İş yokluğunda asma budama.
7 yıl olsa ne değişir?
5 yıl kalsa ne fark eder?
Boş tartışma başladı.
İktidar “Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı görev süresi 7 yıldır” diyor. Muhalefet partileri, “Hayır 5 yıldır” diye itiraz sergiliyorlar.
2 yıl fazla!
2 yıl eksik!
Neyi çözecek!
Bugüne kadar aynı damardan beslenen ikiz siyasetçi,
iki aynı partidaş; “aynı yoldan geçmişler, aynı sudan içmişler, aynı dağın yeli olmuşlar” yazları da bir kışları da bir Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan, birlikte ve kardeşçe “yönetimi” paylaşmışlar. Aralarında, Abdullah Gül’ün üç-beş omurgasız yazarın “şike yasasını geri çevir dolduruşuna” kapılması hariç, en küçük bir çatışma, zıtlaşma, ayrı düşme olmamış.
Şimdi mi kapışacaklar?
Niçin kapışsınlar.
Modeli zaten açıkladılar.
Giden paşam!
Gelen paşam!
Abdullah, aşağı inecek.
Tayyip, yukarı çıkacak.
Bu tahtarevalli 2012’de değil, 2014’de kurulacak. Çünkü Tayyip Erdoğan, “askerin laiklik-bölünmezlik kokusu yerine polis copu korkusunu yerleştirme” devrimi (!) ile değişimci evrimini(!) gerçekleştirmiş bir lider olarak; 2014’de yukarı çıkmayı planlıyor.
Abdullah’a da yer hazırdır.
2014’de o da başbakan olur.
Xxx
Çatışma , bölünme olmaz.
10 yıl boyunca uyumlu kaldılar.
Anayasanın üçte ikisini değiştirdiler.
Partiler yasasını değiştirmediler.
Seçim yasasını değiştirmediler.
Seçim barajını değiştirmediler.
YÖK yasasını değiştirmediler.
Yarı Tanrı liderin ağzına bakan milletvekillerinden oluşan “Meclis yapısını” değiştirmediler. Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül, 10 yıl boyunca; “Yeni bir Türkiye” vaad ettiler, söylemlerinde hep “Yeni Türkiye” vardı. Faka eski sistemin meyvelerini, nimetlerini, güç ve iktidar sahibi yapan mekanizmalarını, kendilerine yeni zenginler yaratarak devam ettirdiler.
Gül, zorlayabilirdi.
Erdoğan’dan bir farkı olsaydı; “Partiler yasasının değiştirilmesini, seçim yasanının değiştirilmesini, seçim barajının indirilmesini, özel yetkili mahkemeler konusunun düzeltilmesini” her fırsatta dile getirebilirdi.
Farkı varmış derdik.
Farkı yok.
Lider hakimiyeti pekiştirildi.
Milletvekileri kullaştırıldı.
Ses çıkaramaz hale sokuldular.
Son örneğini şike yasasında gördük. Bülent Arınç ile Hayatı Yazcıoğlu gibi partinin iki ağır topu bile “Tayyip Bey’in sözünden çıkmanın” kendilerini partide şeytan çarpmışa döndüreceği korkusuna kapıldılar.
Xxx
Türkiye diktatörlüğe geçti.
“Kanun benim zorbalığı” yaşıyor.
Neştersiz ameliyat oldu.
20 gün istirahat etti.
İstirahat yatağından; “şike yayasını aynen çıkartın” emrini verdi. Aynen çıkartıp yukarıya Abdullah Gül’e gönderdiler. O da; “Kanun Tayyip Erdoğan’ın dediğidir zorbalığına” boyun eğdi.
7 yıl olsa ne değişir!
5 yıl kalsa ne fark eder!
Muhalefet asma buduyor!
(uyan borusu)
AKP’li vekil
duble yalancı!
Ben gazetecilik buna derim. Yeniçağ Gazetesi muhabiri Ceyhun Bozkurt, haberini takip etti, “duble yolumuz vardı, duble yalancı milletvekilimiz de oldu” diyebileceğim gerçeği ortaya çıkardı. Gazeteci Ceyhan Bozkurt, AKP Ordu Milletvekili İhsan Şener’in özgeçmişinde yazdığı “doktoram var” sözünün “yalan” olduğunu belgelemişti. Milletvekili’nin doktorasından sonra seçim broşürüne Ordululardan oy almak için koyduğu; “RTÜK’de İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı yaptım” sözünün de “yalan olduğu” ortaya çıktı.
Necati Doğru/SÖZCÜ
Yorum Gönder