Noel Baba ve Müftü - Nilgün Cerrahoğlu
Keşan müftüsü Süleyman Yeniçeri’nin “Noel Baba diye birisi yok… Noel Baba’nın nerede yaşadığı belli değil. Doğru dürüst biri olsa bacadan gireceğine kapıdan girerdi” sözlerine Diyanet inceleme başlatmış…
“İnceleme başlatmak”(!) yerine… Keşan müftüsünü... Rovaniemi’ye gönderelim!
“Rovaniemi de neresi?” diyeceksiniz. Rovaniemi Finlandiya’da, Laponya’nın başkenti. Yeryüzündeki var oluş nedeni… sadece “Noel Baba!”
Laponya’nın nerede olduğunu bilen fazla değil ama yüz binlerce insan her yıl, “Noel Baba”nın daimi ikametgâhı olarak anılan bu Fin kentine koşuyor.
Her din, millet ve ırktan insanlar… “Noel Baba’ya” adanan bir “tema parkı” olan Rovaniemi’yi tavaf etmek için servet harcıyor.
Finlilere göre, dünyanın gürültüsü patırtısından sıkılan “Noel Baba”, kutup dairesindeki bu tundra beldesini gözüne kestirip geçen yüzyıl başında mesken edinmiş. Önce sır olarak tutulan “Noel Baba’nın ikametgâhı” gel zaman git zaman… kulaktan kulağa yayılmış ve, II. Dünya Savaşı ardından… açığa çıkmış. Tanrı’nın unuttuğu bu kuş uçmaz kervan geçmez coğrafyada kutup soğuğuyla kırılan şehir kalkınmış. Rovaniemi o gün bugün Noel Baba’yla para kırıyor.
‘Ağaç’ Hıristiyan değil, pagan
Benim de bir kuzey yolculuğu sırasında yolum, hasbelkader Rovaniemi’ye düştü.
Kentin Disneyland’i andıran “Santa Claus” Parkı’nda, Noel, Noel Baba, Noel süsleri, Noel ağacı… hakkında her türlü bilgiyi edindim. Ve genel kanının aksine, Noel/yılbaşı süslerinin gerçekte bir “Hıristiyan geleneğinden” değil, “pagan geleneğinden” geldiğini öğrendim.
“Noel/yılbaşı ağacını”, Hıristiyanlık öncesinde, kuzey Avrupalı Germenler dolaşıma sokmuş. “Pagan tanrılara” tapınan bu halklar, 21 Aralık’ta “Yule Festivali” adı verilen bir festivalle yılın en uzun gecesini devirmenin coşkusunu kutlarlarmış. Kış dönümünün kutsandığı bu şenlikte, günlerin uzaması şerefine, yeşilliğini hiç yitmeyen çamlar süslenip ışık tanrısına mumlar yakılırmış.
Hıristiyanlık, kökleri çok derin olan bu festivali silemediği için eli mahkûm bünyesinde hemhal etmiş. Ve aslında hangi tarihte doğduğu bilinmeyen İsa’ya, doğum günü olarak en uzun geceye yakın… 24 Aralık gecesini seçmiş!
Noel ağacı, Almanya’nın pagan döneminden Protestanlık evresine olduğu gibi geçerken Katolik Avrupa bu süslemeler ve ağaca… yüzyıllar boyu (pagan âdeti kontenjanından!) direnç göstermiş. Geçen yüzyıla kadar Katolikler, Noel ağacı süslemeleri yerine, İsa’nın doğuşunu simgeleyen temsili maketler tercih etmişler. Ağaç süslemelerinin Hıristiyan âleminde yaygınlaşması… öyle yeniymiş ki… Beyaz Saray’da ilk “ağaç”-misal!- 1923’te yapılmış.
‘Süsler’ yeniden sekülerleşirken
II. Dünya Savaşı ertesinde ekonomik patlamayla “Noel ağacı” giderek; “refah”, “bolluk”, “yenilenme”, “yeni bir yıl için yeni bir umut” gibi insanlığın ezcümle kabul ettiği simgeye dönüşmüş ve “yılbaşı süslemeleri” sekülerleşmiş.
Öyle ki artık şeriatla yönetilen Birleşik Arap Emirlikleri’nde bile ağaçlar süsleniyor ve AVM’lerde Noel/yılbaşı süslemelerinden geçilmiyor.
Enteresan olan yalnız Keşan müftüsü değil, giderek Hıristiyanlığın başmüftüsü Papa bile yeniden paganlaşan bu süslemelerden yakınıyor:
Son Noel vaazında 16. Benedikt, Vatikan Meydanı’nı süsleyen dev Noel ağacıyla nispet edercesine; “Noel ışıkları, artık tüketim kutlamasına dönüştü” dedi: “Gözlerimiz bu ticari ışıklarla değil, yalnız iman ışığıyla kamaşsın!”
Kim ne derse desin, “yılbaşı ağacı” ve ışıltılı “yılbaşı süsleri”, “ritüellerinin” tahtını bundan böyle hiçbir müftünün sallayamayacağını düşünüyorum. Bu vesileyle sevgili Zeynep Erkut dostumdan gelen hoş bir yılbaşı kutlamasını, sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bu
Yılbaşı
Ağacımı
Hediyelerle
donatmak yerine,
her dalını bir dostumun
adı ile süslemek istedim. Yakın
dostlar, uzakta olan arkadaşlar. Eski
arkadaşlar, yeni dostlar. Her gün gördüklerim
ve ara sıra görüşebildiklerim. Hep aklımda olanlar
ve sıkca unuttuklarım… Her zaman yanımda olanlar ile
olamayanlar kötü gün dostlarım, hep destek olanlar... İstemeden
üzdüğüm dostlar ve istemeden beni üzenler.... Çok yakınımda olanlar,
ulaşamadıklarım, yıllardır görmediklerim, özlediklerim.... Vefa borcu olduklarım.
Bir telefon uzaklığında olanlar. Alçakgönüllüler, gönülden sevenler...
Az ya da çok hayatıma girmiş tüm isimler…. Bu ağaçta hepsinin kökleri sağlam, dalları uzun ve güçlü
olacak. isimleri daima asılı kalacak… Her yeni yıl, eskilerin yanına yenileri eklenecek. Zor anlarda
ağacımın gölgesi dostları, Ve dostlukları bir nefes serinletecek. Yeni yılla gelen tüm umutların, yeni başlangıçların,
dostların, bütün yeni günlerinizi aydınlatması ve sizlerle daha güzel an’lar paylaşmak dileğimle...
İYİ Kİ VARSINIZ...
Nilgün Cerrahoğlu/Cumhuriyet
Yorum Gönder