Üçüncü Boğaz Köprüsü gibi büyük projeler Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Yüksek Planlama Kurulu (YPK) onayından, son olarak Bakanlar Kurulu’na sunularak yaşama geçirilir. CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz bu hatırlatmadan sonra diyor ki:
- Yapılması planlanan 3. Boğaz Köprüsü’ne DPT rezerv koymuş, güzergâha itiraz etmiş ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yaptığı trafik hesaplarını doğru bulmamıştır. Aynı kurum, daha ayrıntılı ve doğru hesap yapılmasını istemiştir. Ancak hükümet, bu düzeltmeler yerine YPK ve DPT’yi devre dışına çıkararak projeyi Karayolları Genel Müdürlüğü ve Ulaştırma Bakanlığı’na bırakmıştır. Köprünün ihale şartnameleri satışa çıkarılmış; ama, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yaptığı açıklamaya göre: “Şartname satın alan 16 şirketin isteği üzerine” ihale ertelenmiştir. Şartnamenin gerekli ayrıntıyla ve özenle hazırlanmadığı, büyük eksiklikler taşıdığı söylenmektedir”
Özetle ortada bir skandal var... CHP’li Ali Akgündüz soruyor:
- DPT’nin ileri sürdüğü görüşler neden dikkate alınmamıştır?
- Hükümetin, YPK ve DPT’yi devre dışı bırakma nedenleri nelerdir?
- İhale için 16 şirket neden erteleme görüşü bildirmiştir? Yalnızca şirketlerin itirazı ile erteleme yapılması normal midir?
- İhalenin ertelenmesinde 16 şirketin görüşü haricinde başka ne gibi nedenler vardır?
Dev bir ihalede sergilenen ciddiyet, devlet işlerinin ciddiyetine ilişkin kuşkuları da beraberinde taşıyor...
Sığırcık fıkrası
Fıkra halen Antalya Temsilcimiz olan Oktay Pirim’e aittir...
Bir ağacın dallarına yerleşmiş olan sığırcık ailesi, etrafın fena halde kirlenmesi üzerine kokudan ve pislikten duramaz olmuş. Çocukların ısrarı üzerine ana ile baba yuvayı bir evin damına taşımışlar.
Kısa bir süre sonra o yuva da pislik içinde kalmış... Yavru sığırcıklar başlamış:
- Baba başka yere taşınalım, burada da pislikten ve kokudan duramıyoruz, demeye...
Baba dayanamamış:
- Sizde bu kıç varken, demiş, hangi yuvaya gitsek etrafı aynen böyle pislik götürür...
Fıkrayı yeni anayasa ile özgürlükçü demokrat düzen kurulacağını iddia edenler için anlattık...
Siz demokrat değilseniz hangi anayasayı elinize versek fark etmez...
Mevcut anayasa askerlerce hazırlanmış da... Darbe anayasasıymış da... Onun yerine sivil ve özgürlükçü anayasa yapılacakmış...
Bilir misiniz Japon anayasasını kim hazırlamış? 1947’de Amerikan işgal kuvvetleri... Hâlâ aynı anayasa yürürlükte.
Onur Öymen’in “Demokrasiden Diktatörlüğe” adlı kitabında çarpıcı örnekler bulabilirsiniz...
Diyor ki Onur Öymen:
- Alman Anayasası 1948 yılında Londra’da Müttefik ülkelerin temsilcileri tarafından hazırlandı ve âdeta Almanya’ya tebliğ edildi. Peki Bavyera anayasasını kim hazırladı? İşgal kuvvetlerinin subayları hazırladı...”
Bu anayasalar hâlâ yürürlükte... Ve kimse işgalcilerin hazırladığı anayasalar deyip değiştirmeye kalkmıyor. Çünkü anayasalar tılsımlı metinler değil ... Kötü bir anayasa ile iyi bir yönetim mümkündür. Ülke anayasasız bile yönetilir. Yeter ki demokrat olmaya niyetiniz olsun... Yeter ki demokrasiye amaca varmak için bir araç diye bakmayalım...
A. Başer
Türkiye çok değerli bir düşünce adamını, önemli bir iktisatçıyı kaybetti; Aslan Başer Kafaoğlu önceki gece sabaha karşı hayattan ayrıldı... Aslan Ağabey 83 yaşındaydı... İleri yaşına rağmen kalemi elinden bırakmamış, makale ve kitap yazmayı sürdürmüştü.. Son kitabı da önümüzde duruyor: “AKP’nin Dilenme Ekonomisi ve Çöküş...”
Mülkiye’yi bitirdikten sonra hayata hesap uzmanlığıyla başlamış, sonraki yıllarda DPT ve TPAO’da uzman olarak çalışmıştı. 1966 yılında Türkiye İşçi Partisi’ne girdiği gerekçesiyle devlet görevlerinden ayrılmak zorunda kaldı. Sonraki yaşamını yazı yazarak sürdürdü...
Ekonomiye halkın gözlüğüyle bakan, krizlerin geldiğini herkesten önce saptayan ve avazı çıktığınca duyurmaya çalışan bir yurtseverdi. Son nefesine kadar bu toplumsal görevini sürdürdü. Nur içinde yatsın... Son vedası bugün ikindi namazında Altunizade İlahiyat Camii’nde...
Türkiye’nin Libya zararı 22 milyar dolarmış.
Amaaannn... Stratejik ortağımızın hatırının yanında 22 milyarın lafı mı olur!
Fahrettin Fidan
Stent...
Birkaç ay önce bu köşede yer vermiştik olaya... 2010 başında özel bir hastanede by pass ameliyatı olan SSK emeklisi okurumuzun on binlerce lira tutan tüm hastane masraflarını Sosyal Güvenlik Kurumu karşılarken... Aynı yılın sonunda başka bir özel hastanede çok daha basit ve ucuz bir operasyon olan damarına stent taktırmak zorunda kaldığında kendisinden 3 bin liraya yakın para alındığını duyurmuş.. Ardından Avukat Necip Başar Alşan’ın, “Okurunuz özel hastaneye ödediği parayı SGK’dan geri istesin. Vermezlerse dava açsın, kesin kazanır” uyarısını aktarmıştık.
Okurumuz dün durumuyla ilgili son haberi verirken pek keyifliydi.
“SGK’ya başvurdum. Yargıya gerek kalmadan paramı geri aldım. İlginizden dolayı size ve Avukat Necip Başar Alşan Bey’e çok teşekkür ediyorum.”
Keyfiyeti benzer durumdaki okurlarımızın bilgisine sunuyoruz.
YÖK Başkanı açıklamış: “Eş dost profesörlüğü bitiyor.”
Torpille memur falan olunduğunu biliyorduk da profesör olunduğunu ilk kez duyduk...
Haldun Ertem
Melih Aşık/Milliyet
Yorum Gönder