Yer: TBMM.
Bülent Arınç bütçe görüşmelerinin finalinde kürsüde hükümet adına şunları söylüyor: “Kürtleri tanıyacaksınız, haklarını tanıyacaksınız. Kim ne varsa bu topraklar üzerinde o kimliğe saygı duyacağız. O kimliklerin bütün kültürel haklarını, Anayasal haklarını vereceğiz. Ben Kürdüm diyenin eğitim, kültür ne varsa vereceğiz.”
Fransızlarla yaşadığımız Ermeni sorunu bu dehşet sözleri örttü lakin takdir edeceğiniz üzere bu ifadelerin mesajı çok önemlidir!
Öyle çünkü bu beyanlar dil sürçmesinin ürünü değil, taammüden edilmiştir.
Beşir Atalay’ın (Kürt) açılım, kaldığı yerden devam edecek açıklamasının hemen sonrasında bu sözlerin edilmesinin bir anlamı vardır!
Belli ki AKP iktidarı Paxamericana’nın kendine dayattıklarından vazgeçemiyor ve eline tutuşturulan yol haritasını takip ediyor. Öyle olmasa şimdi durduk yerde Kürtlere ve diğer etnik unsurlara eğitim hakkının verileceği ve bunun Anayasa güvencesine alınacağı TBMM’den taahhüt edilmezdi!
Tabloya bakar mısınız Başbakan vekili sıfatı ile söz alan Bülent Arınç, PKK’nın malum olan kimlik ve Kürtçe dilde eğitim hakkı dayatmasını insan hakları sorunu gibi sunuyor ve temel yasa da güvence taahhüdünde bulunuyor!
Dahası alt kimlik guruplarına Kültürel ve Anayasal hakları sözünü vererek açıktan üniterliğe başkaldırıp Federasyona kapı aralıyor!
Evet Bülent Arınç’ın o sözleri Türklüğe, millet kavramımıza ve de mevcut olan devlet yapımıza başkaldırıdır!
Nitekim öyle olduğu içindir ki bu sözlerinin hemen akabinde PKK’lı pardon BDP’li milletvekilleri tarafından hararetle alkışlanıyor!
Yeni Anayasa’nın işte bu tür hedeflere ve nihayetinde ırklara göre ayrıştırmaya yani Eyalet Modelinin zemin inşasına hizmet amacı ile gündeme alındığını ısrarla dillendirmiştik ki maalesef haklı çıkıyoruz! İyi de böyle bir Anayasa çalışmasında Atatürk’ün partisi CHP ile Türkeş’in partisi MHP’nin ne işi var? Varlıkları ile bu karanlık projeye meşruiyet bahşetmiş olmuyorlar mı?
Bu sorular hep olacak!
Ben ve benim gibi az sayıda gazeteci ısrarla sordu ama şu ana kadar hiçbir cevap alınamadı. Durum bu ancak durmak yok sormaya devam:
1) BülentArınç’a bir albay ve binbaşı tarafından Ankara’nın Çukurambar semtinde suikast yapılacağı canlı televizyon yayınları ve manşetlerle duyuruldu. İki senedir bu soruşturmadan tek bir haber yok ve dava açılmadı. Böyle bir suikast var idi ise dava niye açılmadı? Yok idi ise yalanlarla toplumu ajite etmek neden?
2) Başbakan Erdoğan malum üniversiteye girişte (YGS) yaşanan şifre skandalı ve sınav hırsızlığında (KPSS) soruşturma görevini MİT’e verdiğini duyurmuştu. Aylar geçti soruşturma ile ilgili tek bir haber yok niçin?
3) Suudi Kralının Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan’a verdiği çok pahalı hediyeler listesi neden açıklanmıyor? Ne aldınız sayın Gül, ne aldınız Sayın Erdoğan niye gizliyorsunuz?
4) Başbakan Erdoğan’a bugüne kadar onlarca defa suikast yapıldığı iddiaları manşetlere taşınırken halen suikasttan bir kişinin bile tutuklu olmadığı doğru mudur? Eğer öyle ise Başbakan suikast hikayesini PR (halkla ilişkiler, tanıtım) olarak mı kullanıyor?
5) Başbakanın sağlık raporu detaylı olarak niye açıklanmıyor? Kendisini ameliyat eden doktor değil de, niçin Gül’ün atadığı İzmirli rektör açıklama yapıyor?
Mebus maaşlarında Avrupa ve biz!
Baktılar ki kamuoyu Fransızların yaptığı Ermeni densizliğinden başka bir şeyle ilgilenmiyor, milletvekillerimiz gece yarısı sinsi bir şekilde kendi maaşlarına yüzde 100’ü aşan oranlarda zam yaptılar! Buna göre Parlamentoda olanlar yaklaşık olarak 20 bin, emekli olanlar 8 bin lira alacak!
Emekli sıradan vatandaşa 30 lira zammı ve İntibak yasasını çok gören vekiller, kendileri söz konusu olunca fevkalade cömert olabiliyorlar!
Bu arada her dönemin adamı olarak nam salan Cemil Çiçek’in “Mebuslar düğünlerde altın takamıyor, bu zam onun için” diye savunma yapması tam da ona yakışan bir ifadedir! Ümidim yok ya dileriz Abdullah Gül bu yasayı geri çevirsin!
Tam bu noktada bir parantez açıp mebus maaşlarının fert başına milli geliri 98 bin dolar olan Norveç’te 13 bin TL, fert başına milli gelir 65 bin dolar olan İsveç’te 8 bin TL, fert başına milli gelir 37 bin dolar olan İspanya’da 7 bin 500 TL, fert başına milli gelir 45 bin dolar civarında olan İngiltere’de 11.500 TL ve fert başına milli gelir 14 bin dolar olan Polonya’da 3 bin 750 TL olduğunu belirtelim… Türkiye’de fert başına milli gelir 10 bin doların altında ama mebus maaşı 20 bin TL, ilave avantaları hariç! Yorum okuyucularımındır!
Gül’ün atamalarında cemaat faktörü!
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözünü çok severim çünkü her şey orada gizli!
Malum Abdullah Gül herkese gülümsemesi ile meşhurdur!
Dudağında gülücük hiç eksilmez lakin herkes bilir ki o gülümseme yapaydır!
Gerçek kişiliğini yansıtan şey ise yaptığı atamalardır!
Açın bakın arşivlere Abdullah bey’in bütün icraatlarında Cemaat diye bilinen malum gurubun memnuniyeti temel faktördür!
Gül, Dışişleri Bakanı iken de nerede ise bütün bakanlığı o malum camiaya peşkeş çekmişti.
Keza Cumhurbaşkanı olduktan sonra yaptığı rektör atamalarında yine o çevrenin yaptığı telkin ve tavsiyeler belirleyici olmuştur!
Son olarak Atatürk Dil ve Tarih Kurumu’na Zaman Gazetesi’nden atamalar yaptı ki, onlardan biri olan Mümtazer Türköne Atatürk’ü aşağılamaktan kamu vicdanında sabıkalıdır! Durum bu ama Gül’ün tek ölçüsü Cemaat memnuniyetidir!
Sabahattin Önkibar/Yen Mesaj
Yorum Gönder