Saf mısınız sahtekâr mı? - Mustafa Mutlu

Çok doğal olarak bugün Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve kuvvet komutanlarının istifa eder gibi emekliye ayrılmalarının ardından düşündüklerimi yazmamı bekliyorsunuz...

Bırakın benim düşüncelerimi de konuşanlara bakın!
Kim seviniyor, kim gelecek adına endişeli; eğer bunları izlerseniz, zaten bu olayın kodunu çözersiniz...

Taraf yazarları çok sevinçli örneğin... Onlara göre Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir dönem kapandı...
Sonra...

Zaman, Yeni Şafak, Star, Vakit tayfası sevinçli...

12 Eylül darbesi sırasında darbecileri alkışlamaktan elleri patlayan ama 30 yıl geçtikten sonra “liberal” kesilip, darbecilere karşı direnmeyi akıl edebilen sözüm ona aydın çetesi sevinçli...

Bir de...

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen Ruijten sevinçli...

Diyor ki, “Türkiye gittikçe daha da demokratikleşiyor!”
Ona göre, “Türkiye, demokratik kurumların askeri kararlar üzerinde denetim sahibi olduğu daha demokratik bir ülke haline geliyor”muş...

Hani; emekliye ayrılan generaller “Sen bizim demokrat olmadığımızı mı söylüyorsun, ne haddine” diye dava açsalar, yeri!




***

Peki; endişelenenlerin gerekçeleri ne?
“Atatürk’ün ordusu dağıtılıyor, yerine sömürgeci güçlerin emrinde, pasif bir ordu modeli inşa ediliyor...”

Soruyorsunuz böyle düşünenlere:

“Atatürk’ün ordusunu dağıtmak bu kadar kolay mı?”
Yanıtları açık:

“Kolay mı, zor mu ortada... 250 subay tutuklu, bir o kadarı şüpheli! Sepete konulacak olanlar da kaderlerini bekliyor! Bu demokratikleşme falan değil, bir tasfiye operasyonudur!”
Ve bu kez onlar soruyor:

“İktidarın asıl amacı darbecileri ayıklamak falan değil...

Onlar; sözde darbe planlarını bahane ederek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çağdaş, laik, üniter devletten yana duruşunu kırmak istiyorlar... Eğer gerçekten darbe karşıtı olsalardı; dokuz yıldır iktidardalar... Askere yönetime müdahale etme yetkisi veren Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun ilgili maddesini değiştirmezler miydi?”




***

Benim ne düşündüğüme gelince...

1) Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesinin, bizi yöneten siyasal kadrolardan çok daha fazla demokrat olduğuna inanıyorum.

2) Son yıllarda, atamaların yapılacağı ve yeni komuta kademesinin belli olacağı her Yüksek Askeri Şûra’ya sadece birkaç gün kala, komutanların büyük bir bölümü hakkında “tutuklama ve yakalama” kararı çıkarılmasından fena halde işkilleniyorum!

3) Hiçbir gerçek demokraside bir örneği daha olmayan “özel yetkili savcılar ve mahkemeler”in yetkilerini aşarak, siyaseti dizayn etmeye başladığını ve yandaşlaştığını düşünüyorum.

4) Ve... Son istifaları “Türkiye gittikçe demokratikleşiyor” diye yorumlayan Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü’ne sormak istiyorum:

Devlet Güvenlik Mahkemeleri, temsilcisi olduğunuz Avrupa Birliği kriterlerine uymadığı için; AB’nin dayatmasıyla “özel yetkili mahkemeler”e dönüştürüldü.
Görevleri, işlevleri, yöntemleri, demokrasilere yakışmayan yetkileri değil... Sadece isimleri değiştirildi!
Siz de bunu afiyetle yediniz...

Ve ne ilginçtir ki her fırsatta Türk Silahlı Kuvvetleri’ne çakıyorsunuz da... Benzerlerine sadece diktatörlüklerde rastlanan bu mahkemelerden rahatsızlık bile duymuyorsunuz...
Sorum basit:

Saf mısınız?
Yoksa sahtekâr mı?




*****

27’NCİ GÜN!

Melek Doğan’ın sürücü ehliyeti yoktu... 4 Temmuz’da kayınvalidesine ait minibüsün sürücü koltuğuna kuruldu ve Yazgülü Keleş’e çarparak ölümüne neden oldu.
Sonra da kocasıyla birlikte sırra kadem bastı.

Çarşaflıydı; yani sözüm ona dini bütündü...

Ama çarşafın, gerçek anlamda dindar ve insan olmaya yetmediğini kanıtladı!

Hiçbir dinin kabul edemeyeceği bir hoyratlıkla, kanlar içindeki bir hemcinsini bırakıp, yakasını kurtarmanın telaşına düştü!

Aldığı canın hesabını vereceğine; saklanmayı tercih etti...
Şimdi bütün İstanbul polisi peşinde, yakalanması an meselesi...

Haydi polis arkadaşlar; bitirin artık şu işi!




*****

GÜNÜN SORUSU

Cumhurbaşkanı Gül, Genelkurmay Başkanı’nın ve üç kuvvet komutanının hükümetle ters düşerek emekliye ayrılmalarını yorumlamış: “Dün yaşananlar şüphesiz ki kendi çapında olağanüstü bir durumdur...”

Sorum kendisine:

“Kendi çapında” derken, aslında bu olağanüstülüğü önemsemediğinizi mi anlatmak istediniz?

Mustafa Mutlu/Vatan

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget