Hükümetle asker arasında öteden beri görüş ayrılığı olduğu zaten biliniyordu...
Bu görüş ayrılığı Balyoz tutuklusu muvazzaf generallerle ilgiliydi. Görüş ayrılığı önceki gün patlak verdi, Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’le Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları “gördükleri lüzum üzerine” emeklilik kararı aldı.
Konuya ilişkin haberleri televizyonlar ve gazeteler verdi...
Bundan sonra ne olacak?
Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Necdet Özel cuma akşamı Genelkurmay Başkanvekilliği’ne atandı; Başbakan Erdoğan’ın isteği, Cumhurbaşkanı Gül’ün onayıyla.
Burada en önemli nokta Koşaner’in “veda mesajı”dır...
“TSK’yi suç örgütü gibi gösteriyorlar!”
TSK zirvesinin uzun süreli soruşturmalardan rahatsızlık duyduğu Ankara’da konuşuluyordu. Orgeneral Koşaner, anımsayacaksınız, Balyoz tutuklamalarının ardından Hasdal’a gitmiş, tutuklu askerlerle görüşmüştü.
***
Koşaner’in ve kuvvet komutanlarının soruşturmalar ve uzun süreli tutukluluktan da rahatsız oldukları “veda mesajı”nda altı çizilecek önemli tümceler arasında.
Ne diyor Koşaner:
“Soruşturma ve uzun süreli tutuklamaların bir amacının da TSK’nin sürekli gündemde tutularak kamuoyunda bir suç teşkilatı olduğu izleniminin yaratılmaya çalışıldığı... Bunu fırsat bilen yanlı medyanın da her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı kuvvetlerimize karşı tavır almaya teşvik ettiği dikkatlerden kaçmamaktadır.”
Demokrasilerde hem asker hem de sivil bürokrasi elbet eleştirilir...
Kimi gazetelerin TSK’ye karşı öteden beri “düşmanca tavır” içinde oldukları bir gerçek.
Bu ayrı bir konu...
Türkiye’de asker ben bildim bileli içine kapanık. Yapılan onca yanlışlar var, üstü örtülmeye çalışılan. Bunları yazmak ve eleştirmek ise gazetecilerin görevi.
***
Türkiye zor bir dönemden geçiyor...
Yazımı yazarken aklıma şu soru geliyor:
“Bugün Türkiye’de kaç gazeteci yazdıkları yazılarından ötürü tutuklu? Kaç gazeteciye terör örgütü üyesi yaftası yapıştırılıp zindana atıldı? Parasız eğitim istedikleri için kaç üniversiteli genç hapiste yatıyor? Hopa’da HES eylemine katılan gençlerden kaçı terör örgütü üyesi savıyla cezaevinde?”
Yukarıdaki soruları çoğaltabilirim.
Türk Silahlı Kuvvetleri bizim insanlarımızdan oluşuyor...
Onlar başka bir dünyadan gelmedi...
12 Mart’ı,12 Eylül’ü bize yaşatan, işkencelerden geçiren, arkadaşlarımızı 20’li yaşlarda sıkıyönetim mahkemelerinde yargılayıp darağacında sallandıranlar da askerler değil mi?
Bu ülkenin insanları TSK’yi sever, bağrına basar...
Dünyanın hangi ülkesinde gençler davul zurnayla askere gönderiliyor? Hangi şehit cenazesinde analar, eşler, çocuklar, babalar, kardeşler tabutlara sarılıp ay yıldızlı bayrağımızı öperken “vatan sağ olsun” diyor?
***
Koşaner, uzun tutukluluğun hükümlülüğe dönüşmüş olmasında elbet haklı. Pek çok aydın, bilim insanı, hukukçu, gazeteci bu konuyu sık sık gündeme getiriyor.
Ergenekon davasında 2007 Nisan ayında tutuklananlar var... Bu kişiler 4 yıldır Silivri zindanında... Teğmenler, üsteğmenler, yüzbaşılar, yarbaylar, albaylar, astsubaylar var... Emekli ve muvazzaf askerler...
İntihar eden Albay Ali Tatar’ı unutmadık... Zindanda kansere yakalanan ve ölen Kuddisi Okkır’ı da...
Siviller var... Suçlarının ne olduğunu bilmeden yatan... Balbay, Doğan Yurdakul, Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek, Soner Yalçın, Deniz Yıldırım, Barış Pehlivan, Ahmet Şık ve Nedim Şener... Diyarbakır’da, Mardin’de yatan Kürt gazeteciler var.
***
Balyoz davasına gelince...
Tutuklu yargılanan emekli Albay Kemal Dinçer şöyle seslenmişti duruşmada:
“Bu kadar düzmece belge içinde gerçeği bulacağınızdan endişeliyim sayın yargıç... Bilip de susanlara soruyorum: ‘Dilsiz şeytan olmaya değer mi makam?’ Ben bundan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı; Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı’nı kastediyorum. Gelsinler buraya bildikleri bir şey varsa anlatsınlar.”
Oraya bir türlü gelmediler, konuşmadılar... Emekliliğin keyfini sürüyorlar...
“Dilsiz şeytanlar” emekliliğin keyfini sürerken silah arkadaşları Silivri’de ya da Hasdal’da yatıyor...
Peki bundan sonra ne olacak?
Bekleyip göreceğiz!..
Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet
Yorum Gönder