Samir Amin’i Okumak Neden Önemli? - Emre Kongar

Samir Amin’in sözde “Arap Baharı” için yazdığı makaleden yaptığım alıntılar tahminimin üzerinde ilgi gördü.

Değerli birkaç okurum önce Samir Amin’in makalesinin yayımlandığı Monthly Review dergisinin Türkçe de basıldığını bildirdi; ben de bu bilgiyi derhal size aktardım.

Derken Teori Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Arslan Kılıç’tan bir mektup aldım…

Samir Amin’in “Bir Arap Baharı mı?” başlıklı makalesinin Teori Dergisi’nin Kasım 2011 tarihli 262. sayısında Türkçe olarak yayımladığını bildiriyor ve Amin’in derginin sürekli yazarları arasında olduğunu, kimi zaman da dergi için özel yazılar kaleme aldığını belirtiyordu.

Samir Amin’e okurların ilgisi bununla da kalmadı…

Gelen mektuplar sözünü ettiğim makalenin Türkçe metninin internet adresini de veriyorlardı:

http://dunyadanceviri.wordpress.com/2011/10/11/bir-arap-bahari-mi-samir-amin/

Elbette bir köşe yazarının yazdığı bir yazının ilgi uyandırması çok tatmin edici bir olay…

Ama benim için Samir Amin’e gösterilen bu ilgi, bir yazar tatmininin çok ötesinde bir anlam taşıyor:

Samir Amin Soğuk Savaş sonrasında dünyanın yörüngesine girdiği “Küreselleşmeyi” çok iyi çözümleyen ve bu yeni egemenlik türüyle, sadece kuramsal planda değil, somut olarak da mücadele eden bir düşünür.

Üstelik çok birikimli bir geçmişi de var…

Daha 1960’lardan beri “Merkez-Çevre Kuramı” çerçevesinde, 1930’larda, Türkiye’deki Kadro hareketinin de öncülük ettiği, gelişmiş ülke-azgelişmiş ülke çelişkisini vurgulayan bir yazar ve düşünür.

Bu sütunda daha önce yazdığım yazılarda “The World We Wish To See-Revolutionary Objectives In The Twenty-First Century” ve “Beyond US Hegemony?-Assessing the Prospects for a Multipolar World” adlı kitaplarından söz etmiştim.

Bence günümüzün en önemli düşünürlerinden biri.

Bu nedenle kitap ve makalelerinin Türkçede de yayımlanıyor olması ve yazılarımın aldığı yorumlar beni çok sevindirdi.

***

“Arap Baharı” denilerek bize yutturulmaya çalışılan hareketler konusundaki çözümlemelerinin önemini ise geçen Çarşamba, 21 Aralık’ta yazdığı “İsyanların Diyalektiği” başlıklı yazısında Güray Öz vurguluyordu:

“Kuzey Afrika ülkelerindeki isyanı, ayaklanmaları anlamakta zorlandığımız bir gerçek. Bunun en önemli nedeni de herhalde gelişmeleri belirleyen farklı faktörleri analiz etmeye çalışmak yerine, tek bir nedene bağlama kolaycılığı olsa gerektir. Bu kolay yollardan birisi, olup bitenleri gerçeklerden birine, Batı’nın bu bölge, genel olarak Ortadoğu üzerindeki niyetlerine bağlamak, tüm diğer öğeleri bir yana bırakmaktır.

Bu kolaycılıktan kendimizi kurtarabilmek için bölgeyle ilgili okumalar yapmak, bu konuda kafa yormuş yazarlara, bilimcilere başvurmak iyi olacaktı.

2008’de Türkiye’nin entelektüel dünyasında şöyle bir hatırlanıp sonra herhalde fazla magazinel bulunmadığı için unutulan Samir Amin’in yeniden okunmaya başlanması bu açıdan ilaç gibi gelmiştir.

Bütün yorumculara, özellikle de gazetelerin kendilerini Batı haber ajanslarına sıkı sıkı bağlamış dış habercilerine tavsiye edilir.”

***

Türkiye’de siyaset ve medya bugünlerde son derece büyük bir bunalım içinde…

Bu bunalımın yarattığı toz dumandan dolayı gerçekleri arayanlar, demokrasi ve insan hakları mücadelesi yapanlar pek dikkati çekmiyor…

Çünkü ortalık, otoriter rejim heveslilerine, dalkavuklara, şakşakçılara ve muhbirlere kalmış durumda…

Ama unutmayalım, “Gerçeklerin mutlaka bir gün bir yerden ortaya çıkmaları kaçınılmazdır!”

İşte Samir Amin, dünyada ve bölgemizde olup bitenlere, “gerçekler” açısından ışık tutan en önemli yazar ve düşünürlerden biri.

Emre Kongar/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget