Arap Baharı’nın son durağı Suriye’de Batı’nın, öncelikle ABD’nin kışkırtmalarıyla Esad rejimine karşı
ayaklanmayı destekleme görevini üstlendi.
Suriye’de iç savaş nihayet kapımıza dayandı.
Birinci top mermisi saptanan hedefi vurmadı. İnce ayar ikincisi geldi Akçakale’de beş canı öldürdü.
20 Eylül’den beri önce 20 kez havan mermileriyle taciz ateşi denediler.
Baktılar ki havan mermileriyle savaş kışkırtıcılığı sonuç vermiyor.
İki topu devreye soktular.
Arap dünyasında demokrasi havariliğine soyunan Başbakan RTE ile Türkiye Cumhuriyeti’nin gelmiş geçmiş Dışişleri bakanları arasında bir adım ötesini göremeyen yegâne bakan Davutoğlu, şimdi bir yandan savaş hazırlığı yapıyor, bir yandan da savaş kışkırtıcısı olayların kaynağını araştırıyorlar.
Esad mı, ordusu mu, muhalifler mi, muhalif namıyla bilinen başka yabancı gruplar mı? Hangisi? Baş başa vermişler, kukumav kuşu gibi düşünüyorlar.
***
Oysa zamanı ve yeri değildir diye bugün tartışılmayan gerçek ortada. Yanı başımızda da değil. Başımızda:
Kim diye sormaya ne hacet. Kendini Arap dünyasının önderi gören, kolay yutulacak lokma sandığı Esad’ın muhaliflerini her açıdan destekleyen, Suriye’ye demokrasiyi getiren adam diye ünlenme merakına kurban Başbakan RTE!
Arap Baharı rüzgârına kapıldı.
Demokrasi havarisi rolüne örnek Suriye’yi aldı.
Esad rejimini öteden beri devirmeyi amaçlayan ABD’nin, aslansın, Ortadoğu’nun Tarzanı’sın oyununa geldi.
Esad’ı devirmek için Batı’nın ve ABD’nin savaşı göze alacağını sandı.
Batı dünyası savaştan söz etmediği gibi, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde Suriye ile ilgili son açıklamalarını bile dinlemedi.
Kenara çekildiler.
Böylece son aşamada Türkiye’yi savaşın eşiğine getiren dış politikaların yegâne sorumlusunun RTE ve yoldaşı Davutoğlu olduğu açık seçik kanıtlandı ve…
***
...Bu iki insanın güdümündeki hükümet, Meclis’e gönderdiği tezkereyle Suriye’ye asker göndermek ve yabancı askerlerin konuşlanmasına izin istedi.
Tezkerenin amacı ortada: RTE, savaşı göze aldı.
Ama, Suriye’ye uyguladığı dış politikaya baştan beri karşı çıkan parlamento içi ve dışı muhalefet, tezkereye olumlu gözle bakmıyor.
Zira RTE’ye güven duymuyor.
Bu nedenle, RTE’nin yine dış kışkırtmalarla Meclis’ten aldığı izne dayanarak Suriye’ye savaş açma yetkisini kullanacağı kaygısı egemen.
Oysa savaş isteyen yok!
Yalnız Türkiye’de değil. Türkiye’nin yanında olduğunu açıklayan NATO, savaşa üyelerin ittifakı ile karar vermeyi emreden 5. maddesine göre değil, Türkiye’nin talebi üzerine 4. madde gereği Suriye’yi “şiddetle” kınıyor.
ABD de savaşın Ortadoğu’yu sarmasından kaygılı. Ne başkanlık seçimi sırasında da ne de sonra savaş istiyor.
İran, Çin ve Rusya, hatta Irak karşımızda. NATO’nun savaş kararı alması olanaksız. ABD yan çiziyor.
Yalnız kalan RTE, ekonomiden sosyal yaşama, terörle mücadeleye kadar her alanı allak bullak edecek savaş stratejisi izliyor.
Arap’a demokrasi getireceğim diye…
***
İktidar sözcülerine göre, NATO kararı, başta Rusya kimi ülke dışişleri bakanlarının açıklamaları diplomasi zaferi.
Kulisteki söyleşilerden, iktidar bakan ve sözcülerinin açıklamalarından öğrendik ki, hükümet savaş istemiyor!
Tezkere mi? Esad’a caydırılık içeren bir uyarı!
Savaş olasılığı sınırın beş yüz metre ötesinde ama...
…Suriye “bombalama olaylarını” sürdürürse savaş tezkeresinin icabını yerine getireceği söylenen hükümet…
…Suriye politikasıyla bir düşman yarattı.
Savaş olasılığı bile düşmanın elinde!
Yorum Gönder