Beyoğlu demek ki turist istemiyor! - Ruhat Mengi

Ben sadece birkaç kez gittim ama her gidişimde de gayet sevimli, otantik, turistlerin de büyük ilgi gösterdiği Beyoğlu Asmalımescit’e bayıldım. Sokak aralarında masalar düzgün şekilde yerleştirilmiş, gençler gruplar halinde gülüyor, eğleniyor. Üstelik birçok restoranda her yaş ve her kesimden insanlar var. Nezih, eğlenceli bir bölge oluşturulmuş.

Ve bu bölge de kısa süre öncesine kadar sokaklarından geçilmeye korkulan, sakinlerinin orada yaşamaktan bile korkar hale geldiği güvensiz bir semte dönüşmüş olan Beyoğlu’na olumlu katkı yapmış, popüler hale getirmiş. Sonra bir gün kalabalık polis grupları, Asmalımescit’in de en kalabalık olduğu saatlerde baskın yapıyor, masaları kaldırtıyor, müşterileri rahatsız ederek işletmelere hesap soruyor. Bu olayın ne kadar çok sayıda iş yerine büyük kayıplar yaşattığı, elemanlarının çoğunu bu yüzden çıkarmak zorunda kaldıkları vs yazıldı çizildi.

DİĞER ÜLKELERE GÖZ ATIN!

Beyoğlu Belediyesi bu anlamsız baskın için açıklama yapmış. “İşgaliye bir kira sözleşmesi değildir, geçici kullanımı ifade eder, sokaklar işletmecilerin dükkanı olur” ve benzeri kalıplaşmış maddeler. İnsanlar şikayet ediyormuş, araçlar geçemiyormuş gibi iddialar da öne sürülmüş. İnsanlar her şeyden şikayet ediyor, beyler hanımlar rahatları kaçmasın diye etrafta kedi bile istemiyorlar , onların yüzünden zavallı hayvanlar acımasızca yok ediliyor, şımarıklık had safhada yani. Araçlara gelince, Asmalımescit’in “sokaklara masa konan” kısmından trafik geçmiyor zaten.

Eğer amaç “Ramazan geliyor, burada içki içilmesi engellensin” değilse eğer, İsviçre, İngiltere, Fransa, İtalya gibi ülkelerin turistik kentlerine bir göz atıversinler. Hepsinde insanlar ellerinde bardaklarıyla restoran ve “pub”ların önünde kümelenirler, kimse de rahatsız olmaz. Saatler konusunda işyerleriyle anlaşılır, konu kapanır. Polisin baskın yaparak rahatsızlık vermesi söz konusu bile olamaz.

Hiç mi sorunsuz bir gün geçmeyecek, sorunsuz yaşam alanı kalmayacak anlamıyorum.



***


Orman Bakanlığı’ndan Antalya’ya cevap!

Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’la yaptığımız görüşmeden söz etmiştim. Başkan Akaydın, “sosyal hizmetler” konusunda gönüllü olarak Belediye’ye danışmanlık yapan, Antalya Gönüllüleri Derneği Başkanı eşi Dr. Günseli Akaydın’la birlikte; benim de bulunduğum bir yazarlar grubuna Antalya’da yaptıkları “kültür-sanat, eğitim, engelliler için özel imkanlar, atık su arıtma tesisleri, 34 hektarlık arazide spor merkezleri olan halka açık tatil tesisi, Kent Estetik Kurulu kurarak şehri kimlikli bir yapıya kavuşturma” ve tabii Ekim ayında yapılacak Altın Portakal töreni gibi bir çok k onu hakkında bilgi verdi. Antalya gibi büyük ve turistik bir kentimizle ilgili yeni projeleri, gelişmeleri zamanın nasıl geçtiğini anlamadan dinledik.

21’İNCİ YÜZYILDA HAYVANLARA DA MEDENİYET!

