Cami avlusu bir buçuk metre yüksekliğinde cesetle örtülüydü
Bu vahşet karşısında işgalci Rus askerlerinin bile kanı dondu.
Rus belgeleri, Talat Paşa’nın hatıralarında önemli bir yere sahip. Erzurum ve Deveboynu Mevkileri Muvakkat ve Topçu İkinci Alayı Kumandanı Rus Yarbay Twerdokhleboff’un tanık olduğu Ermeni katliamlarını not ettiği 16 Nisan 1918 tarihli belge de onlardan biri.
“Ermenilerin Türklere tahammül edemedikleri herkesçe malumdur; buna rağmen daima bir mazlum rolü takınmış ve bilgi dereceleri ve dinleri neticesi olarak en ağır muamelelerin kurbanı olduklarına bütün dünyayı hakikaten ikna edebilmişlerdir” diyen Twerdokhleboff, Erzurum’da karşılaştığı insanlık dışı manzarayı şöyle anlatıyor:
Yetmiş yaşında iki Türk’ü hapishaneye götürmekte olan bir gruba rastladım. Ermeni asker hırs içinde idi ve telle örülmüş bir kamçıyı sallayarak vahşi bir tavırla biçareleri sürüyordu. Bu askerleri biçare yetmişliklere daha insanca muamele yapmaları lüzumuna ikna etmeğe çalıştım. Güruhu idare etmekte olan Ermeni üzerime geldi ve kamçısı ile beni tehdit ederek “Bizleri kana boğmuş olanları müdafaa ve onlara yardım etmeğe cesaret ediyorsunuz” diye haykırdı...
KÖR SATIRLA KAFASI KOPARILAN ÇOCUKLAR
Erzincan’dan Erzurum’a çekilen Ermeni çetelerinin yolları üstündeki bütün Müslüman köylerini “en vahşi şekilde” yok ettiğini kaydeden Twerdokhleboff, Rus Başkumandanı Odişeliceve Yarbay Girasnoff’dan işittiklerini dehşetle aktarıyor:
İlice köyünden kaçamamış olan bütün Türklerin katledildiklerini ve başları kör satırla koparılmış olan sayısız çocuk cesedi gördüğünü bana söyledi.
28 Şubat’ta yani katliamdan üç hafta sonra İlice’den dönen Yarbay Girasnoff bana şunları anlatmıştır:
Köye giden yollarda uzuvları hurdahaş olmuş cesetlere rastlanmıştır; yoldan geçen her Ermeni bir de küfür savurarak bunlara tükürmekte imiş.
Caminin 10-15 Saşen (10 metre = 4.69 Saşen) büyüklüğündeki avlusu takriben bir buçuk metre yüksekliğinde cesetle örtülü idi. Bunlar arasında her yaşta kadın, erkek, çocuk ve ihtiyar bulunuyordu. Kadınların vücutlarında ırza geçme alametleri gözüküyordu; kadın ve genç kızların tenasül aletlerine fişekler sokulmuştu. Yarbay Girasnoff Ermeni kıtalarında telefoncu olarak çalışan birkaç genç Ermeni kızını cami avlusuna çağırarak, vatandaşlarının yaptığı vahşeti göstermiş ve kapalı bir tekdir mahiyetinde olmak üzere bununla iftihar edebileceklerini söylemiştir. Fakat bu manzara karşısında dehşet içinde kalacakları yerde sevinçten güldüklerini görünce, Girasnoff’u nefretle karışık bir hayret kaplamıştır. Heyecana kapılarak onlara küfretmiş ve Ermenilerin kadınları da dahil en alçak ve barbar bir millet olduğunu söylemiştir...
BİR GECEDE 3 BİN CİNAYET
Twerdokhleboff’un kaleme aldığı Rus belgesinde Ermeni itirafları da var:
Alaca mıntıka kumandanının müteahhidi olan bir Ermeni, yapılan gayri insani muameleler hakkında şunları anlatmıştır:
Ermeniler bir Türk kadınının kalbini çıkardıktan sonra bir duvara baş aşağı çakmışlardır.
Talat Paşa’nın Twerdokhleboff’’tan yaptığı alıntıda Büyük Erzurum Katliamı sonrasında yaşananlar da anlatılıyor:
26 Şubat’ı 27’ye bağlayan gecede Rus subaylarını aldatmış olan Ermeniler yeni bir katliama sebebiyet verdiler. Bu katliam tesadüfi değildi. O zamana kadar tevkif edilmiş Türkler toplattırılarak bir bir öldürüldüler. Ermeniler bu gece işlenen katliamların sayısının üç bini bulduğunu iftiharla anlatıyorlardı...
Hayvanlar gibi boğup kuyulara attılar
İkaz ettikleri Ermenilerden, “Çok ufak bir ekalliyet teşkil eden Ermeniler tarafından yapılan cinayetlerin bütün milletin şerefine halel getirmeyeceği ve makul Ermenilerin (...) bu muamelelere mani olmak için mümkün olan her şeyi yapacakları” cevabını aldıktan hemen sonra, bakın hangi haberi almış Yarbay Twerdokhleboff:
Tekrar ve tekrar edilen bu teminatlardan az sonra Erzincan’daki Türklerin öldürüldüğü haberini aldık. Çeteler tarafından değil, fakat şehrin doktoru ve ordu müteahhitleri tarafından tertip olunan bu katliamın izah edeceğim teferruatını bizzat Başkumandan Odişelice’nin ağzından işittim:
Silahsız vesair her türlü müdafaa vasıtalarından mahrum olan sekiz yüz Türk öldürülmüştü. Ermeniler büyük kuyular kazmış ve oraya götürülen zavallı Türkleri hayvanlar gibi boğduktan sonra üst üste içeri atmışlardır. Bu idam ameliyelerini idare etmekte olan bir Ermeni bedbaht kurbanlarını sayarak “Yalnız yetmişe mi vardık, o halde daha on kişi için yer var haydi bakalım” diye bağırmıştır. Bunu müteakip boşluğu doldurmak üzere on biçare daha öldürülmüş ve üstü toprakla örtülmüştür. Müteahhidin kendisi eğlenmek maksadı ile seksen biçareyi bir eve kapamış ve evden çıkanları birer birer kafalarına vurmak sureti ile bizzat öldürmüştür...
Hiçbir Ermeni’nin bir Türk için öldürüldüğü görülmüş müdür?
Yarbay Twerdokhleboff’un, haklı bir sebep olmaksızın bir Türk’ü öldürdüğünü tespit ettiği Ermeni’yi hapsedip, Divan-ı Harb’e verilmesini emrettikten sonra şahit olduğu şu konuşma manidar:
Ermeni subaylardan biri kendisine asılacağını söylediği zaman katil hiddetle yerinden fırlayarak hayretler içinde, “Hiçbir Ermeni’nin bir Türk için öldürüldüğü görülmüş müdür” diye bağırdı !
Ermeni Mezalimi -1- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -2- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -3- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -4- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -5- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -6- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -7- Selcan Tasçı
Ermeni Mezalimi -8- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -9- Selcan Tasçı
Ermeni Mezalimi -10- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -11- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -12- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -13- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -14- Selcan Taşçı
Ermeni Mezalimi -15- Selcan Taşçı
Yorum Gönder