Yıllar önce kareli bir deftere yazdıklarımı okudum dün sabah...
Kırmızı toprak dolu bir saksıda güneşi arayan çiçek, dünya kayasının yosunlu yamacı üzerinde intihar eden, öldürülen, yaralanan, yüzlerine kezzap atılan genç kadınların umutsuzluklarını yansıtıyordu.
Bir an durdum...
Hiç soluk almıyordum...
O anda aklıma CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın yaptığı açıklama geldi:
“Şanlıurfa’da 2011 yılının ilk altı ayında 149 kadın intihar etti!”
Toplum bu tür haberlere alışıktı...
Van’dan, Batman’dan benzer haberleri okumuştuk yıllar önce.
CHP milletvekili Nazlıaka, Bakan Fatma Şahin’den şunu öğrenmek istiyordu:
“Kadın intiharları olarak kayıtlara geçen ve basına yansıyan olayların cinayet olup olmadıkları araştırılmakta mıdır?”
Bakan Şahin’in bu konularda duyarlı olduğunu medyadan biliyorum.
Sanırım derinliğine araştıracaktır!
***
Bu nasıl bir yalnızlıktır?
Belki unutulmuş bir ışık dilidir şairin dizelerinde olduğu gibi.
Çamurla, kanla, alın teriyle gizli bir hayat, dışlanmışlık.
Mazıdağı’nda peşpeşe gelen kadın intihar girişimleri, kaygı verici bir boyuta ulaşıyor.
20 kadın ölüyor mu, öldürülüyor mu belli değil!
Van Kadın Derneği (VAKAD), kuruluşunun yedinci yılını geride bırakırken, bu yılın ilk sekiz ayında 22 kadının intihar ettiğini açıklıyor.
Bu arada evlenen kızların yaşları 11-20 arasında...
Sayısı ise 99...
Derneğe başvuran kadınların yüzde 26.47’si enseste uğradığını söylüyor.
Raporda şöyle bir bölüm var:
“Zorla ve erken yaşta evliliklerin nedeni olduğu açık!”
Arkadaşımız Figen Atalay, kadına yönelik şiddetin yüzde 40’ında silah kullanıldığını “Tam 12’den vurdular” başlığıyla verdi.
Haberi okuyunca o eski kareli defteri açtım yeniden...
Zamanın bilinmeyen diliminde Adonis’in esir pazarında dolaşmaya başladım düşlerimle.
Yüreklerin tahta evciklerle donanmış kapalı kapılarını açmaya çalıştım.
Umutsuz ve yapayalnız bulutlara baktım...
***
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2011 yılında devletin, kendisine sığınan kadınların yüzde 73’ünü koruyamadığını açıkladı.
160 kadını kocaları, sevgilileri, babaları, kardeşleri ve yakın aile bireyleri öldürmüş.
Yine 2011 yılında 610 kadın tacize, 179 kadın tecavüze uğramış.
Bu yıl intihar ettiği öne sürülen 70 kadından üçü öldürülmüş...
Ev işçisi kadınlar bunlar...
Tarlada, çapada, ev işlerinde çalışıyor hepsi...
Bu köşede “çocuk gelinleri” çok yazdım; Necla’nın, Gurbet’in öyküsünü çok anlattım.
Tüm kadınlar şiddetden, tecavüzden korunmalıdır...
Küçük çocuklara toplu tecavüz edenlerin yargıca aklandığı bir ülkede kadına şiddet bitmez, ivme kazanır.
Kadınların yüzde 48.9’u resmi nikâhlı, yüzde 15.6’sı bekâr, yüzde 11.67’si dul, yüzde 10.8’i dini nikâhla yaşıyor Van’da...
VAKAD’a gelen kadınların yüzde 26.47’si ensest mağduru olduğunu söylüyor.
Acı ama gerçek olan bu!
***
Toplumsal baskı... Cinsiyet rolleri ve eğitimden yoksunluk.
Kurulan ölüm meclisleri... Şeyhler ve babalar... Erkek kardeşler, amcaoğulları...
Namus kisvesi altında alınan ölüm kararları.
Aşklarını, sevdalarını, özlemlerini, tutkularını yüreklerinin en derin köşesinde saklayıp kimseye açıklayamayan genç kızlar.
Karanlık birer feneri onlar bu ülkemin...
Yaşama tutunmak isteyenlerin acıklı öyküsü...
Elbet anlayana!
Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet
Yorum Gönder