Tiyatro - Cüneyt Arcayürek

Yazılısıyla, sözlüsüyle medya, Türkiye davalar ülkesine dönüştü diye feryat ediyor.
İki Ergenekon, Balyoz, Hrant, Odatv davalarına KCK’yi de ekledin mi 6!
Kişisel haklarıma saldırıldı gerekçesiyle Başbakanımızın açtığı tazminat davalarını da eklerseniz bu sayıya, usta matematikçiler bile işin içinden çıkamaz!
İktidarımızın vicdanı da gönlü de rahat! Durmadan yeni adliye sarayları ve tutukevleri…
…Tutukevlerinin hemen yanı başına, büyük mü büyük, şöyle bin, iki bin kişilik; her biri trajikomik sahnelerin izlendiği adeta birer tiyatro (duruşma) salonu inşa ediyor!
Benzetmede hata yok! Örnek; Odatv davasının son duruşması.
Hâkim karşısına çıkan “terörist” gazetecilerin sorgulamadaki yanıtları; ülkemizde dava adı altında, iktidarın yazıp sahneye koyduğu eserlerin tiyatroya dönüştüğünü kanıtlıyor.
Nasıl mı? Bakınız Odatv davasının birinci perdesine.
Yazın, düşünce alanında kitaplarıyla, siyasal yaşamı irdeleyen makaleleriyle ünlü Prof. Yalçın Küçük; mesleğini soran Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci’yi “Dava mankeniyim” diye yanıtlıyor.
İçeride yaşam olanakları kısıtlı Yalçın Küçük’e, hâkim; “Size ulaşacağımız telefon numaranız var mı” diye soruyor. (Gülüşmeler.)
Ardından ünlü gazeteciler sahne alıyor: Ahmet Şık, evli, bir erkek çocuk sahibi olduğunu söyleyince hâkim; “Allah bağışlasın” diyor. Terörist gazeteci teröristçe bir yanıt veriyor: “O da büyüyünce eşkıya olacak!” (Gülüşmeler.)
Soner Yalçın’la mahkeme başkanı arasındaki bir terörist-gazetecinin aylık geliriyle ilgili pazarlık, birinci perdenin son sahnesi…
Terörist yazar: “Ayda 3-13 arası.”
Hâkim: “10 bin mi yazalım?”
Terörist yazar: “Kayseri usulü olsun. 5’te anlaşalım!” (Gülüşmeler.)
Gülüyoruz ağlanacak halimize!
***
Davalar tiyatrosunun ikinci sahnesi:
İçerideki gazeteci sayısı 54’ten birden 99’a çıkıyor.
İç-dış basın, siyasetçi, hukuk adamları; özgür demokratik bir ülkede bu kadar sayıda gazeteci tutukevlerinde olamaz… uzun tutukluluk cezaya dönüştü…
…tutuklu gazetecilerin sayısında Çin’i bile aştık, diye bas bas bağırıyor.
Sahnede rol alan başlıca aktörler; kimi Başbakan’a yardımcı, kimi adalete hizmet eder görünen bakan. Gazetecilerin içeride olması, uzun tutukluluk süresinin cezaya dönüşmesi bizi de üzüyor, çoook üzüyor ama… süreyi indirsek her dalda suçlu, eşkıya, ırz düşmanları, teröristler de dışarı çıkacak… diye bir gerekçe uydurup sözde üzüntülerinin üstüne şal örtüyorlar.
İktidara bakılırsa Türk medyasını teröristler sarmış.
Gazetecilerde bir korku: “İktidara göre acaba ben de terörist-gazeteci miyim?”
Kaygı, korku haklı. Sorumlu bakan dün bir kez daha açıkladı: İçerideki 99’un ancak 8’i gazeteci!
***
Sahnenin bir başka köşesinde bir buçuk metre boyunda dar hücrede milletvekili seçilmiş gazeteci Mustafa Balbay… Bir başka hücrede siyaset yapmaktan, iktidara ve başındaki kişiye muhalefet etmekten başka suçu olmayan Tuncay Özkan… diğer gazeteciler… Başka hücrelerde İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek ve gazeteci arkadaşları… daha niceleri…
…içeride suçlarının ne olduğunu veya kanıtlanmasını Godot’yu bekler gibi, bekliyorlar!
***
Çankaya’daki AKP’li bir ödül töreninde “Fikir adamlarının, aydınların kılavuzluğuna daima ihtiyaç vardır” diye nutuk çekerken…
…ülkenin sağdan sola; gelecekleri kuşkulu aydınları tutukevlerinde çürüyor.
Yukarıdaki sağ kafalar; daha önce bağımsızlık, özgürlük diye yola çıkanları, yoksulluğa, yolsuzluğa, toplumda derin yaralar açan gelir dengesizliğiyle savaşanları… bu düzen değişmeli diyenleri komünist, komünist diye suçluyorlardı; moda değişti.
Şimdi yukarıdaki sağ kafalar; değişmeyen bu gerçekleri yineleyenleri terörist, terörist diye içeri tıkıyorlar.
Hamam aynı hamam. Tellaklar değişti!

Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget