“Türkiye’ye füzeler değil radarlar yerleştirilecek...”
Sanki halkımız hedef ülkenin önce radarları etkisiz hale getireceğini akıl edemezmiş gibi...
En çok merak edilmesi gereken soru ise şu:
Bu radarlar neden Türkiye’ye yerleştiriliyor?
Öyle ya... Daha önce Çek Cumhuriyeti’ne yerleştirilmesi planlanan radarlar, hedefi 5 bin metre uzaktan gözetebiliyor. İran’ın elindeki füzeler ise 2500 kilometre menzilli... Radarları menzil dışında bir ülkeye yerleştirmek daha akıllıca değil mi? Neden Türkiye.. Üstelik Türkiye’nin doğusu...
Yaygın kanı:
“Bu tercih aynı zamanda Türkiye’yi Batı’ya çekmeyi ve İran ile arasını açmayı hedefliyor...”
Nitekim Wikileaks belgelerine göre... ABD Savunma Bakanı Gates geçen yıl bizim Savunma Bakanı Vecdi Gönül’le yaptığı görüşmede, İsrail’in bir noktadan sonra İran’a askeri müdahalede bulunabileceğini, Türkiye’nin bölgede çatışmaya katılmaktan kaçınamayacağını söylüyor.
Görün ki, Türkiye’yi tarafı olmadığı bir çatışmanın ‘savaş alanı’ haline getirecek bu kritik karar TBMM’den ve halktan habersiz alınıyor... CHP’nin tutumu ise evlere şenlik...
Dış politikadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu:
“Şahsi görüşümce füze kalkanı kararı olumlu. Türkiye bakımından yerinde bir karar” diyor...
Parti sözcüsü Birgül Ayman Güler ise şöyle konuşuyor:
“... Sistemin İran’dan hareket edebilecek füzelere karşı İsrail’i savunmak amacıyla kurulduğunu ve kurulma izninin iktidar partisine ait olduğunu vurgulamak istiyorum...”
CHP bu konularda kararlı olmayacaksa nerede olacak?
Yargıtay Başkanı’ndan itiraf: “Bir dosyaya iki dakikada bakıyoruz.”
Bir de “Yargı yavaş işliyor” derler...
Haldun Ertem
Başbakan Erdoğan kamu kuruluşlarına “Yerli malı kullan” talimatı vermiş.
Bunu 9 yıl sonra birden nasıl hatırladı gel de merak etme...
Fahrettin Fidan
Eylülün yıldönümü...
İkiz kulelerin vurulduğu 11 Eylül’ün 10. yılında ilginç değerlendirmeler okuyoruz...
Mesela... 11 Eylül’e bağlı trafik kazalarında bir yılda 1595 kişi ölmüş...
Çünkü 11 Eylül saldırısından sonra Amerikalılar uzun süre uçağa binmemiş, kara yolunu tercih etmiş...
Karayolarına yük binince trafik kazaları artmış ve bu kazalarda bir yıl öncesine göre fazladan 1595 kişi ölmüş.
Oysa...Eğer her ay bir uçak kaçırılsa bile insanların uçakta ölme olasılığı 540 binde 1...
Karayolunda ölme olasılığı ise 7 binde 1... Yani... Uçaktan kaçmak asla kurtuluş değil...
Fırtınaya doğru...
Başbakan Erdoğan “Türk gemileri artık Akdeniz’de daha sık görünecek” diyor...
“Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestliği için gerekli önlemleri alacağı” daha önce açıklandı.
Yani... Deniz Kuvvetleri’ne bundan sonra daha çok iş düşecek. Daha kritik görevler verilecek. İyi de... 17 denizci general ile 20’yi aşkın denizci albay şu an hapiste...
Haklarındaki iddia ve kanıtları reddeden bu isimlerden bazılarını kaydedelim:
Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, Genelkurmay MEBS Başkanı Koramiral Kadir Sağdıç, Deniz Kuvvetleri Güney Grup Komutanı Tümamiral Erdem Caner Bener, Donanma Kurmay Başkanı Tümamiral Ali Semih Çetin, Deniz Kuvvetleri Plan Prensipler Daire Başkanı Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz, Deniz Kuvvetleri Lojistik Başkanı Tümamiral Soner Polat, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harp Filosu Komutanı Tümamiral Mücahit Şişlioğlu, Deniz Kuvvetleri Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Başkanı Tümamiral Ahmet Sinan Ertuğrul, Deniz Personel Başkanı Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu, Denizaltı Filo Komutanı Tuğamiral Ahmet Türkmen, Sahil Güvenlik Kurmay Başkanı Tuğamiral Turgay Erdağ, İskenderun Deniz Üs Komutanı Tuğamiral Fatih Ilgar, Güney Görev Grup Komutanı Tuğamiral Cem Aziz Çakmak, Karamürsel Eğitim Merkez Komutanı Tuğamiral Levent Erkek, Müşterek Doktrin Merkez Komutanı Tuğamiral Levent Görgeç.
Böyle bir tablo deniz kuvvetlerinin caydırıcılığını azaltmıyor mu?
Elbette suç iddiası varsa yargı da görevini yapacak.
Ancak bu tabloyu düzeltmek için yapılabilecek şeyler yok değil...
Mesela kanıtların sahteliğine ilişkin iddiaların öncelikle incelenmesi gibi...
Melih Aşık/Milliyet
8 Eylül 2011
Yorum Gönder