Türk basınında gerçek yazara artık yer yok mu?
Ne yazdığını, niçin yazdığını, kimin için yazdığını bilen, okurlarını, dürüst; gerçekçi, yurtsever bir anlayışla aydınlatmaya çalışan yazarlar birer birer ayaklanıyor mu?
İki değerli yazar, yalnız gazete yazarı değil gerçek bir şair, gerçek bir düşünür, artık her gün yazamayacak… Hürriyet’in yönetimi böyle uygun görmüş!..
***
Ben de bir süre bunu yaşadım. Hasan Cemal takımı Cumhuriyet’i bambaşka bir doğrultuya sürüklemek istediklerinde, başta İlhan, Uğur, Ali ve ben karşı çıkmıştık. Kişiliği, niteliği, Atatürk’ün aydınlık devrimciliğinden uzaklaştırılan bir gazetede bizlere yer yoktu! Ali Sirmen, Uğur Mumcu ve ben Milliyet’in o günlerdeki yöneticilerinin çağrısı üzerine Milliyet’te yazmaya başladık. Üç dört yıl sürdü. Yazılarımızı Cumhuriyet’teki gibi, kendi anlayışımız çizgisinde sürdürdük. Sonra İlhan Selçuk’un direnmesiyle yeniden canlanan, eski kişiliğine kavuşan Cumhuriyet’e döndük.
O gün bu gün, “Evet Hayır”ları 1959’dan beri kendi çizgisinde sürdürüyorum. Kırklı, ellili, altmışlı, yetmişli ve seksenli yaşlar da bozmadı, engellemedi çizgimi!.. Cumhuriyet’te Nadir Nadi’nin, İlhan Selçuk’un çizgisini de…
***
Bugünkü Türk basınında köşe yazarlarından geçilmiyor! Gazetecinin görevi, haber toplamak, haber bulmak, haberi doğru dürüst biçimde okura ulaştırmak. Gerekirse haber çıkarmak, haberi derinleştirmek… Yorumu ancak yazar yapar, makaleyle, fıkrayla… Şimdi her gazete muhabiri, bir köşenin yazarı! Yazdıkları da çoğunlukla belli çıkarlara dayanan şeyler; hükümettekileri övmek, gerici tutumları hoşgörmek, hatta desteklemek!..
***
Değerli yazarları köşelerinden uzaklaştırma olayı, bende üzüntü yarattı. Bir de korku! Kendim için değil, ben sıramı savdım, savıyorum! Daha genç ve değerli yazar dostlar için…
Türk basını da bir yerlere doğru sürükleniyor! Göz göre göre bir karanlık çıkmazın derinliklerine doğru…
Oktay Akbal/Cumhuriyet
Yorum Gönder