Görüldüğü gibi Başbakan’ın, AKP sözcülerinin, bürokrasinin, polisin ve medyanın “marjinal” tanımlamalarıyla sözcüğün gerçek anlamı arasında hiçbir ilişki bulunmamaktadır.
Her demokratik toplumda bireylerin davranışlarıyla, söylemleriyle, giyim kuşamıyla sıra dışı olmak, çizgi dışı olmak, aykırı olmak hakkı vardır. Bu hak özgürlüğün olmazsa olmazıdır.
Marjinalliğe örnek aranıyorsa, Sezer-Orhan Duru çiftinin “O Pera’daki Hayalet” adlı kitaplarında kitabın kahramanı Hayalet Oğuz’un (Oğuz Haluk Alplaçin) yaşamını okumalarını salık verir, her ikisi de salt bize bıraktıklarıyla değil, saygınlıkları kadar yürek güzellikleriyle unutulmazlarımız olan Neyzen Tevfik ile Aysel Gürel’i belleklerinde canlandırmalarını öneririm.
AKP, 11 yıllık iktidarı süresince güzeli çirkinleştirmede, iyiyi bozmada, kafaları karıştırmada, kavramların içini boşaltmada ne kadar mahir olduğunu birçok kez kanıtlamıştır. Marjinal olmayanı “marjinalleştirmek” de bunlardan biridir.
Unutulmamalıdır ki AKP iktidarının attığı her adımın, sözcülerinin sarf ettiği her sözün bir nedeni, bir amacı vardır.
1 Mayıs gösterilerine Taksim’i yasaklayan AKP bu yasağa direnen sendikaları, siyasal partileri, meslek odalarını, sivil toplum örgütlerini doğrudan karşısına almaktan çekinir görünmesine karşın tazyikli su, sis bombaları, yüksek yoğunluklu biber gazı, orantısız ölçüde bu kuruluşlara karşı da kullanılıyor. Buna gerekçe olarak da bu kuruluşlara bağlı kitlelerin arasına karışmış gençlik grupları gösteriliyor. Bu gençleri genel kitleden soyutlamak, hedef göstermek, uygulanacak/uygulanan şiddeti meşru göstermek amacıyla artık modası geçmiş “anarşist” kavramını çağrıştıracak ve onun yerine kullanılacak yeni bir sözcük dillere yerleştiriliyor: Marjinal!
Oysa yaşları 20’yi bulmamış o çocukların “marjinal” olan hiçbir yanları yok. Çoğu geçim kaygısı taşıyan dar gelirli ailelerin çocukları. Gelecek umutları karartılmış, mutluluğa yabancılaştırılmış, zor koşullarda yaşayan/yaşatılan, giderek tutuculaşan toplumun baskılarından bunalmış öfkeli çocuklar. İsyan ediyorlar. İçlerinde çok küçük bir azınlık öfkesini, isyanını sapanla, taşla, molotofkokteyli ile dışa vuruyor. Doğru mu yapıyorlar? Kesinlikle hayır! Buna rağmen orantısız devlet şiddetini değil, kendilerine insanca, anlayışla, uygar bir devlete yakışırca yaklaşılmasını hak ediyorlar.
Onlar da bizim çocuklarımız çünkü.
Yorum Gönder