Atatürk öldü mü ki? - Mehmet Faraç


Turgut Özal’ın mezarının açılması, zıvanadan çıkmış kesimleri iyice pervasızlaştırdı!.. Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı bir mevkute de saldıracak yer bitmiş olmalı ki, iyice saçmalamaya başladı!..
Haberi medyadaki komik tartışmalardan duyunca, zavallılık karşısında gülmeden duramadım... Adlarını bile anmaya gerek yok; bağnazlıkta sınır tanımayanlar, Atatürk’ün de mezarının açılmasını ve otopsi yapılmasını istemişler...
Durup dururken, neden ve niçin acaba?.. Neymiş efendim, ölüm sebebini merak ediyorlarmış!..
Eminim bu saçma sapan haberi okuyan ya da duyan herkesin aklından şu soru da geçmiştir:
“Bre ahmaklar neyin peşindesiniz?..”
Aslında asıl soru şu olmalıdır; Bu nasıl bir korkudur ki, başarısı önünde dünyanın bile boyun eğdiği bir kahramanı mezarında bile rahat bırakmazsınız?..
Aslında, kimilerinin kafasındaki Atatürk düşmanlığının nedenini çözmek için otopsi yapılmalı ama neyse!..
Atatürk’ün mezarının açılmasını isteyenlere söylenecek tek şey var:
Siz, nafile bir saçmalığın peşinde, kininizi nasıl kusacağınızı şaşırmış halde saldırmaya devam edin...
Siz saldırdıkça, kaçtığınız gerçek peşinizden koşuyor... Korktuğunuz o gerçek her defasında bir şamar gibi hep suratınıza çarpıyor...
O yüzden Büyük Önder’le ilgili o gerçek, cumhuriyet yaşadıkça peşinizi hiç bırakmayacak... Herkesin inandığı ve aklından hiç çıkarmayacağı bir müthiş gerçektir o:
“Atatürk yaşıyor!..”
Evet, ölmedi ki Atatürk!.. O yüzden milyonların yüreğinde yaşayan bir dahi için otopsiye de gerek yoktur!..

Onur!..
 Altın Portakal Film Festivali’nde ünlü sanatçı İlyas Salman’a da “Yaşam Boyu Onur Ödülü” verilmiş...
Mesleklerinde, onur nedir diye bir kaygısı olmayanlar için bu haber belki önem ifade etmeyebilir!..
Ama yaşamlarının her anına onuruyla yön verenler için bu haber çok anlamlıdır... O yüzden bize de, ne kadar güzel olmuş, ne iyi etmişler demek düşer...
Altın Portakal Festivali’nin bu duruşunu seviyorum işte; Türk sinemasına damgasını vurmuş ancak ilgisizlik ve yoksulluk yüzünden bir kenara itilmiş sanatçılara vefa gösteriliyor, onurlandırılıyor...
Son günlerde “Lal Gece” filmiyle sinemaya çarpıcı bir dönüş yapan İlyas Salman da onurlandırmayı hak eden bir sanatçı... O unutulduğu ya da bir köşeye atıldığı için değil, gerçekten onurlu durduğu için ödüllendirildi...
Salman öyle küpünü doldurma peşindeyken memleket meselelerine sırtını dönen adı “sanatçı” olan zatlardan da değil!..
Hatta onuru falan unutmuş kimi yazar bozmaları gibi dönek de değil!..
Salman, 30 yıldır Türk insanına yönelik sömürü ve ikiyüzlülük düzeneğini çarpıcı filmleriyle deşifre etmiş sorumluluk sahibi bir sanatçıdır...
O yüzden Altın Portakal gibi ciddi bir organizasyon tarafından onurlandırılması da dört dörtlük bir harekettir...
Altın Portakal ilgililerini de son filmiyle adından övgüyle söz ettiren İlyas Salman’ı da kutluyoruz...

