Söz-Düşünce Özgürlüğü Gerektirince... - Cüneyt Arcayürek

Söz-Düşünce Özgürlüğü Gerektirince... - Cüneyt Arcayürek
Her hafta yeni bir konuyu tartışma tezgâhına koymaya alıştık

Oysa tartışmalı sorunlar çözümlenmedi.

Örneğin TBMM’de dört partinin el ele verip yükselttikleri emekli milletvekili maaşları sorunu hâlâ gündemde.

Muhalefet veto yemesini bekledikleri yasaya merhem olalım diye Çankaya’ya mektup gönderip, açıklamalar yaparken, iktidar susuyor...

Elbette susacak. Yağlı ballı yardımlar, olanaklar sağlayarak yandaş yazar, çizer, bürokrat, medya vs. yaratmış bir iktidar bu... Çifte maaşı hak ettiğine inandığı emekli arkadaşlarının; en az 8, en çok 19 milyarcık kıyak maaşı almalarına neden karşı çıksın?

Bakınız şu gelişmelere: Star’daki habere göre; o gün Meclis’i yöneten Başkanvekili Meral Akşener; “Toplantıda grup başkanvekillerine Meclis Başkanlık Divanı’ndan gelen (kıyak emeklilik) önergesine destek verip vermediklerini sordum. CHP adına o sırada grup başkanvekili olarak Emine Ülker Tarhan bulunuyordu. Bana ‘Sayın Başkan, biz de katılıyoruz’ diyerek destek verdi” diyor. Tutanakları da tanık gösteriyor.

Ne var bunda? Söz ve düşünce özgürlüğünün yaşamı boyu yılmaz savunucusu olduğunu açıklayan Emine Hanım, o sırada; kıyak maaş emekli milletvekillerinin söz ve düşünce özgürlüğünü güvenceye alabiliriz diye düşünmüş; hatta partisinin de aynı amacın savunucusu olduğuna veya olması gerektiğine inanarak önergeyi onaylamış olabilir.

Ha diyeceksiniz ki şimdi Genel Başkan Kılıçdaroğlu Çankaya’yı yasayı vetoya çağırıyor. Bu davranışıyla Emine Tarhan’a ters mi düşüyor? Yooo, hayır.

Bu partiye söz ve düşünce özgürlüğünü bir kural olarak getiren Genel Başkan inandığı doğrultuda davranıyor.

Partideki söz ve düşünce özgürlüğünü her kafadan bir ses çıkıyor diye yazmanın, yorumlamanın ne âlemi var?

***

Ülkemizde söz ve düşünce özgürlüğü o denli gelişti, hatta AB ölçeklerini öylesine aştı ki, lider sultasından şikâyet edilen partilerde artık sorumlu olsun olmasın milletvekilleri birbirine ters düşen düşünceler ve söylemler açıklayabiliyorlar.

Söz ve düşünce özgürlüğü -düşünebiliyor musunuz- AKP’yi bile sardı.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç; bütçeyle ilgili eleştirileri yanıtlarken; Kürtlere, “Dil, kimlik, ne varsa, ne istiyorsa vereceğiz” dedi. Üstelik daha ne verebileceklerinin ucunu açık bırakan bir konuşma yaptı.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, aynı gün Başbakan Yardımcısı’na karşı açıklamasında; “Masum bir dernek, bir kooperatifle (PKK), karşı karşıya değiliz. Masum bir siyasi parti (BDP) ile mücadele etmiyoruz… Masum olmadıklarını, illegal bir partinin uzantısı olduklarını söyleyeceğiz” deyiverdi.

AKP yalakalığıyla ünlü bir gazetenin yazarları, yazı ve yorumlarında sınırsız söz ve düşünce özgürlüğünün AKP’ye bulaşmasına tahammül edemiyorlar.

***

Söz ve düşünce özgürlüğüne bir başka örnek: Apo’nun siyasetteki kadın uzantısı Leyla Zana; “Bugün Kürtler işin başında istedikleri özerkliği artık yetersiz buluyor, kendi kaderlerini kendileri tayin etmeli” diyor. Bağımsız bir Kürt devleti istediklerini açıklıyor.

Muhalefet eleştiriyor. Arınç’tan tık yok.

Oysa; ülkenin bölünmez bütünlüğü üzerine eylem ve açıklamaları suç sayan TCY’deki maddeler yerli yerinde duruyor.

Cumhuriyet’in savcıları harekete geçmeden önce, herhalde, Zana’nın bölücülüğün dik âlâsı açıklamasını söz ve düşünce özgürlüğü açısından inceliyorlar.

Devletin ve ülkenin bölünmez bütünlüğünün simgesi, Meclisimizin Başkanı Cemil Çiçek, söz ve düşünce özgürlüğünü Zana pek güzel kullandı, maşallah, bravo bu milletvekilime diye hükmederek mi görüş beyan buyurmuyor acaba?

Bu olaylara, gelişmelere bakıyor, bakıyorum da; ne haddime:

Söylenecek söz ve açıklanabilecek düşünce bulamıyorum!

Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget