Bir kanalda, cemaatin kadrolu tarihçisi Mustafa Armağan, Atatürk’e karşı Karabekir Paşa’yı yüceltiyor!
Başka bir kanalda, uslanmaz Cumhuriyet tarihi yalancısı Kadir Mısıroğlu, Atatürk’e hakaret ediyor!
Bir kanalda, PKK’nın Meclis’teki uzantısı karases Altan Tan, Şeyh Sait’i ve Seyit Rıza’yı yüceltiyor!..
Başka bir kanalda, AKP yandaşı (vekili), enteldantel demokrat Mehmet Metiner, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini yerin dibine batırıyor!
Bir kanalda, liboşların şahı Mehmet Altan, TSK’ya saldırıyor!
Başka bir kanalda, Türk fobili Sevan Nişanyan, dil devrimine saldırıyor!
Bir kanalda, ABD aşığı Prof. Cemil Koçak, Çanakkale Savaşı’ndaki Atatürk’ü yok sayıyor!
Ve daha niceleri…
Her kanalda bir yobaz, her kanalda bir liboş, her kanalda Cumhuriyet düşmanlığı, her kanalda “aydın ihaneti”…
Genç kuşaklara; bağımlılık, cemaatçilik, bölücülük, Kürt faşizmi, Osmanlı seviciliği, Türk, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı aşılanmaya çalışılıyor. Demokratlık, bağımsızlık, çağdaşlık, laiklik, milliyetçilik, Cumhuriyet ve Atatürk’e bağlılık “darbecilik”; Atatürk ise “eli kanlı diktatör” diye anlatılıyor, belletiliyor. Bunların anlamı nedir? Bu rejimin adına nasıl demokrasi diyecek, bu olup bitenlerin suçlusu olarak kimi ilan edeceğiz?
Amaç aynı, hedef aynı… Atatürk Cumhuriyeti, Atatürk adına ne varsa yıkıp üzerinde yeni bir cemaat sosyetesi yaratmak!..
Kimden cesaret alıyorlar?..
Size söyleyeyim: Aslında AKP iktidarının estirdiği rüzgar da, korku imparatoruğu da, hukuk sisteminin alabora olması da bunlara yetmez. Bunlara cesaret veren, CHP yönetiminin uyguladığı teröre cesaret verici yeni siyaset söylemi!..
“Türban sorununu biz çözeriz” diye ortalara çıkan kim? Atatürk devrini sigaya çekecek İmralı kaynaklı “geçmişi tahkik komisyonu”na kol kanat geren kim? Ya Kürt açılımında zorlanan AKP’ye can simidi kim oldu? Peki ya Baykal’ın partiyi yerel seçimlerde getirdiği yüzde 29′lardan yüzde 25′e indirmeyi zafer sayan ve bunu sıkılmadan il başkanlarına söyleyen kimdir? Artık herkes biliyor ki bu dış destekli oyunun yeni katılımcısı da Yeni CHP adındaki, Atatürk ve İsmet Paşa’nın mirasını hak etmeyen işbirlikçi muhalefet yönetimi değil mi?
Bunun gibilerine çok tanık olduk. Sayın Kılıçdaroğlu; önceki gün İstanbul’da Bayan Clinton size ne dedi, siz ona ne dediniz? BOP’un yeni eşbaşkanlarından biri sayılacağınızı, Atlantik ötesinden ya da Brüksel’den, Strazbourg’dan gelen her talimata uyacağınızı mı ima ettniz, yoksa “Hayır” diyeceğinizi mi? Lütfen açıklayan.
2001 krizinde Türk ekonomisinin canına okuyan Derviş takımınıza bir bakın ya da eski PKK avukatının CHP gibi bir partide nasıl olup da -hem de genel başkan yardımcılığında- yer aldığının nedenini de il başkanlarına açıklasanıza.
Aşık der ki:
“Derviş Yunus sözü eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir”
Molla Kasımlar bir harekete geçerse, ne saltanat kalır, ne yüzlerdeki maskeler!
CHP‘nin parası olmadığı için örgüt ayağa kalkmış! Hadi canım sende! CHP örgütü 1973′te çok mu paralıydı? Ecevit onun için mi mütevazi genel merkezden o seçimi yönetti ve o sakat seçim sistemiyle 1. parti oldu?
CHP Hazine’den ne kadar para aldı ve onu siz ya da ünlü yardımcınız seçimde nasıl harcadınız ve nden örgüte vermediniz? Bunlara yabıt verin lütfen. Yoksa 50 yıllık bir CHP izleyeni olarak size öyle tanıklar çıkarırım ki şaşar kalırsınız.
“Beceremezsem ekibimle birlikte giderim” diyordunuz! Sözünüzü tutun.
Seçimde adını anmadığınız, sıkışınca “Liderim” dediğiniz İsmet Paşa, devrin iktidarının başına şöyle sesleniyordu:
“Söyle! Nurcu musun değil misin?”
Size, “Onun anısına sahip çıkın ve açıktan söyleyin” diyorum: “Ben AB ve ABD işbirlikçiliği yapmadım. Ben BOP’a karşıyım. Ben ülkemin bölünmesine izin verecek hiçbir mutabakatta bulunmam. Ben milletvekili seçilen tutuklu arkadaşlarımı satmadım. Satmam da.” Bunları söylemek için mangal gibi yürek lazım yürek!
Var mı, yok mu?..
Yorum Gönder