Ben, hesabımı çeksem.
Sen, ilişkini kessen.
O, faaliyetini durdursa.
Biz, kapısına uğramasak.
Siz, sevginizi kapatsanız.
Onlar, mudiliğini bitirse.
Benim yakınlarım öfkelense.
Senin tanıdıkların kırılsa.
Onların, arkadaşları küsse.
Bizim, akrabalarımız uyarılsa.
Sizin firmalarınız çekilse.
Onların şirketleri kopsalar.
Bir sivil isyan başlatsak.
Her yaştan, her meslekten, her kimlikten, her kişilikten biz, siz, o ve bizler, sizler, onlar; Ziraat Bankası Yönetimi’ni bu yaptığından dolayı “protesto etme doğal hakkımızı” kullansak.
Ziraat Bankası devletin.
Yani halkın. Hepimizin.
Kendi öz bankamız adına!
Vatandaşlığımız adına!
Emeğe hürmetimiz adına!
Aile kurumuna saygımız adına!
Ziraat Bankası Yönetimi’ne karşı topluca bir sivil isyan başlatmalı, Ziraat’i nadasa bırakmalı. Varsa bu bankada tuttuğumuz üç-beş kuruş hesap, paralarımızı çekmeli, hesaplarımızı kapatmalı.
Ziraat, bu nadası hak etti.
Böyle bir sivil isyan şart oldu.
Xxx
Benim Ziraat Bankası’ında hesabım yok. Emekli aylık maaşımı bu bankaya yatırıyorlar.
Araştırdım.
Yasal olarak mümkünmüş.
Hesabımın olduğu bir bankaya (örneğin İş Bankası’na) gideceğim. Emekli maaşımı sizin bankanız aracılığıyla almak istiyorum diyeceğim.
Bana bir mukavele imzalatacaklar.
Onlar takip edecekler.
Sigorta kurumunu uyaracaklar.
Maaşım, Ziraat’e yatmayacak.
Ziraat ile ilişkimi keseceğim.
Böylece isyanımı başlatacağım.
Ziraat yönetimini kınayacağı.
Protesto edeceğim.
Çünkü Ziraat Bankası yönetimi, kocası tutuklu olarak yargılanan bir hanım çalışanı Gülşen Çicek’in; çok doğal, çok haklı, çok insani isteğini geri çevirmekle kalmayıp, bu hanım çalışanının hapse düşmüş kocasını görememesi için onu Türkiye’nin en uç kentlerinden biri olan Ardahan’a sürgüne göndermeye kalkıştı.
Xxx
Bu ne biçim hınçtır!
Bu ne çeşit kinli öfkedir!
Bu ne tür hışımlı gazaptır!
Bu ne yaman intikam almaktır!
Gülşen Çicek, Ziraat Bankası’nda 30 yıldır çalışıyor. 10 yıldır da şube müdürü olarak görev yapıyordu. Bu haberi bizim gazetede önce arkadaşımız Saygı Öztürk yazdı. Haber manşet oldu. Sonra yazar arkadaşımız Emin Çölaşan dikkat çekti.
Ben de bu yazılardan öğrendim.
Eşi Albay Dursun Çicek, Ergenekon davalarından birinin tutuklu sanığı olarak hapse düşünce Ziraat Bankası Yenişehir Şube Müdürü Gülşen Çicek, banka yönetimine bir dilekçe verdi ve “Eşim Dursun Çicek, İstanbul’da tutukludur. Aile düzenimiz bozulmuştur. Kendisini daha sık görebilmek için tayinimin İstanbul’da bir şubeye yapılmasını saygılarımla rica ederim” diyerek insani bir elin uzatılmasını istedi.
İşini aksatmayacak.
Bankasına katkısını sürdürecek.
Hafta sonları da eşine gidecek.
Eşini hapishanede görecekti.
Ziraat yönetimi ne yaptı? Gülşen Çicek’i Ardahan’ın Hanak İlçesi’ne sürdü.
Xxx
Bu intikam alma değilse nedir?
Bizim bankamıza yakışır mı?
Bizim bankamız eşi dara düşmüş 30 yıllık çalışanı bir hanımı “intikam duygularını” çağrıştıran bir kaba yaklaşımla cezalandırmaya kalkar mı?
Ben, hesabımı çeksem.
Sen, ilişkini kessen.
O, faaliyetini durdursa.
Biz, kapısına uğramasak.
Siz, sevginizi kapatsanız.
Onlar, mudiliğini bitirse.
Benim yakınlarım öfkelense.
Senin tanıdıkların kırılsa.
Onların, arkadaşları küsse.
Bizim, akrabalarımız uyarılsa.
Sizin firmalarınız çekilse.
Onların şirketleri kopsalar.
Bir sivil isyan başlatsak.
Ben ilişkimi keseceğim!
İsyanımı açık edeceğim.
Necati Doğru
Yorum Gönder