Medüz oldu! - Necati Doğru
Bilmeyenlere söyleyeyim. Medüz, “deniz anasının” bilimsel adıdır. Elsiz, ayaksız, yüzgeçsiz, gözsüz, midesiz, omurgasız, pelte gibi bir yaratıktır, denizde yaşar, rüyadaymış gibi yavaş hareket eder. Deniz Feneri Dosyası, medüz hızına çakıldı, kaldı.
Almanya’dan gelme hızı medüzdü!
Tercüme edilme hızı medüzdü!
Soruşturma hızı da medüzdü!
İddianamesini hazırlama da medüz oldu. Halkın “Deniz Feneri dosyası neydi, ne araştırılıyordu, adalet neyi bulacaktı, dolandırıcılık ve sahtecilikten suçlananlar kimdi ve asıl suçlananların arkasındaki siyasi parti ve politikacı uzantıları kimlerdi?” sorularına aradığı cevaplar da pelteleşti. İşinde, gücünde, geçiminde insanların “idrak-dikkat-algılama süreçlerinde” Deniz Feneri dosyası elsiz, ayaksız, omurgasız bir pelteye dönüştü.
Deniz Feneri ameliyata alındı.
Deniz anası (medüz) yapıldı.
Xxx
Medüz yapmayı kim başardı?
İktidarın gücü mü?
Böyle bir “iğneleyici şüpheye kapılmak” bile ürküntü veriyor. Bugün olanlar; bunun şüphe olmaktan çıkıp gerçeğe döndüğünü bağırmaya başladı. Ankara’da Deniz Feneri dosyasını yürütmekte olan 3 savcının üçüncü yılın sonunda; Deniz Feneri dosyasına isimleri şüpheli olarak giren kişilerin arkasındaki siyasi parti ve politikacı uzantılarına ulaşıldığı için görevden alındıkları söylenmeye, yazılmaya başlandı.
Şu sorular artık sorulmuyor:
1- MASAK’ın (Mali Suçları Araştırma Kurulu) hazırlaması gereken “Deniz Feneri’ne bağlı olarak yapılan kara para hareketi” ile ilgili rapor neyi anlatıyor?
2- İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın Türkiye’deki Deniz Feneri Yardımlaşma Derneği’nin 2007-2009 yıllları arasında 20 aylık bir dönemini inceledikten sonra; 58 trilyon YTL’lik bir bağışın toplandığı ve bunun 17-18 trilyon YTL’sinin yurtdışına gönderildiği ve “Derneğin mal alımlarında şeffaflık ilkesinin ihlal edildiği” rapor edildiği yazılmıştı. Bağışı toplayanların siyasi bağlantıları nedir?
3- MASAK’ın ve İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi’nin hazırladığı bu iki rapora rağmen “Deniz Feneri Derneği kamu yararı statüsünde” hâlâ nasıl durabiliyor?
4- Dernek iktidarın gözbebeği. Başbakan’ın has derneği. Meclis, iktidarın isteği ve desteğiyle bu derneğe “üstün hizmet ödülü” verdi, Bakanlar Kurulu kararı ile “kamu yararı statüsüne” alındı. Adalet Bakanı, kendisinin de mensubu olduğu siyasi partiyle ilgili iddiaların bulunduğu böyle bir dernekte yapılan dolandırıcılık ve sahteciliği soruşturan savcılarla ne hakla görüştü? Bu görüşme adaletin neresine uyar?
Xxx
Özetle; Deniz Feneriydi.
Deniz medüzü oldu.
Dosya kapanmaya gidiyor.
Önce görevden alınan ve sonra da suçlanan 3 savcı basın toplantısı yapıp, bulduklarını, bildiklerini ve 137 klasör içinde topladıklarını topluma açıklamalıdır. Basın toplantısı TV’den canlı yayınlanmalıdır.
KUTU
(uyan borusu)
Kulak vermeli
Alican Uludağ’ın dünkü Cumhuriyet’te yazdığı habere göre Deniz Feneri Soruşturması’ndan alınan 3 savcıdan biri olan savcı Nadi Türkaslan, HSYK müfettişine verdiği savunmasında “3 yıl boyunca alışık olunmayan müdahalelerle” karşılaştıklarını söyledi ve “Şikayetçiler yürütülen soruşturmada ulaşılan delillerin paniğini yaşamaktadırlar” dedi.