 Eyalet!..
Yumurta kapıya gelince isyan etmenin hiçbir manası yok!.. Çünkü Aydınlık gazetesi, Türkiye’nin eyaletlere bölünmek istendiğini aylardır yazıp duruyor...
Başını kuma gömenler bu tehlikeli planı ne yazık ki görmek bile istemediler!.. Çünkü dümen suyuna kilitlenmiş yeni siyaset anlayışı ne yazık ki bunu gerektiriyor!..
Baksanıza, 13 kenti büyükşehir belediyesi kapsamına alan yasa tasarısının görüşmeleri öncesinde, TBMM İçişleri Komisyonu’nda tartışma yaşanmış!..
Vekiller “ne oluyor kardeşim ülkeyi mi bölüyorsunuz” diye bağırıp durmuşlar!.. “Günaydın” demek bile ayıp olacak ama neyse!..
Allahtan Anadolu olup bitenleri fark etmeye başlıyor!..
CHP Denizli İl Başkanı Yıldırım Aycan önceki gün düzenlediği basın toplantısında, Denizli’nin de aralarında bulunduğu kentler üzerindeki sinsi tuzağı çok güzel özetlemiş:
“Yeni tasarıya göre köyler ve beldeler mahalle haline geliyor. İl Genel Meclisleri kaldırılıyor. Bunun yerine özel bütçeli, yatırım izleme ve koordinasyon merkezleri kuruluyor. Bunlar valiye bağlı olacaklar. Kentteki tüm yatırımlar bu kurul tarafından yapılacak. Bunun anlamı şu: yerel demokrasi askıya alınıyor... Bu despot bir yönetime geçişin işaretleridir. Bu tasarı şehir devleti kurma çalışmalarının açık işaretidir.”
Yeni Anayasa ile rejimi bile değiştirmeye çalışan AKP’liler kentler üzerinde tuhaf bir plan yapıyorlarsa, bu işte kesinlikle bir bit yeniği vardır!..
O yüzden Meclis’tekilerin en az Denizli’deki CHP il başkanı kadar uyanık olmasında yarar vardır!..

Anket!..
İşini ciddi ve dürüstü yapan firmaları kesinlikle bu eleştirinin dışında tutuyorum... Ancak son günlerdeki düşündürücü örneklere bakınca, benim anket meselelerine güvenim giderek azalıyor!..
Hele CHP’nin belediye başkan adaylarını anketle belirleyeceğini duyunca vah dedim içimden...
Anket sonuçları ne kadar güvenlidir acaba?.. Bir bölgede yapılacak anket, seçimlerde ipi göğüsleyebilecek başkan adayını nasıl saptayacakmış acaba?..
Hele böylesine, parayı bastıranının şampiyon gösterildiği bir dünyada, anket işleri şaibe bulaştırılmadan yapılabiliyor mu?..
Size bir örnek vereyim; son dönemde belediye başkanlarının performansıyla ilgili yapılan anketlere dikkat ettiniz mi?..
Acaba 25- 35 arasındaki yerleşim biriminde yapılan anketlerde birinciler nasıl saptanıyor?..
Örneğin Hakkari’deki bir denek, Kayseri Belediye Başkanı’nın faaliyetlerini nasıl yorumlayabiliyor?..
Ya da, yapılan tüm anketlerde niçin Türkiye’deki 900’e yakın ilçeden biri değil de, hep Şişli Belediye Başkanı başarılıymış gibi çıkıyor?..
İşin uzmanı çıksın, son dönem anketlerinde niçin hep Şişli’nin öne çıktığını anlatsın da, anlayalım!..
CHP’liler ise anket işini yeni bir yöntem bulmuş gibi duyurmasınlar... Ana muhalefet partisi, AKP’nin yıllardır yaptığı anketle aday belirleme yöntemi dışında daha inandırıcı ve etkili bir yöntem bulsa eminim daha iyi sonuç alacaktır!..
O zaman hem duygusallığın manşetlere çıkardığı balonlar sönecek hem de köşede beride unutulmuş gerçek siyasi figürler ortaya çıkacaktır!..
Bilmem anlatabildim mi?..

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget