Soygun üniversiteye kayıt yaptırdı! - Necati Doğru


Polis, fıs fıs sıkıyor.
TV’ler canlı yayında.
Sendikal hak mı istiyorsun!
Al gözüne biber gazını.
Örgütleme hakkı mı istiyorsun!
Al yüzüne biber gazını.
Bakan bey de çok zeki adam!
Polisimizin gazı organiktir.
Bakan, devlet mizahı yapıyor!
Biz de gülmekten kırıldık!
Polis de bu ülkenin çocuğu. Çoğu emekçi, yoksul aileden gelme insanlar. Lise mezunu askerliğini yeni bitirmiş gençler.
Polisler emir alıyorlar.

Emirle biber gazlıyorlar.
Polisi emir kulu haline getirmiş (aynı zamanda yargıyı, yasamayı, yürütmeyi, basını da tek elde toplayıp “Tek Adam’ın emir eri” haline sokmuş) iktidarın yönetim modeli üç ayak üzerinde yürüyor.
1-Yandaş zengin yaratmak.
2- Devleti zengine soydurmak.
3- Emeği ucuza getirmek.

Xxx

Geçtiğimiz hafta işçiler, “bir çok hak ve özgürlüğü tırpanlayan sendika yasasını protesto etmek için” Meclis önünde yürüyüş yaparlarken emir almış polisler, sıktılar gazı…
Acı doluydu manzara.
Polis de bir emekçi.
İşçi de bir emekçi.
Emekçi polisi, hakkını arayan emekçi işçiye “biber gazı sıktırarak” susturup geriletmeye çalışan bu adi ve vahşi model şimdi bilim yuvaları olarak kurulan üniversitelere de örnek olmaya başladı.
Haberler arasında yitip gitti.
Bir örneği Bilgi Üniverstesi’inde yaşandı. Bilgi Üniversitesi’nin patronları aldılar biber gazını polisin elinden, “örgütlenme hakkı üzerine”  bahçede “açık hava dersi veren” kendi üniversitesi profesörünün (Prof. Murat Belge) ağzına sıktılar. Ve bu profesörü dinlemeye gelmiş aynı üniversitenin temizlik işçisinin de (Ali Özcan) kulağına püskürttüler.

Xxx

Temsili anlatıyorum.
Kızım sana söylüyorum.
Gelinim sen anla!
Eğer adına hem “Bilgi ve hem Üniversite” koyulmuş bir bilim, ahlak, iyilik, özgürlük, eşitlik, dürüstlük, fazilet gibi evrensel insanlık değerlerinin bulucusu, geliştiricisi, öğreticisi ve üst seviyede eğitim, öğretim, bilimsel araştırma yapan, yayınlayan olması gereken üniversite; kendi hocası kampus bahçesinde “örgütlenme özgürlüğü” üzerine halka da açık ders veriyor ve bu dersi kendi temizlik işçisi dinlemeye geldi diye işinden atıyorsa; bu emekçi polisin, hakkını arayan emekçi işçiye sıktığı biber gazı olmaktan çıkar ülkemiz üzerine atılmış bir atom bombasına döner.
Ülkeyi bu hale getirdiler.

Xxx

Şuanda “darbeci generallerin yaptığı” diye dudak büküp değiştirmeye çalıştıkları Anayasa’nın 130’uncu maddesinde; “vakıf üniversiteleri kar amacı güdemezler” diye yazıyor.
Vakıf üniversitesi!
Çok kazançlı oldu.
1992 yılından buyana geçen 20 yıl içinde Türkiye’deki Vakıf Üniversiteleri’nin sayısı 33 kat artarak 68’e çıktı.
İktidarı arkana alıyorsun.
Devlet bedava bina veriyor.
Bedava arsa tahsis ediyor.
Vergiden muaf tutuyor.
Bütçesinin yüzde 40’ı kadar da para desteği sağlıyor. İçlerinden birkaç tanesi hariç Vakıf Üniversiteleri’nin tamamı “devlet imkanlarıyla beslenen, çok yüksek öğretim bedeli alarak (öğrenci başına yılda  22 bin TL ile 28 bin TL) fakat çok ucuza akademisyen ve işçi çalıştıran” karlı, kazançlı soygun merkezlerine dönüştü.
Xxx

Eğitim odaklı değiller.
Yüksek kar odaklılar.
Devleti soymak peşindeler.
Sendikalı oldu diye işçisini ve öğretim üyesini üniversiteden atan bu yapıyı devlet arsası, binası ve parasıyla destekleyerek yeni zenginler yaratmak hangi ahlaka giriyor?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget