Sen, her şeyden önemli falan değilsin... Kendini kandırma, haddini aşma! - Mustafa Mutlu

Bize bir şeyler oldu: Herkeste bir hava bir hava... Bütün küçük dünyaları birileri yaratmış da haberimiz olmamış...
Ağızlarda hep aynı söz:

“Ben her şeyden önemliyim, değerliyim!”
Niye? Ayrıcalığın ne?
Kitaplar öyle diyormuş...

Gerçekten de bir kitapçıya gidin, en çok satanlar rafında mutlaka böyle abuk birkaç kitap bulursunuz:
“Sen değerlisin”, “En değerli sensin”, “Senden önemlisi yok...”

Aman; bir de kapışılıyor ki bu kitaplar sormayın...
Zaten yazarları da bu “maden”i keşfetmiş; aynı içeriği, değişik cümlelerle paketleyip paketleyip diziyorlar raflara...

En az satanı, 100 binden başlıyor...



***

Diyor ki bu kitaplar, “Unutma, sen her şeyden önemlisin; sen varsan, her şey vardır. Eğer dertlerini fazlaca kafana takmazsan, olaylara daha objektif bakabilir, onların üstesinden gelirsin...”

İşin ilginci; sizin gibi okur yazar olanlar da bu söylenenleri ciddiye alıyor ve kendileri okudukları yetmezmiş gibi bir de nerede mutsuz, sorunlu birini görseler psikologluğa soyunup başlıyorlar öğüt vermeye:
“Sen her şeyden önemlisin... Gerisini boş ver...”



***

Abiler, ablalar, kusura bakmayın ama ben sıkıldım bu muhabbetten...

Elbette herkes önemli...

Elbette herkesin farklı iyi, değerli yanları var...
Ama durmadan birbirimizi, “Sen her şeyden önemlisin” diye şişirmek de saçma...

Evet, birey olarak önemliyiz, değerliyiz, farklıyız, özeliz ama...

Siz, “sizi dünyanın merkezine koyarak şişik egolar ve kalkık popolar yaratan bu akıl hocaları”nı fazla ciddiye almayın...

Tamam; önemlisiniz ama unutmayın: Bilmem kaç milyarlık dünyada, herkes en az sizin kadar değerli!
İyi de herkes sizin gibi yapıp “En değerli benim” diye dolaşırsa, ne olur halimiz hiç düşündünüz mü?
Ben söyleyeyim:

Bugün yaşananlar olur!
İşte; Norveç’te olduğu gibi bir deli çıkar ve yüze yakın insanı katlederek, dünyayı değiştireceğini sanır...

Şişirilmiş egolar birbirine çarpar ve dünya yaşanmaz bir hal alır...

Oysa kural çok basit:

Evet “siz” çok önemlisiniz, ama yalnız başınıza bir hiçsiniz!

Sizin “çok önemli” olduğunuzun anlaşılması için bile birilerine ihtiyacınız var!

Durmadan ortalıkta “Ben, ben” der dolaşırsanız, kısa bir süre sonra çevrenizde kimse kalmaz...

Çekilmez, bencil, hoyrat, lanet birisi olup çıkarsınız...
Oysa mutluluğun sırrı, “Ben” demekten değil, “Biz” demekten geçer...

“Sen” ya da “Siz” demekse, “ermişliğin” göstergesidir...



***

Gittikçe kalabalıklaşan bu dünyada hızla yalnızlaştığımızı ve bunalımlara girdiğimizi gören psikolog görünümlü servet avcılarına aldırmayın siz...

Bilinçli olarak körüklüyorlar “en değerli benim” fikrini...

Ama böyle yaparak; sizi aşkınızdan, ananızdan, babanızdan, kardeşinizden, kızınızdan, oğlunuzdan, komşunuzdan, arkadaşınızdan uzaklaştırıyorlar...

Sizi “bencil”leştirerek, yalnız ve sadece “tüketerek mutlu olan” insan tipi yaratıyorlar...

Oysa; “Ben” değil, “Biz” demeyi başaranlar, tüketmekten çok paylaşmaya önem veriyor...



***

Akıllı abiler, güzel ablalar kanmayın bu oyunlara...

Şeyh Bedrettin Destanı’nı hatırlayın Nâzım’ın:
“Hep bir ağızdan türkü söyleyip / hep beraber sulardan çekmek ağı / demiri oya gibi işleyip hep beraber / hep beraber sürebilmek toprağı / ballı incirleri hep beraber yiyebilmek / yârin yanağından gayrı her şeyde / her yerde / hep beraber / diyebilmek için...”

Tamam; hepiniz önemlisiniz...

Ama “en önemli, en değerli” falan değilsiniz!
Unutmayın; herkes sevildiği kadar önemlidir!
Eğer sevilmiyorsanız; yırtınıp dursanız da “Ben değerliyim” diye... Cenazenizi kaldıracak adam bulamazsınız bu devirde...

İyisi mi; artık vazgeçin o saçma kitaplardan ve “biz”i keşfedin...

Kısacası; dostlukla barışın yeniden... Aşka ve sevgiyi açın gönlünüzü... Kırılacaksa kırılsın varsın...
Şair olursunuz en azından!



*****

24’ÜNCÜ GÜN!

Melek Doğan isimli ehliyetsiz bir sürücü, 4 Temmuz’da Ümraniye’de Yazgülü Keleş’e çarptı ve metrelerce sürükleyerek onu öldürdü.

Kara çarşaflıydı... Gördüğünüzde dindar olduğunu düşünürdünüz...

Ama o, imanın ve insan hayatına saygının, örtünmekle ilişkili olmadığını kanıtladı...

Genç kurbanını kanlar içinde bırakıp gitti!

Dün yazdım; yedi ayrı polis ekibi Türkiye’nin dört bir köşesinde arıyor Melek Doğan’ı ve kocasını...

Yakalanması artık an meselesi...

İşte o gün, Yazgülü’nün mezarına çağıracağım hepinizi...
Gelirsiniz değil mi?



*****

GÜNÜN SORUSU

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Ankara’ya vergi vermemeyi” gündeme getiren BDP Milletvekili Bengi Yıldız’a rest çekmiş ve “Devlet, vergisini vermeyenin yakasına yapışır” demiş... Sorum kendisine:

Güneydoğu’da elektrik bedellerinin yüzde kaçını tahsil edebiliyorsunuz?

Mustafa Mutlu/Vatan

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget