Cumhuriyeti en iyi anlatan yazar Özakman, Dündar’a konuştu
Çanakkale'deki ruh emperyalizm önünde diz çökenlere ders veriyor
18 Ekim'de vizyona girecek Çanakkale 1915 filminin senaryosunu yazan Turgut Özakman ''Türkiye Cumhuriyeti'nin ruhunu, Çanakkale'ye borçluyuz. Filmin başrolünde o ruh var'' diyor
Sevgili okurlarım,
Tarihin akışını değiştiren Çanakkale Savaşı'nı anlatan birçok kitap yazıldı, filmler çekildi. Ancak bunların hiçbiri, yakında gösterime girecek olan “Çanakkale 1915'' kadar gerçeğe yakın olamadı. Bu film, Çanakkale'deki eşsiz kahramanlık destanını, önemine yaraşır bir yaklaşımla beyaz perdeye yansıtıyor. Senaryosunu “Şu Çılgın Türkler''in yaratıcısı Turgut Özakman'ın yazdığı, Yeşim Sezgin'in yönetmenliğini yaptığı film, hiçbir düşmanın, hiçbir ordunun, hiçbir silahın, yurt sevgisinden daha güçlü olmadığını anlatıyor. Filmde başrolü oynayan “Çanakkale ruhu'', günümüzde emperyalizmin önünde diz çökenlere, çok anlamlı dersler veriyor. Sözü daha fazla uzatmıyor ve “Çanakkale 1915''in senaryo yazarı Turgut Özakman'a soruyorum:
UĞUR DÜNDAR (UD): Efendim “Çanakkale 1915''in ön çalışması ne zaman ve nasıl başladı?
TURGUT ÖZAKMAN (TÖ): Ön konuşmalar, 4 yıl önce başladı. Senaryo için Diriliş kitabım esas alınacaktı. Diriliş, 280 güvenilir kaynağa dayanılarak yazılmıştır. Senaryoyu yazdım. Başlangıçta deniz savaşlarını ve kalabalık sahneleri içermeyen, daha ekonomik ve sınırlı bir senaryo idi. Bu işi üstlenen ekip, bana teknik olarak deniz savaşını, kalabalık sahneleri içeren film yapabileceklerini kanıtlayınca, daha geniş bir senaryo oluşturdum. “Çanakkale 1915'' filminin çalışmalarına 2 yıl önce başlandı. Fida Film gibi deneyimli bir yapımcı firma da yapıma katıldı. “Çanakkale 1915/Diriliş'' filminin senaryosu, işte bu ikinci senaryodur. Uzun bir hazırlık yapıldı. Bu film için 200 kadar öğrenci, 2 ay kadar askerlik eğitimi gördü. Çekim ekibiyle birlikte hepsi birer Çanakkale gazisi oldu dense, yeridir.
UD: Çekimlere katılabildiniz mi?
TÖ: Yazık ki hayır. Sağlığım buna izin vermiyor. Ben uzun yıllarımı o dönemi anlayıp öğrenmeye verdiğim için, ekibe fahri danışmanlık, ağabeylik yaptım. Çok sık telefonlaştık. Fotoğraf yolladılar. Tarihi filmlerde giyim kuşamda, aksesuarda, başlıklarda, uslupta hata yapılır. Hiç hata olmasın diye çok özendik. Gerektiğinde güvenilir kaynaklardan da yararlandık. Büyük birikimi ve desteği ile Fida Film'in de katılması, hazırlık ve çekimleri çok olumlu etkiledi. Çanakkale Savaşı bu özeni, dikkati, saygıyı çok hak eden bir destandır. Yarım yamalak Çanakkale filmi olmaz!
UD: Baş rollerde kimler var diye sormayacağım, çünkü baş rolde Çanakkale ruhunun olduğunu biliyorum.
TÖ: Evet. Baş rolde Çanakkale ruhu var. Filmde en çok bunu belirtmeye çalıştık. Bu ruh, aynı zamanda temiz savaş ahlakını da içeriyor. Senaryoda ve filmde gerçeklere aykırılık da, abartı da yok. Filmin temel özelliği savaş öncesini, yani dirilişi ve savaşı fantaziye kaçmadan, sulandırmadan ve abartmadan, doğru olarak yansıtması. Çanakkale Savaşı'nın bir yazarın hayaline ihtiyacı yok ki. Rahmetli Fazıl Hüsnü Dağlarca, Çanakkale Savaşı için ''Yeni Türkiye'nin önsözüdür'' demiş. Ne kadar haklı. Çanakkale ruhu genişler, yoğunlaşır, daha bilinçlenir ve Kuvayı Milliye ruhunu oluşturur. Türkiye Cumhuriyeti'ni, bağımsızlığımızı, bu ruha borçluyuz. Film, başta Ordu Komutanlığı, Kolordu Komutanlığı ve Yb.M.Kemal Bey , Şehit Yb.H.Avni Bey, Alb.Halil Sami Bey, Bnb.Mahmut Sabri Bey, Müstahkem Mevki K.Cevat Paşa ve öbür yiğit ve bilgili komutanları, Nusrat ve Muavenet-i Milliye gemilerinin Kaptanları, Mayın Grup Komutanı Nazmi Yüzbaşıyı, Onbaşı Seyyit, Bigalı Mehmet Çavuş, Boyabatlı ozan Mustafa, hizmet eri M.Ali'yi, subayları, erleri, topçuları, gözcüleri, gönüllü hemşirelik yapan İstanbullu hanımları, doktorları ve çocuklarını askere yollayan aileleri, köyleri kucaklıyor. 62 yıllık dram deneyimime güvenerek, filmden hem film zevki alınacağına, hem Çanakkale Savaşı'nın ana çizgilerinin adeta yaşanarak öğrenileceğine inanıyorum. Müziğin de çok beğenileceğini tahmin ediyorum. Filmin bence çok önemli bir inceliği var. Filmin yönetmeni genç bir hanım, Yeşim Sezgin.
UD: Daha önce yapılan ve çoğu hayal kırıklığı yaratan Çanakkale filmleri için ne diyorsunuz?
TÖ: 18 Mart Deniz Savaşını, Nusrat'ın mayın döküşünü, Muvenet-i Milliye'nin Goliath'ı batırışını, Liman Von Sanders Paşa'nın Türk planını ters yüz etmesinin acı sonuçlarını, cephe gerisini, kara savaşlarını, kısacası Çanakkale olayını bir bütün olarak işleyen bir Çanakkale filmi yok. Böyle bir film yapmak kimsenin hayalinden bile geçmemiştir. Çanakkale 1915, bu konuda ve bu boyutta bir ilk film. Bu ilk çabayı, Çanakkale'ye saygılı, daha iyi filmlerin izlemesini dilerim. Çanakkale bir hazinedir, tükenmez.
UD: İngilizler bu savaştan nasıl söz ediyorlar?
TÖ: İngilizler'in Çanakkale Savaşı hakkında 2 ciltlik bir askeri tarihi var. Bazı ayrıntılar dışında objektif anlatıyorlar. Türkçe'ye 3 kez çevrildi. Atatürk için diyor ki: ''Çanakkale'de geleceği elinde tutan komutan, üstün şahıs, M.Kemal'di. M.Kemal Çanakkale Savaşı'nın kaderini tayin etmiştir.'' Bizim bazı amatör tarihçiler ile bazı bilim adamlarımızı (!) okurken ve dinlerken, hakikat adına utanıyorum. Bari düşman kadar hakikate saygılı davransalar! Dört büyük zaferi vardır ve bu zaferlerle başkent İstanbul yollarını düşmana kapamıştır: 27. Alay'la birlikte Arıburnu zaferi, Anafartalar Grup K. olarak 1. Anafartalar Zaferi, Conkbayırı Zaferi, 2. Anafartalar Zaferi. Bu son savaş Çanakkale'deki en büyük savaştır.
UD: Bunları filmde görecek miyiz?
TÖ: Bunlar hepimizin iftihar ettiği, gurur duyduğu zaferlerdir. Bunlar, ayrıca Seddülbahir'deki ilk gün savaşı ve devamı da var. Bir tabur asker bir İngiliz tümenini 36 saat durdurmuştur. Yazarken benim gözlerim doluyordu. İzlerken pek çok seyircinin de benim gibi heyecanlanacaklarını biliyorum. Bunları ve daha başka birçok ilginç sahneyi göreceğiz. İngilizler, sömürge askerleri, Anzaklar, Fransızlar, Fransız sömürge askerleri birlikte geldiler. 25 Nisan 1915 gece yarısı, 308 savaş ve nakliye gemisi ile çıkarmayı başlattılar. İngiliz başkomutanı uygulanabilse çok çabuk sonuç verecek bir plan yapmıştı. Türkler bu planı mahvettiler. İngiliz ve Fransızlar, adamlarını alarak kaçtılar. Kaçmayı güzel başardılar. Çanakkale'deki tek başarıları da budur.
“Çanakkale 1915'' filmini izleyerek mutlu olalım, tarihimizle ve bize bu zaferi kazandıranlarla gurur duyalım.
Herkes onu ''Şu Çılgın Türk'' olarak tanıyor...
82 yaşındaki Turgut Özakman'ın Kurtuluş Savaşı destanını anlattığı ''Şu Çılgın Türkler'' kitabı, Cumhuriyet tarihinin en çok satan kitabı oldu. Özakman, bu eserinin ardından Çanakkale Savaşı'nı anlattığı Diriliş-Çanakkale ile iki serilik Cumhuriyet-Türk Mucizesi kitaplarını okurlarıyla buluşturdu. Çeşitli ödüllerin yanı sıra 1999'da, ''Türk toplumunun kültür ve sanat hayatına katkı ve hizmetlerinden dolayı'' Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne değer görüldü. “Şu Çılgın Türkler'' dizisinde son olarak “Şu Çılgın Türkler-Kıbrıs''ı yayınladı.
Atatürk bu savaşla tarih sahnesine çıktı
UĞUR DÜNDAR: Çanakkale Savaşı'nın etkileri hakkında okurlarımıza biraz bilgi verir misiniz?
TURGUT ÖZAKMAN: Bir çok etkisi olmuştur. Ben yakın tarihimiz için önem taşıyan 4 olumlu etkisinden söz edeyim.
1) Atatürk bu savaşla tarih sahnesine çıktı. Yıldızı parladı. Komutanlığı, başarıları, özellikle askerler, subaylar ve yaralılar aracılığı ile memlekete yayıldı. Samsun'a çıktığı zaman bilinen, güvenilir bir komutandı. Bunun büyük yararı olmuştur. Bu savaşın Atatürk'ün ufkunu da genişlettiğini söyleyebiliriz. Emrine 3 Kolordu verilmişti. Bu bir ordu demektir. Ordu Komutanı'ndan başka hiçbir Çanakkale Komutanı'nın emrinde bu kadar kuvvet bulunmamıştır. Bu büyük bir deney olmuştur.
2) Çanakkale'de, önünde 200 yıldır titrediğimiz emperyalizmi yendik. Bu sonuç orduya ve millete büyük bir özgüven verdi. Milli Mücadele'ye bu özgüvenle girilmiştir.
3) Çanakkale'de dar bir alanda, savaşın her türlüsü yaşandı. Çanakkale yakın tarihteki en büyük çıkarmadır. En büyük savunma zaferlerinden biridir. Biz Çanakkale'de yurdumuzu savunduk. Kara, deniz ve havada çarpışılmıştır. İlk kez böyle bir savaş oluyordu. Subaylar burada edindikleri deneylerden Milli Mücadele'de çok yararlanacaklardır.
4) Hiçbir düşmanın, hiçbir ordunun, hiçbir silahın, yurt sevgisinden daha güçlü olmadığını anladık
UD: Sayın Özakman çok teşekkürler.
TÖ: Ben teşekkür ederim Sayın Dündar.
Yorum Gönder