Ama geçen yazımda dediğim gibi benim çok önemli bir konum daha vardı; “21. Yüzyıl Türkiye’sinin medeni illeri, ilçeleri her yıl hızla artan ve sağlıksız -bakımsız- şiddetle karşı karşıya şekilde bir yaşama mahkum sokak hayvanlarının korunması ve kısırlaştırılarak doğal ve kontrollü ortamlarda yaşatılmasını kampanya halinde sağlayacak mı?”.. Başkan Akaydın, Antalya’da bir barınak bulunduğunu ama yetersiz olduğunu, mezarlık yapılmak üzere tahsisi yapılmış ama mezarlık olamayacağı ÇED Raporu ile anlaşılmış 400 dekarlık bir arazinin “hayvan parkı” yapılabilmesi için Orman Bakanlığı’ndan tahsis beklediklerini söylemişti.

Daha ben konuyu tam anlatmadan, kısacık notlar verir vermez Orman Bakanlığı’ndan hemen cevap geldi ki bunun için kendilerine teşekkür ediyor, dikkat ve ilgilerine takdirlerimi bildiriyorum. Antalya Büyükşehir Belediyesi 12 Mayıs 2011’de “arazinin tahsis adının ‘hayvan barınağı’ olarak değiştirilmesini” Orman Bölge Müdürlüğü’nden talep etmiş.Fakat kanuna göre tahsis adının değişmesi için daha önce verilen iznin iptali gerekmekte, bu talebin de Büyükşehir Belediyesi’nden gelmesi gerekmekteymiş.

BAKANLIK TAHSİSİ VERECEK

Orman Bölge Müdürlüğü 12 Temmuz’da bunu Belediye’ye bir yazı ile “kendilerinden bir iptal istemi gelmesi halinde söz konusu alanın ‘HAYVAN ORMANI’ olarak tahsis edilebileceğini” bildirmiş. Yani bu durumda, muhtemelen benim bir yanlış anlama (ki nadiren olur) sonucu yazdığım ‘2.5 yıldır tahsisin beklendiği’ cümlesi doğru değil. Ve doğru olmaması da beni çok mutlu etti.

Önemli olan sonuçta güzel bir şeyleri el ele başarabilmek. Bu hayvan ormanları tabii ki uçsuz bucaksız alanlara bırakılmış hayvanlar demek olmuyor. “Yaz ve kış rahatça yaşayabilecekleri, kısırlaştırılacakları, hamile olanların güvenli şekilde doğuracağı, içinde gönüllüleri ve veteriner klinikleri, barınakları olan planlı mekanlardan, yeşil alanlardan” dan söz ediyoruz. Bunları şimdiden başarmış belediyeler var ve istenirse tüm ülkeye yayılması, birkaç yıl içinde “sokak hayvanı sorununun çözülmesi” hiç de zor değil.

Bu arada, son günlerde insanların sokak hayvanlarına yaptıklarını duyup gördükçe bu çabanın çok acilen sonuç getirmesinin önemini gösteriyor. Bencillik, kötülük ve “doğayı sadece kendine ait sanma” inanılır gibi değil!



***


Yine mayın, yine 1 şehit, 4 yaralı.. Alçaklık değilse ne?

Kahramanmaraş’ın Nurhak ilçesinde 7 askerin bulunduğu aracın geçtiği yola PKK terör örgütü tarafından döşenen mayının patlaması sonucunda 1 askerimiz şehit olmuş, 4’ü yaralanmış. Ve aynı gün BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt “Kürt halkının talepleri kabul edilmedikçe Kürdistan’daki kirli savaş bitmez” diyor. “Biz milletvekilleri olarak Kürt halkının talepleri yerine gelene kadar ne bedel ödenecekse hazırız” diyor.

Bırakın bu vahşetin, arkadan vurmanın, pusuyla katliam yapmanın asla ve hiçbir nedenle “Kürt halkının talebi” olamayacağını.. Kendilerinin de bunu onlara mal edemeyeceğini.. Hem “biz milletvekilleri olarak” deyip hem de bu kanlı pusulara destek vermeleri nasıl bir çelişkidir ve saçmalıktır. Milletvekili olduğun devletin askerine pusu kurulmasına alkış tutuyorsan o maaşı neden alıyorsun?

BDP’li Kurt yapılanın “çirkin” olduğunu kabullenmiş ki çok doğru, öyle çirkin ve dürüstlükten uzak ki buna asla “savaş” filan denemez, adı düpedüz “terör”dür, öyle söz etsinler!

Ruhat Mengi/Vatan

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget