Çok kızmıştı: “Ellerinden gelse içki yasağı koyacaklar,” diyordu.
Beyoğlu’ndaki bazı meyhanelerin sokaklara taşan masalarının, yangından kaçırılırcasına apar topar toplanmasına kızmıştı.
Sigara yasağından önce, bu kadar yaygın değildi, yine de bir iki yerde geç saatlere doğru bir iki masa dışarı çıkarılırdı, ama böyle değil!
İçeride masa kalmadı!
* * *
Kaldırımlar kimin içindir?
İnsanlar içindir, yayalar içindir.
Oysa İstanbul’da kaldırımlar, otomobiller içindir, meyhaneler içindir, yayalar ne halt ederse etsin...
Adam çoluk çocuğun nafakası için sabahtan akşama kadar çalışmış, akşam eve gidip ayaklarını uzatacak, içki masalarının üzerinden atlayamaz ki!
* * *
Sen kaldırımı işgal edeceksin, sen sokağı kapatacaksın, hele bir dokunsunlar kıyameti koparacaksın.
O masalarda bizler de oturduk, yedik, içtik, kaç kere garsonları uyarmıştık, yolu kapatmayın diye...
Kim dinleyecek, para var para!
Yayaları kim düşünecek...
* * *
Oysa o masalar bir büyük şehrin motifiydi, şık ve güzeldi.
Ne o masaları oraya çıkaranlar, ne de o masaları yaka paça dışarı atanlar bunu düşünecek yapıda değildiler.
İnşallah, Kadir Topbaş’ın söylediklerine uyarlar.
Masalar yine sokağa çıkacak ama, yayaların yürüme hakları da göz ardı edilmeyecek.
* * *
“Ellerinden gelse içkiyi yasaklayacaklar!”
Hayır, demeyeceğiz böyle düşünenler de vardır.
Bilir misiniz ki, 23 Nisan 1920’de açılan Millet Meclisi’ne verilen ilk kanun teklifi, Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey’in kanun teklifidir: İçki yasağı...
Teklifin oylanması 71’e 71 sonuçlanır, yarı yarıya...
Beraberliği, Meclis’e başkanlık eden Vehbi Bey’in oyunun iki oy sayılması bozar.
* * *
Kanun çok ilginçtir, içkinin alımı, satımı, yapımı ve de kullanımı kesinlikle yasaktır. Hapis cezası yoktur, ama ağır para cezası vardır. Kanunun üçüncü maddesi çok ilginçtir.
“İçki içtiği görülenler, ya haddi şer’iye ile tedip olunur (terbiye edilir) ya da 50 liradan 250 liraya kadar para cezasına mahkûm edilir.
“Haddi Şeriye” nedir?
80 değnek!
Peki bu kanun uygulanabilmiş midir?
Fatih Kıtkı Atay, gizli çizgi “Dilaver suyu” içtiklerini söyler. Kenar lokantalarda gizlice “Dilaver suyu” içerlermiş. Nedir bu? Rakıdır, peki niye “Dilaver suyu” denir? Çünkü polis müdürünün adı “Dilaver”dir de ondan, kara mizah!
* * *
Sonunda “Men’i Müskitrat” kanunu yarım yamalak, herhalde birkaç garibe uygulandıktan sonra kaldırılır.
* * *
Beyoğlu’ndaki sokak masalarının kaldırılışını, “Ellerinden gelse içki yasağı koyacaklar” diyenlere kimse bir garanti veremez.
Şimdilik öyle bir hava yok ama, gelecekte hangi rüzgâr eser bilinir mi?
(*) Karaf Magazin dergisi\Ahmet Eken
Hasan Pulur/Milliyet
Yorum Gönder