Yeni yıla girerken ülkenin iç siyaset gündemi de yeniden biçimleniyor.Gündem üç noktada toplanıyor:AKP-cemaat ilişkileri,sosyalizm ve Cumhurbaşkanı'nın görev süresi.Ekonominin girdiği dalgalı okyanuslar ve bunun emeğiyle geçinenlere etkileri;hak ve özgürlüklerin daraltılması ve dış politikanın tıkanması ise bir türlü hak ettikleri ölçüde siyasetin gündemine gelmiyor....
Siyaset tartışmaları,çok büyük ölçüde AKP'nin lider kadrosu,cemaat ilişkileri ekseninde yapılıyor.
Ancak gerek AKP içi gelişmelerle ilgili haber ve yorumlar,gerekse bunların cemaat ile ilişkilendirilmesi,somut olgulara değil,papatya falı açarcasına belirsizliklere dayandırılıyor.Bundan daha da ileri gidilerek,önümüzdeki yıllarla ilgili siyasal çözümlemeler,cemaat-AKP çelişkisine indirgeniyor,o kadar ki AKP'ye karşı muhalefetin de bu çelişkiden doğacağı sonucuna ulaşılıyor.Oysa AKP,çok partili yaşama geçildikten sonra uygulamaya konulan ve giderek hız kazanan Islamın siyasallaşması sürecinin,düşe kalka,onca deneyim ve birikimden geçerek doğurduğu ve kendi çizgisinde başarılı olmuş olan bir davanın çocuğudur.
Bu nedenle de aynı davanın en güçlü cemaatiyle çelişkiye düşeceğini düşlemek,düşten öteye gitmez.
Üstelik mele girişiminin ya da Cumhurbaşkanının Atatürk Dil ve Tarih Kurumu'na yapılan son atamaların bir kez daha kanıtladığı gibi,AKP,gerçek niteliğini hâlâ bir türlü kavrayamayanlara şaşırtıcı gelen hızlı uygulamalarıyla yoluna devam ediyor....
Siyaset,AKP cemaat çelişkisine indirgenince,çelişkileri açıklamanın en güçlü aracı olan sosyalizm,bugünlerde Türkiye siyasetinin gündeminden tümüyle çıkarılmak,unutturulmak isteniyor.Bu ülkede sosyalizm ne kuramsal,yani teorik öğretisiyle,ne de başka ülkelerdeki uygulamalara getirdiği yorumlarıyla,sağlıklı doğup gelişemedi,düşünce özgürlüğünün doğal ortamında enine boyuna serpilme ve kitleselleşme olanağı bulamadı.Kuramsal kaynakları tam olarak özümsenmeden.Sovyetler Birliği ve Çin gibi öznel uygulamalarının farklılıklarının nedenlerini bile tam olarak tartışmadan iç kargaşa ve çatışmaya sürüklendi.Bu tarihsel sakatlık.1990 sonrasında da,ülkenin düşünsel yapısının sığlığı nedeniyle varlığını sürdürdü.
Bu yetersizlikle başlangıçta AKP'yi özgürlükerin kurtarıcısı sanan kimi sol çevreler,her nedense.!.2011'in sonunda,sosyalizmin tümüyle tarihe karıştığını ısrarla dile getiriyor,yok olduğu üzerine düşünceler döktürüyor.Evreni ve toplumları,bilimsel yöntemi,sağlam kuramsal kurgusu ve ders çıkarılması gereken uygulama deneyimleriyle çok farklı algılama olanağı sağlayan sosyalizm,bunları bir bütünlük içinde göremeyen günlük,yüzeysel yazı ve yorumlara konu oluyor.Sosyalizmin tümüyle reddi.ilginçtir,siyasal İslamın bu ülkedeki düşünce dünyasının her hücresini sarmaya çalıştığı ve denetlediği bir ortamda yapılıyor,böylelikle AKP'nin ekmeğine yağ sürülüyor...iç siyasetin üçüncü gündemi.
Cumhurbaşkanı'nın görev süresinde kilitleniyor.Şimdiki Cumhurbaşkanı yedi yıl için seçilmiş olduğuna göre,hiçbir sağlam hukuk mantığına dayanmadan süre beş yıldır diye ısrar etmek,siyaseti sığlaştırarak daraltmaktan başka bir sonuç vermez.
Daha özelde ise sormak gerekiyor.2012'de yapılacak bir cumhurbaşkanı seçimi için.AKP dışındaki partiler,örneğin CHP ne kadar hazırdır.Hiç kuşkusuz,yoğun ve eşgüdüm içinde bir çalışma ve atılacak somut adımlarla,ülkenin ufkunu giderek karartan özelliği artık saklanamayan AKP iktidarı.2014'te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk seçim yenilgisini alabilir.AKP'nin seçim yenilgisi.CHP'nin,AKP'ye benzemekten vazgeçip.Cumhuriyetçi,artı.sol kimliğine sahip çıkmasına,kendi içinde demokratikleşerek güçlenmesine,topluma çağdaş,aydınlık geleceğin güvencesini vererek ülkenin AKP karşısındaki tüm güçlerini geniş bir çatı altında bir araya getirmesine ve güçlü bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarma becerisine bağlıdır.
Hepinize mutlu yıllar dilerim....
Yakup Kepenek/Cumhuriyet
Yorum Gönder