durduruldu, sonra da bozguna uğratıldı. Yakup Kadri’nin romanlarında bu hep anlatılır. Sakarya Zaferi kutlanırken de hep satır aralarında kalır. Oysa zafere giden yolda kırılma noktası Haymana’dır...
Haymana’dan İzmir’e destek
Haymana binlerce yıllık tarihe sahip eski kentlerimizden birisi. Osmanlı’dan önce de pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Yani köklü bir geleneği var. Belgelerle Haymana anlatılırken bu özelliğine daha fazla şahit oluyorsunuz.
Örneğin İzmir’in işgaline en sert tepki gösteren kentlerden birisi de Haymana. İşte İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinin hemen sonrasında Harbiye Nezareti’ne gönderilen telgraflardan birisi:
“İzmir’e Yunan askerlerinin İ’tilaf mümesillerinin gözleri önünde ahali-i ma’sume-i İslamiyeye karşı vak’i olan vahşiyane ve şenaate ve tecavüz ve taaruzları umum kazamız ahalisinin kalblerinde gayr-ı kabil-i tasvir te’sir ve heyecan tevlid etmiştir. Mukaddes vatanımızın gayr-ı münkir bir cüz-i makerrei olan sevgi İzmir’imizin müdafaa-i muhafazası iiçin hükümetimizin en kat’i teşebbüsata tevssül buyrulmasını istirham eyleriz ve muaazam hakanımızın irade-i şahanelerine intizaren bu uğurda maddi ve manevi her türlü fedakârlığı ve İzmir için bu kere feda-yı cana amade bulunduğumuzu arz eyleriz. Ferman.”
Telgrafın altında da ilçenin ileri gelenlerinin isimleri yer alıyor. Benzer başka telgraflar da var. Bununla da yetinilmemiş, hem yardım gönderilmiş hem de pek çoğu daha sonra şehit olan askerler.
Haymana nere, İzmir nere diyenler çıkabilir. Haymana ve diğer kentlerimizin İzmir için yaptığı bu fedakârlıklardan acaba İzmirlilerin ne kadar haberi var?
Dün dünde kaldı ama milli mücadele işte böyle kazanılmış. İzmir ağlarken Haymanalı da ağlamış Erzurumlu da, Adanalı da. Yürekler birlikte sızlamış. Zaferler birlikte kazanılmış, Türkiye Cumhuriyeti birlikte kurulmuş. O yılları dinlerken en çarpıcı haliyle bunu bir kez daha görüyorsunuz...
Demokrasi şöleni
Milli mücadele, Atatürk ve Cumhuriyet’in kuruluşuna ilişkin fazlasıyla kitap da okudum, konferans da izledim. Ama bu kez genel anlatımlar değil, konu konu olayların özüne inildi. Örneğin, Mustafa Kemal’e Başkomutanlık verilmesi sürecinde öylesine ayrıntılara girildi ki çoğunu ilk kez duydum. O dönemin Meclis’inde yapılan tartışmalar için bir hocamız “demokrasi şöleniydi” tanımlaması yaptı.
Gerçekten öyle. Mustafa Kemal öylesine sert eleştiriliyor ve o bütün bu eleştirilere öylesine sabırla cevap veriyor ki, demokrasi dedikleri herhalde bu diyesiniz geliyor.
Merak duyanlar, Sakarya Savaşı’nda Mustafa Kemal’in, neden Başkomutan Vekilliği’nde ısrar edildiğini, sonra nasıl Başkomutan olduğunu ve Mustafa Kemal’i Atatürk yapan asıl sürecin bu dönemde atıldığını sempozyumun kitapçığına ulaşarak ayrıntıları ile öğrenebilirler.
İşte sempozyuma sunulan bildirilerden bazılarının konu başlıkları:
Dünden bugüne Haymana ve Ankara’da değişim, Milli Mücadele’de Haymana, Mustafa Kemal ve Haymana, Başkomutanlık Yasası tartışması, Sakarya Meydan Muharebesi günlerinde Anadolu, Sakarya Zaferi’nin İstanbul’daki yansımaları, Sakarya Savaşı’nın iç ve dış basındaki yansımaları, Yunanlılar gözüyle Sakarya Savaşı, Büyük Taarruz’da Süvariler ve İzmir’e yürüyüş.
Özetin özeti: AÜ. İnkılap Tarihi Enstitüsü, Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan, Haymana Belediye Başkanı Hacı Aysu ve diğer bilim insanlarımıza böylesi önemli bir etkinliğe imza attıkları için canı gönülden teşekkürler...
Abbas Güçlü/Milliyet
13 Eylül 2011
Yorum Gönder