“Putin bırakın siyasi tartışmayı, diyalog nedir bilmez” diyor Anna Politkovskaya, “Putin’in Rusyası / Putin’s Russia” adındaki kitabında ve şöyle devam ediyor:
“Putin yaklaşımı askeri tip monologdan ibarettir. Üstlerin önünde ağız açmaz susarsınız. ‘Şef’ olduğunuzda da yalnız monolog yaparsanız. Küçük rütbedekilere süreçte salt kafa sallamak düşer…”
Bulunduğumuz coğrafyada bize nasıl da tanıdık geliyor değil mi?
İnsan hakları sorunlarına ilgisi ve Putin muhalifliğiyle tanınan Politkovskaya; “Putin Rusya’sı” isimli kitabını; Moskova’da yaşadığı apartman girişinde öldürülmesinden kısa süre önce 2004’te yazmıştı…
Putin cumhurbaşkanlığındaki ilk dönemini tamamlamış; göreve ikinci kez seçilmişti.
Oyların yüzde 20’si ‘vitrin’
Putin Rusyası’na muhalefetin bedelini bizzat hayatı ile ödeyecek olan Politkovskaya, o dönemin atmosferini seçimlerin ardından bakın nasıl anlatıyor:
“İnanılmaz bir çoğunluk olan yüzde 70’le seçilen Putin II yarın göreve başlıyor. Seçim sonuçlarını, muhalefet itirazsız kabullendi. Yüzde 70’in yüzde 20’sini ‘göz boyama/vitrin’ (yani sandık hilesi) olarak kabul etsek bile; ikinci kez devlet başkanlığına dönen Putin’in yeterince oy aldığı düşünüldü... Putin’in zaferi, dünyanın öngördüğü sonuçtu. Uluslararası gözlemciler geldiler ama çok fazla gürültü koparmadılar. Oy kullanma sistemi bizim eski otoriter, bürokratik, Sovyet tarzı ‘milli irade tescili’ pandomiminden farksızdı… Putin’in gücünü sağlamlaştırmasıyla, eski Sovyet sistemine dönüş yaşandığı aşikârdı. Yalnız bizim tepkisizliğimiz değil; Schroeder, Blair, Chirac, Berlusconi… Hatta oğul Bush başta olmak üzere… dünyanın Putin’i baştacı etmesi bu sonuca yaratmıştı…”
Sadece Türkiye’ye değil… Rusya’ya da Batı belli ki “bon pour l’orient / şarka bu kadar yeter!” gözüyle bakıyor…
Yurtiçi, yurtdışından gelen bu namütenahi alkışlara ve sürekli el üstünde tutulmaya, yüceltilmeye koşullanmış olan Putin; Moskova’da Noel günü yüz binlerin katıldığı protesto gösterilerine kimbilir şimdi nasıl şaşıyordur?
Yüzde 20’lik bir “vitrin/sandık hilesi”!
Meğer âdettenmiş.
İşte pekâlâ 2004’te de yapılmış…
Ne Ruslar ne uluslararası camiadan ses çıkmamış.
Son Duma seçimlerinde yapılan “klasik yüzde 20’lik” oynamalar yüzünden oysa ortalık yıkılıyor.
Hillary Clinton, işi neredeyse seçimlerin meşruiyetini sorgulamaya dek vardırıyor. AGİT’ten gelen uluslararası gözlemciler, eski dönemlerdeki gibi üç maymunu oynamıyorlar. Birkaç ay öncesine dek kaybedecek hiçbir şeyi olmayan yaşlı emeklilerden başka kimsenin çıkmaya cesaret edemediği meydanlar dolup taşıyor…
“Yandaş” eski Maliye Bakanı Aleksey Kudrin bile, sokaklarda sanki Rusya’da ilk kez yaşanan bir şeymiş gibi, “sandık usulsüzlüklerini” protesto ediyor.
Gorbaçov uluorta demeçlerde Putin için “İki dönem cumhurbaşkanlığı, bir dönem başbakanlık kendisine yetmedi mi? Artık geri çekilsin, istifa etsin!” diyor.
Meydanlardaki pankartlarda kafasında devasa bir prezervatifle resmedilen Putin; tüm bu gördükleri, duydukları karşısında dumura uğruyor olmalı…
Martta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halihazırda Putin’in önünü kesebilecek bir rakip yok. Putin III, büyük ihtimalle engellenemeyecek. Ama Rusya’dan yazan bir okurumun da dediği gibi “Putin’in ikinci tura kalması halinde (ki bu artık somut bir senaryo) karizması; telafisi mümkün olmayan biçimde çizilecek!” ve Rusya, giderek türbilanslı bir döneme girecek…
Halk ‘amaç değil araç’ olunca!
Göstericilerin evlerine girmeye hiç niyeti yok gibi. Yılbaşı ertesi daha büyük kalabalıklarla meydanlara yeniden dönmeye azimliler. Önce hileli seçimleri protesto etmek adına sokağa çıkan muhalifler, şimdi menzile Putin’le birlikte Medvedev’i de yerleştirmiş durumdalar. Protestolarını doğrudan “iki cüce” diye tanımladıkları Putin-Medvedev paketine yöneltiyorlar.
Putin’in popülaritesi “vitrinli” kamuoyu yoklamalarında gerçi hâlâ yüzde 51 civarında gösteriliyor.
Buna karşın baş aşağı giden Medvedev desteğinin yüzde 10’lara dek düştüğü anlaşılıyor.
Türkiye’de pek sevilen, pek tutulan “Putin-Medvedev modelinin” Rusya’da kolayına tutunması mümkün görünmüyor.
Yazıya Politkovskaya’dan bir alıntıyla başlamıştık. Onunla bitirelim:
“Putin’i bizleri -halkı!- sadece bir araç olarak görüyor. Onun kişisel iktidarını sürdürmek için kullandığı bir araçtan ibaretiz biz. Bizimle dilediği gibi oynayabileceğini, bize her şeyi yaptırabileceğini düşünüyor Putin; kendisini Çar olarak görüyor. Rusya’da daha önce böyle liderlerimiz oldu. Ama ardından iyi şeyler gelmedi…”
Politkovskaya, Rusya’da bugün bu meydanları görseydi kim bilir neler söylerdi?
Nilgün Cerrahoğlu/Cumhuriyet
Nilgün Cerrahoğlu/Cumhuriyet
Yorum Gönder