Bu savcıya kulak vermeli.
Necati Doğru/SÖZCÜ
1 Ekim 2011
Almanya’dan gelme hızı medüzdü!
Tercüme edilme hızı medüzdü!
Soruşturma hızı da medüzdü!
İddianamesini hazırlama da medüz oldu. Halkın “Deniz Feneri dosyası neydi, ne araştırılıyordu, adalet neyi bulacaktı, dolandırıcılık ve sahtecilikten suçlananlar kimdi ve asıl suçlananların arkasındaki siyasi parti ve politikacı uzantıları kimlerdi?” sorularına aradığı cevaplar da pelteleşti. İşinde, gücünde, geçiminde insanların “idrak-dikkat-algılama süreçlerinde” Deniz Feneri dosyası elsiz, ayaksız, omurgasız bir pelteye dönüştü.
Deniz Feneri ameliyata alındı.
Deniz anası (medüz) yapıldı.
Xxx
Medüz yapmayı kim başardı?
İktidarın gücü mü?
Böyle bir “iğneleyici şüpheye kapılmak” bile ürküntü veriyor. Bugün olanlar; bunun şüphe olmaktan çıkıp gerçeğe döndüğünü bağırmaya başladı. Ankara’da Deniz Feneri dosyasını yürütmekte olan 3 savcının üçüncü yılın sonunda; Deniz Feneri dosyasına isimleri şüpheli olarak giren kişilerin arkasındaki siyasi parti ve politikacı uzantılarına ulaşıldığı için görevden alındıkları söylenmeye, yazılmaya başlandı.
Şu sorular artık sorulmuyor:
1- MASAK’ın (Mali Suçları Araştırma Kurulu) hazırlaması gereken “Deniz Feneri’ne bağlı olarak yapılan kara para hareketi” ile ilgili rapor neyi anlatıyor?
2- İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın Türkiye’deki Deniz Feneri Yardımlaşma Derneği’nin 2007-2009 yıllları arasında 20 aylık bir dönemini inceledikten sonra; 58 trilyon YTL’lik bir bağışın toplandığı ve bunun 17-18 trilyon YTL’sinin yurtdışına gönderildiği ve “Derneğin mal alımlarında şeffaflık ilkesinin ihlal edildiği” rapor edildiği yazılmıştı. Bağışı toplayanların siyasi bağlantıları nedir?
3- MASAK’ın ve İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi’nin hazırladığı bu iki rapora rağmen “Deniz Feneri Derneği kamu yararı statüsünde” hâlâ nasıl durabiliyor?
4- Dernek iktidarın gözbebeği. Başbakan’ın has derneği. Meclis, iktidarın isteği ve desteğiyle bu derneğe “üstün hizmet ödülü” verdi, Bakanlar Kurulu kararı ile “kamu yararı statüsüne” alındı. Adalet Bakanı, kendisinin de mensubu olduğu siyasi partiyle ilgili iddiaların bulunduğu böyle bir dernekte yapılan dolandırıcılık ve sahteciliği soruşturan savcılarla ne hakla görüştü? Bu görüşme adaletin neresine uyar?
Xxx
Özetle; Deniz Feneriydi.
Deniz medüzü oldu.
Dosya kapanmaya gidiyor.
Önce görevden alınan ve sonra da suçlanan 3 savcı basın toplantısı yapıp, bulduklarını, bildiklerini ve 137 klasör içinde topladıklarını topluma açıklamalıdır. Basın toplantısı TV’den canlı yayınlanmalıdır.
KUTU
(uyan borusu)
Kulak vermeli
Alican Uludağ’ın dünkü Cumhuriyet’te yazdığı habere göre Deniz Feneri Soruşturması’ndan alınan 3 savcıdan biri olan savcı Nadi Türkaslan, HSYK müfettişine verdiği savunmasında “3 yıl boyunca alışık olunmayan müdahalelerle” karşılaştıklarını söyledi ve “Şikayetçiler yürütülen soruşturmada ulaşılan delillerin paniğini yaşamaktadırlar” dedi.
Bu savcıya kulak vermeli.
Necati Doğru/SÖZCÜ
1 Ekim 2011