Zeytin dalı kırıldı mı?.. - Mehmet Faraç

Cemaat mensuplarına ait yüzlerce aracın yakılması, İslamcı sermayeye ait işyerlerinin molotoflanması, müritlerin tehdit edilmesi ve son olarak gruba yakın iki imamın öldürülmesi!..
Tüm bunlar, PKK‘nın yayın organları ile Fethullahçılara ait gazete, dergi ve televizyonlar arasında neredeyse 5 yıldır süren “psikolojik harp” sonrası güneydoğu kentleri ile metropollerde yaşananlardı… Sonra, yani AKP iktidarı ile Abdullah Öcalan arasındaki “diyalog”un yoğunlaştığ günlerde sihirli bir değnek kendisini gösterdi!.. Terör örgütünün lideri Öcalan‘ın avukatları ile Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, bir kafede biraraya geldi!..
Ardından Öcalan, geçen yılın Aralık ayında Fethullahçılara övgüler sıraladı… Öcalan şöyle demişti:
“Oldukça dinamik güçleri var, biz de dinamik bir gücüz. Bu iki dinamik gücün karşılıklı anlayış göstermesi ve dayanışma halinde olması durumunda Türkiye’de birçok temel sorun çözülecektir.”
Kandil Dağı’nda Hasan Cemal’e “İstersek onları silip süpürebiliriz” diyen Murat Karayılan bile cemaat unsurlarına yönelik saldırıların durdurulmasını istemişti!
Ancak karşılıklı uzatılan zeytin dalları kırılıyor anlaşılan!.. Çünkü AKP’nin yüzde 50 ile iktidara gelmesinin ardından Kürt örgütlerinin hem terörü hem de siyasi gerginliği arttırması çok kötü sinyaller veriyor!..
Cemaatten Gelen Sinyal!..
Tam da bu dönemde, yani Silvan’da 13 askerin şehit edilmesi, BDP’nin “özerklik” ilanı ve güneydoğuda Özel Harekatçıların kullanılacağının açıklanması, terörle mücadelede yeni stratejileri de gündeme getirdi.
Üstelik Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, 20 Temmuz’daki yazısında, AKP’nin PKK’ya yönelik mücadelesini sertleştirmesini istedi. Yani PKK ile cemaat arasında uzatılan  zeytin dallarının birer sivri oka dönüşeceğinin siyalini verdi. Bakınız, Gülerce o gün neler yazmıştı:
“Terörün belini kıramayan Türkiye, demokratik çözümü de bulamaz. Tam tersine, dış odaklar, bize kendi çözümlerini terörle dayatıyorlar. ‘Demokratik özerlik’ ilanı bir dayatmadır. ‘Türkiye’yi PKK ile dize getirdik’ demeye getiriyorlar. Ha, bunu düşünenler bu milleti asla tanımıyorlar. Fakat koskoca Türkiye, bunlara teslim olmayacktır, bunu da öğrenecekler…”
PKK’nın ajansı 3 gün sonra, Gülerce’nin bu yazısına sert mesajlar içeren bir analizle yanıt verdi. Yazıda şöyle denilmişti:
“Gülen cemaati, Kürt hareketine karşı polis akademisinde başlatılan mutabakatın ortaklarındandır. Basın yayın kuruluşları aracılığı ile psikolojik savaş uzmanı kadrolarını geliştiren cemaat, şimdi de polis eliyle aktif silahlı savaşta görev üstleniyor. Özellikle, cemaatin sivil uzantılarının, istihbarat ve provokasyon amaçlı faaliyetlerde görev alması planlanıyor.”
‘Dost ve Düşman!
Hüseyin Gülerce’nin yazdıkları ve PKK’den gelen gözdağı içerikli açıklamalar, örgütle cemaat arasındaki gerginlikle yeni bir sayfa açıldığını da gösteriyor!..
Gülerce’nin 1 hafta sonra yani 27 Temmuz‘daki yazısında tavrını daha da sertleştirmesi ise bu öngörüyü doğruluyor.
İşte geçtiğimiz Çarşamba günü yayımlanan “Terörle mücadelede neden farklı olacak?” başlıklı yazı… Bakınız, AKP’ye yönelik övgülerin ve TSK‘ya yönelik imzalı eleştirilerin ardından Gülerce konuyu Kürt siyaseti ve terörle mücadeleye nasıl getirmiş:
“Terörle ilk defa, ‘büyük Türkiye’ye yaraşır bir mücadele verilecek. Neler yapılacağını dost düşman herkes görecek… 14 Temmuz, Kürt ırkçılığı temelinde siyaset yapanlar için de bir kırılma noktasıdır. Bundan böyle onlar da, 12 eylül ve 12 Haziran’ın aslında ne olduğunu çok iyi anlayacaklar. Kürt ırkçıları; PKK, KCK, BDP, Kandil hepsi, 14 Temmuz’da ilan ettikleri ‘Demokratik özerklik’in kendi kendilerine gelin güvey olmaktan öte hiçbir anlamının olmadığını görecekler.”
Yeni Bir Gerginlik!..
Hüseyin Gülerce’nin yazısı, hem güneydoğuda hem de Kandil Dağı’nda yankı buldu… Tepkiler örgütün ajansı ANF üzerinden gelmekte gecikmedi.
Ajans, Gülerce’nin bu yazısına aynı gün “Gülen cemaati savaş ilan etti” başlığıyla şu karşılığı verdi:
“Fehmi Koru’nun yakın  geçmişin en kanlı iç savaşlarından birine sahne olan Sri Lanka’da Tamil Kaplanları’na yönelik katliamı hatırlatmasının ardından, Hüseyin Gülerce de Gülen cemaatinin PKK ile savaşta sahaya ineceği mesajını verdi. KCK operasyonlarının mimarı olan cemaat, bu kez ‘silahlı kuvvetlerine’ dönüşen polis gücüyle silahlı savaşta görev üstleniyor.”
Kürt hareketinin çatı örgütlenmesi KCK’dan dün yapılan açıklamada ise Gülerce’yi de hedef alan şu satırlar vardı:
“AKP-cemaat ortaklığının militan kalemşorşarı, faşizan bir dil kullanarak Kürtlere yönelik linç örgütlenmesini yapmaktadırlar. Öyle ki, özel savaş teorisyenlerinin, ‘Gülerce cemaatinin bundan sonra ne yapacağını dost da düşman da görecektir’ yönündeki açıklamaları çok daha kapsamlı bir saldırı habercisi gibidir. Bu aynı zamanda AKP-cemaat ilişkisinin ne denli güçlü planlara sahip olduğuna işaret etmektedir.”
AKP Hükümeti’nin güneydoğu sorunu için geliştirdiği yeni projeler, yalnızca asker ve polisin PKK’yi kapsamlı biçimde kumpasa alacağını değil, cemaatle Kürt siyaseti arasında yeni ve tehlikeli bir gerginliğin yaşanacğını da haber veriyor!.. Dikkatle izleyeceğiz…

Mehmet Faraç/AYDINLIK

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget