Dünkü kaldığımız yerden devam edelim:
Mustafa Kemal ve Albay İsmet Bey arasında geçen ordunun yeniden düzenlenmesi mutabakatı iki silah arkadaşı arasında sır olarak kalmıştır. Çünkü Kuvvay-ı Milliye ve çeşitli yerlerde ortaya çıkan İngilizlerin efsanevi kahramanı Robin Hood gibi efelerin kurduğu çeteler ve Çerkez Ethem’in birlikleri disiplinsiz de olsalar vatan belledikleri toprağı korumak için savaşıyorlardı. Bunları çok büyük bir hata işlemedikleri sürece kullanmakta yarar görülüyordu. Şu gerçeği de anımsatalım. Henüz kongreler bitmemiş ve boynunda Dürrizade’nin idam fermanı bulunan Atatürk ve arkadaşları henüz Ankara’ya ulaşmamıştı.
23 Nisan 1920’de açılan TBMM’de Edirne milletvekili olarak yer alan Albay İsmet Bey Mustafa Kemal’in başkanlığında oluşturulan “Geçici Yürütme Kuruluna” da üye seçilmişti. O kurulda Kazım Karabekir, Cebesoy, Refet Bele gibi bir çok general yanında Albay İsmet’e yer verilmesi ordudaki kıdem ve hiyerarşi anlayışı nedeniyle eleştirilere yol açtı. Dahası 3 Mayıs 1920’de Milli Savunma Bakanlığı'na Fevzi Çakmak, Genelkurmay Başkanlığına da Mustafa Kemal’in isteği üzerine Albay İsmet’in seçilmesi aslında İstanbul mutabakatının ve yeni ordunun düzenlenmesi görevinin bir gereği olarak düşünülebilir. Genelkurmay Başkanı Albay İsmet ilk iş olarak Çerkez Ethem’e Umum Kuvvay-i Seyyare (Genel Gezici Kuvvetleri Komutanı) sıfatı vermişti. Çerkez Ethem bir süre sonra Albay İsmet’in ülke savunmasını yapacak güçlü bir ordu oluşturmaya çalıştığını fark ederken, İstanbul hükümeti Albay İsmet’i de 5 Nisan 1920’de bir fetva ile idama mahkum etti. Dürrizade’nin fetvası sizlere bugünleri anımsatabilir. Fetva şöyle bir soruyla başlıyordu:
SORU- “ Ülkede fitne yaratmaya çalıştıkları meydana çıkan ve gerçeklik kazanan söz konusu yöneticiler ve onlara yardım edenler bagi (asi) olup dağılmaları hakkında yayımlanan padişah buyruğundan sonra da inat ve fesatlarında ısrar ederlerse, onların kötülüklerinden ülkeyi temizlemek ve halkı onların zararlarından korumak vacip olup, katlolunmaları şeriata uygun ve farz olur mu?”
CEVAP: “Herşeyi bilen yüce Allah’tır. Olur!”
Damat Ferit hükümeti milli güçlere karşı savaş açarken Kuvvay-i İnzibatiye diye yeni bir polis güç oluşturmuş ve Anadolu ayaklanmalarının tahrikçisi olmuşlardı.(bkz. Bir Numaralı Tanık Kurtul Altuğ 3.baskı-İSİM Yayınları)
Bu fetvalar pek işe yaramadı ve Sivas Kongresi'nde Yunanlılara karşı koymaya çalışan 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Cebesoy Umumi Kuvvay-ı Milliye komutanlığına atandı. Batı Cephesi komutanı Ali Fuat Cebesoy, Gediz’de bulunan bir Yunan tümenine saldırmak istediğinde Genelkurmay Başkanı, henüz hazırlığını tamamlamadığını söyleyerek bu girişimin uygun olmadığını belirtmişti. Çerkez Ethem ve kuvvetleri de İsmet Paşa'ya karşı çıktıklarından başarısızlığı ordu birliklerine yükleyerek Türk ordusu için ciddi bir tehlike haline gelmişti. Bir süre sonra Çerkez Ethem Yunanlılara sığındı. Birinci İnönü Savaşı ve zaferi İsmet Paşa tarafından kazanıldı ve böylece İsmet İnönü 15 Ocak 1921’de Batı ordusu komutanı olarak Türk ordusunun disiplinli bir ordu olduğunu hem düşmana hem de dünyaya kanıtladı. İnönü savaşın bir dönüm noktası oluşturduğunu şöyle ifade etmişti.
"- Yunan Ordusu bugün gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki Anadolu’yu istila etmek ve bizi cebren Sevr antlaşmasını tatbik ettirmek vazifesini ifa edemeyecek bir vaziyete gelmiştir… Bundan bir sene evvel mütareke veya barış müzakeresine başlandığı zaman dünyanın insafına ve merhametine dayanan merhamet uman bir vaziyetten başka bir şey yoktu. Bugün temsilcilerimiz Londra’da, ordularımız cephelerde olduğu halde müzakereye girişmişlerdir. Cephelerimiz vardır, ordularımız vardır. Müdafaa ediyoruz ve edeceğiz.”
İşte bu hafta zaferini kutladığımız 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebesi bu ordunun eseridir ve ordunun ölümsüz ve savaşlardan gelme tek bir komutanı vardır Mustafa Kemal Atatürk…
Onun yerini hiç kimse alamaz, hiç kimse dolduramaz.
Özenenler yakın tarihi bir daha okumalılar ve Atatürk’ün şu sözlerini hiç akıldan çıkarmamalılar:
”Başkomutanlığı bırakmadım, bırakamam ve bırakmayacağım.” (Tarih:20 Temmuz 1922)
Kurtul Altuğ/AYDINLIK
Yorum Gönder