Cemaatler birbirlerine girince yandaşlar hemen “Aman ha!” demeye başladılar. Yeni Şafak gazetesinden Özlem Albayrak da bunlardan biriydi. 13 Aralık’taki yazısı, aynı zamanda iktidarın bürokrasiden yargıya kurguladığı baskı ortamının itirafnamesi gibiydi:
“Sadece medya olsa iyi, bu ülkenin hâlâ ‘nerede o eski güzel günler’ diye yana döne dolaşan daha çok vesayeti daha çok kazanmaya tercih eden sermaye grupları, henüz tasfiyesi tamamlanmamış bürokrasisi ve rahatsız genç subaylarla dolu bir ordusu var. Hâlâ.
Yani, demokratikleştik, demokratikleşiyoruz diye sevinirken üstünden geçtiğiniz köprünün, tam ortasına gelmişken çökmesi ihtimali var.
Tam da şu kesimden bu gruptan, şu cemaatten bu partiden, şu örgütten bu yapılanmadan, Türkiye’nin darbe günlerine ve vesayet rejimine dönmesini istemeyen ne kadar insan-grup varsa topyekûn bir amaç etrafında halelenmesi ve oldukça zorlu bu yolda birbirine destek olması beklenirken çıkan bu ayrışma tartışmaları insanı umutsuzluğa sürüklüyor. Bu hesapların büyük resim yanında nasıl da ufacık kaldığını bir kez daha göz önüne seriyor.
Cemaate Başbakan dışında üstüne oynanacak isim öğütlüyenler, hükümete de kadrolaşma saikiyle endişe öğütleyenler ya da liberalleri farklı gerekçelerle desteğini çekmeye ikna çabalarına girişenler şunu bilsinler ki, bunun adı kendi ayağına sıkmaktır. Emin olsunlar ki, henüz kökü kurumamış, cansuyu çekilmemiş vesayetin -maazallah- geri dönmesi ihtimalinde hepsi beraber, yan yana fotoğraf çektirecekler.”
Arama Konferansının Etkileri
CHP Sözcüsü Birgül Ayman Güler, bu köşede birkaç kez gündeme getirdiğimiz ve Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olduktan sonra Van’da yapılan arama konferansı için “Arama konferansları partileri bağlayan konferanslar değildir” dedi.
Oysa gelişmeler, Van arama konferansı kararlarının zaman içinde partiyi bağladığını gösteriyor. İşte birkaç örnek.
- Van’da, “Hakikatleri araştırma komisyonu kurulması” önerilmişti. Kılıçdaroğlu, bu ay başında Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Yaşar Kaya’ya, Meclis’te “hakikatleri araştırma komisyonu kurulmasına destek vereceklerini” açıkladı.
- Van’da, “Anayasada yeni vatandaşlık tanımı yapılması ve etnik vurgulara (Türklüğe) yer verilmemesi” önerilmişti. CHP’nin “21. Yüzyıl Anayasası” raporunda; “Türkiye’nin dil, din, ırk ve etnik köken bakımından zenginliğe sahip olduğu” dikkate alınarak anayasanın “Başlangıç” metninde “Türkiye Cumhuriyeti halkı” ifadesine yer verilmesi istendi.
- Van’da, “genel af” önerilmişti. Kılıçdaroğlu, 2010 referandumu öncesi Van ve Tunceli illerinden başlayarak bölgede bu konuyu sürekli gündemde tuttu.
- Van’da, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın kabulü önerilmişti. Kılıçdaroğlu, seçim gezilerinde bu öneriyi dile getirerek oy istedi.
- Van’da, “mütedeyyin insana güvence olma” önerilmişti. CHP, türbana olanak tanıdı, Kuran kurslarını anaokuluna kadar indiren kararnamenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmadı.
- Van’da, “Kürtçenin okullarda seçmeli dil olarak okutulması” önerilmişti. Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarında ve partinin raporlarında bu öneri yer aldı.
- Van’da, “CHP’nin iktidar olduğu dönemde yaşanan olumsuzluklardan dolayı Kürt halkından özür dilenmesi” önerilmişti. CHP Milletvekili Hüseyin Aygün aracılığıyla Dersim’de CHP’nin “soykırım” yaptığı tartışmaya açıldı.
- Van metninin “Söylem” başlıklı bölümünde, “Kürt kelimesinin kullanılması”, “Ergenekon ile ilişkilendirilecek söylemlerden kaçınılması” önerilmişti. Bu öneriler de, partinin eylem ve söylemleri arasına girdi.
- Van’da, “Uzun vadede örgütsel yapılanmanın sağlanması” önerilmişti. Kılıçdaroğlu, köhnediğini söylediği örgüte, kurultaya kadar neşter vurmaya kararlı olduğunu dile getirdi.
İYİ DİLEK
Silivri tutuklusu, gazeteci Müyesser Yıldız, son kitabı “Yılan’ın Kış Güneşi”nde, “Yeni Türkiye” kurduklarını söyleyenlere, padişah Vahdettin’in, Aralık 1919’da, yani ülke düşman çizmeleri altındayken AP muhabirine verdiği demeci anımsatmış:
“Yeni Türkiye’ye, onun yeniden doğuşuna ve toplumsal kalkınmasına içtenlikle inanabiliriz. Türkiye, doğuda refah, huzur ve mutluluğun odak noktası olacaktır.”
Yıldız, bugünkü “yeni Türkiye” tasarımının sonunun da Osmanlı gibi olmamasını dilemiş.
Bu, bir iyi dilek...
Sis Perdesi
CHP’li Osman Korutürk, Türk dış politikasını “sıfır sorun iddiasıyla başlayıp komşularla çatışmaya sürüklenen, tutarsız, istikrarsız, baskılara boyun eğdiği izlenimini veren, sis perdesi arkasında yürütülen bir siyaset” olarak tanımlıyor:
“Hükümet, 88 yıllık cumhuriyet tarihinde hiçbir hükümetin yapmadığı, yapılmasında da büyük sakınca olan bir şekilde, yabancı ülkelerin muhalefetini, iç politikasını, halk hareketlerini organize edip yönlendirmek, oralardaki karışıklıklarda doğrudan taraf olmak gibi vahim müdahaleler içine girmiştir.”
Açın bakın tarihe, içeride ve dışarıda tiran gibi davrananlara neler olmuş...
Işık Kansu/Cumhuriyet
Yorum Gönder