Uygar ülkelerde konut yapımına önem verilir. Gelişmemiş ülkelerde ise bu hiçbir zaman önemsenmez…
Gelişmiş ülkelerde konutlar yapılırken, en başta yaşama alanlarının güvenliği öne çıkar. AB kurallarında bunların tümü yer almıştır.
İstanbul’da konutların yüzde 65’i kaçaktır…
Bu, yıllardan beri böyle sürüp gitmektedir…
Van ve Erciş depremi aklımızı başımıza getirdi mi?
Hiç sanmıyorum…
Bu acı depremleri, ölümleri daha önce de yaşadık…
1999’daki Marmara depreminin görüntülerini çoktan unuttuk…
Çarpık demokrasilerde, insan yaşamı bir kenara itilir; çok katlı yapılarda çakıl taşı, dere kumu kullanılır.
Kimdir bunların sorumlusu?
Herhalde salt müteahhitler değil!
***
Ülkemizde rant peşinde koşanlar, kendi çıkarları uğruna insan yaşamını gözardı ederler, salt ceplerini doldurmak için çürük binalar yaparlar.
Anımsar mısınız bilmem, Konya’da bilmem kaç katlı bir apartman deprem olmadan çökmüş, onlarca kişi ölmüştü… Yine Konya’nın bir dağ köyünde yatılı kız Kuran kursu yıkılmış, çocuklarımız yaşamlarını yitirmişti.
Ne oldu sonunda?
Unutulup gitti…
O zaman kızının tabutu başında ağlayan bir baba şöyle diyordu:
“Kızım cennete gitti…”
Çarpık demokrasi gelişmemiş ülkelerde birilerini zengin eder…
Van depreminde yıkılan “Sevgi Apartmanı”nın müteahhidi televizyon ekranlarından kendini savunuyordu.
“Yıkılan apartman kooperatiftir… Benim de dairem vardı, sattım… Ben işçilere bakıyordum…”
Villasının bahçesinde konuşuyordu… O denli yüzsüzdü ki Cüneyt Özdemir’i sonunda çıldırttı…
***
Müteahhit Ölmez, devlet ihaleleri alıyordu…
Villası sapasağlamdı ama evinin bahçesinde iki Kızılay çadırı vardı.
İnsanlar soğuktan kırılırken o kendini kurtarmıştı…
Benim güzel yurdumda insanlar sağlam, güvenli, sağlıklı konutlarda yaşamıyor…
Demek ki hâlâ uygar toplum olamamışız.
Demokrasimiz de Tanrı’ya emanet.
Demokrasilerde insan yaşamı önemlidir… Demokrasilerde özgürlükler, başına buyrukluk değildir… Demokrasilerde rant yoktur…
Sen demirden, çimentodan çalacaksın, konutların dışını da allı yeşilli boyayacaksın, Erciş’in ortasına 12 katlı konut yapacaksın, hiçbir denetimden geçmeyeceksin… Kazandığın paralarla villalar yapıp kendini güven altına alacaksın.
Sonra ne olacak?
Yaptığın konutlar yıkılacak ve hesap vermeyeceksin.
***
Benim ülkemde keskin aydınlıklar nedense çocuksu sevinçleri, umutları taşımıyor yüreklere…
Acı!
Hüzün!
Gözyaşı!
Bingöl’ün en işlek caddesinde canlı bomba… Çocuklarını kurtarmak için ölüme atlayan anne… 3 ölüm… 20 yaralı…
Bakalım yarın sabah nasıl uyanacağız!
Sevda kelimelerini unutmuş, yaşamın sıcaklığını tatmamış bir ülkenin insanlarıyız biz…
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde okuyan binlerce öğrenci 14 Kasım’da öğrenimlerini nasıl sürdürecekler?
Yurtlar büyük hasar görmüş, evler yıkılmış…
Dipsiz avuntular içindeyiz toplum olarak…
Rant, çıkar, çarpık demokrasi…
Kaçak yapılar yıkılacakmış!
Adama “günaydın” derler ve sorarlar:
“Dokuz yıldır iktidardasınız, aklınız neredeydi?”
***
Kentsel dönüşümün önünü açmak için yapılan numaralar bunlar…
Olan yine yoksullara olacak!
Oturdukları konutlar başlarına yıkılacak.
Bunun adına “talan politikası” denir, demokrasisi gelişmemiş, uygar toplum olmamış ülkelerde halk doğrudan kandırılır, yine müteahhitler kazanır.
Eğer yandaşsanız, yeni varsıllar türetilir… Bu arada Cumhuriyetimizin 88. yıldönümü törenleri “iptal” edilir.
Oyunun kuralı böyledir…
Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet
Yorum Gönder