Arpalık!.. - Mehmet Faraç

Arpalık!.. - Mehmet Faraç
AKP’nin en büyük şansı Çankaya’da oturan Abdullah Gül... Bir noter gibi hükümetin gönderdiği her yasayı anında onaylıyor!..

Yalnızca AKP’nin her icraatını onaylamakla kalmıyor, bazen oturduğu koltuğa hiç yakışmayan atamalar da yapıyor!.. Atatürk’ün koltuğunda oturup Atatürk düşmanlığı yapanları üstelik Atatürk’le ilgili kurumlara atamayı da ancak Gül gibi bir cumhurbaşkanı becerebilirdi!..

Çünkü hakkını yemeyelim, kendisi beslendiği ideoloji açısından işini çok iyi yapıyor!.. Arıyor tarıyor, nerede bir Atatürk karşıtı varsa bulup çok önemli koltuklara oturtuyor!..
Bakınız Gül; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na hangi mühim zatları atamış:

Nurculuk uzmanı Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç...

Atatürk’ten “Bu adam” diye söz ettiği için mahkeme tarafından cezaya çarptırılan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Atilla Yayla’ya destek veren Prof. Dr. Necati Polat...
İrticai faaliyetleri nedeniyle ordudan atılan Zaman gazetesi yazarı İskender Pala...

Ve her fırsatta Atatürk’e ve Atatürkçülere hakaretler yağdıran Zaman gazetesi yazarı, eski ülkücü Mümtaz‘er Türköne...

İlk üç kişinin adları ve eylemleri bile o kurumda neler yapacaklarını deşifre etmeye yetiyor zaten...

Ancak sonuncusu var ki; Atatürk üzerinden herkese saldırmaya, meydan okumaya devam ediyor... Bizim Urfa’da bu tip davranışlar için şöyle denilirdi:

“Değirmenin alt taşı duruyor, üst taşı durmuyor!..”

Çünkü Türköne’nin yaptığı ikiyüzlülüktür!.. Hem Atatürk’ün ideolojisine karşı olacaksın hem de gidip onunla ilgili bir kurumda utanmadan koltuk işgal edeceksin!..

Bakınız, milletvekilli olamayışının acısını Atatürk’le ilgili bir kuruma atanarak gidermeyi hedefleyen Türköne, dünkü Habertürk gazetesine neler demiş:

“Atatürkçülük müthiş bir sermaye. Sınıf atlamanın, itibar kazanmanın, emek vermeden unvan elde etmenin en kestirme yolu. Atatürk alıp, Atatürk satıyorlar. Ne bilime, ne memlekete, ne medeniyete hiçbir şeye katkıda bulunuyorlar. Yüz çeşit Atatürkçülük var. Darbeciler meşruiyet problemini çözmek için, gasp ettikleri iktidara dayanak bulmak için Atatürk’e sığındılar. Atatürkçülük darbecilerin ideolojisidir.”

Şimdi böylesi hezeyanlara ne dersiniz?.. En iyisi Türköne’nin dünkü röportajda dile getirdiği o ünlü özdeyişi yineleyelim:

“İt ürür, kervan yürür!..”


Barış!..

Kürt siyasetinin bir dönem çok önemsediği Kemal Burkay, uzun yıllar süren İsveç macerasının ardından 30 Temmuz 2011’de yurda döndü...

AKP’nin Kürt sorununun çözümünde büyük kurtarıcı olarak gördüğü Burkay, Atatürk Havalimanı’nda yandaşlarının yanı sıra bazı dönek liboşlarca da karşılandı.

Daha düne kadar Atatürk’ün partisinde önemli mevkilerde bulunan AKP’nin Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ise 3 Ağustos günü Burkay’ı kaldığı otelde ziyaret etti ve ondan “milli kahraman” diye söz etti!..

İşte bu ziyaret sırasında utanç verici bir rezalet yaşandı!.. Burkay; Atatürk’le ilgili derin rahatsızlığını dile getirmiş olmalı ki, basın toplantısı yapılan salondaki Atatürk fotoğrafının üzeri acelece Türk Bayrağı ile kapatıldı!..

Şimdi diyeceksiniz ki, bu terbiyesizliği durup dururken niye anımsattın?..

Çünkü Burkay’la ilgili bir plan, Abdullah Gül’ün Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na atadığı zatların belki de ilk icraatı olacak!.. Bakınız bunun ipuçları dün yayımlanan Mumtaz’er Türköne röportajında nasıl verilmişti:

Muhabir- “Kurumunuzun bir görevi de ‘Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’ne değer kişiyi seçmek. Siz önümüzdeki dönem bu ödüle yerli ve yabancı şahsiyetler olarak kimi layık görürdünüz?”

Türköne- “Şimdi siz sorduğunuz için ilk aklıma gelenleri söylüyorum. Türkiye için Kemal Burkay. Uluslararası alanda ise Tunus’ta Gannuşi olabilir.”

Ne güzel değil mi?.. Türkiye’den İsveç’e kaçan Öcalan’ın eski dostu Burkay ile Tunus’tan İngiltere’ye kaçan selefi kafalı Raşid el Gannuşi’yi Atatürk’le onurlandırmaya kalkan bir mümtaz er var karşımızda...

Muhalefet!..

Ülkeyi Anayasa Mahkemesi’nce “laiklik karşıtlarının odağı” ilan edilmiş bir parti yönetiyor ya; kimi devekuşları Atatürk karşıtlarının bürokrasiye atanması pervasızlığını normal görebilir!..

Oysa AKP iktidarı döneminde bu tür atamalar belli bir kadrolaşma stratejisi çerçevesinde yürütülüyor. Son haftalardaki iki örnek de çok ilginçtir:

“Atatürk’ün manevi hatırasına alenen hakaret etme fiilinden suçlu” bulunarak bir yıl hapis cezasına mahkum olan ilköğretim müfettişi Ethem Gürsu, Afyon Milli Eğitim Müdürlüğü Eğitim Denetmenleri Başkanlığı’na terfi ettirildi!..

“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” ve “Ya istiklal ya ölüm” gibi sözlerin Atatürk’e ait olmadığını iddia eden Nedim Arsal adlı zat ise Çevre Bakanlığı müşavirliğine atandı!..

Ve de camilerde çalışması gereken binlerce imam ve vaizin Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıklarına geçiş yapması!..

Bürokrasideki tarikat kuşatması, Atatürk karşıtlarından, Atatürk düşmanlarına kadar ulaşırken, Atatürk’ün kurduğu parti niçin susuyor acaba?..

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Türköne ve arkadaşlarının atanmasıyla ilgili cılız çıkışının ardından Cumhuriyetin kurumlarına yönelik kuşatmaya sessiz kalan bir ana muhalefet niçin bu kadar tepkisizdir?..

Diyeceksiniz ki, kendi içinde Atatürk’e neredeyse “katliamcı” diyenleri barındıran bir partiden ne bekliyorsun?..

Haklısınız... Yaşanan tüm ideolojik erozyona rağmen CHP’yi duyarlı tabanıyla infial halindeki delegelerine havale edelim...

Ancak yukarıdaki tüm yazıları çok güzel özetleyen bir başka ünlü özdeyişi de yazmadan geçmeyelim:

“Et kokarsa tuz, ya tuz kokarsa?..”


Mehmet Faraç/AYDINLIK

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget