Şike Amaçlı Terör Örgütü! - Mustafa Balbay

Çok dalgalı operasyonlardaki akıl almaz usul hatalarını anlatmak için aylar önce şöyle bir örnek vermiştim:
Bir futbol maçı düşünün... Oyuncu topu yarım metre dışarıdan çevirip çok güzel bir gol atıyor. Maçı yorumlayanlar top dışarıdan çevrildi, ama gol muhteşemdi. O kadar hata olur. Gol sayılmalı diyor. Bu ne kadar kabul edilemezse, Silivri davaları için de, Usul hatalarını boş verin, davaların amacı önemli denemez. İkisi de aynı şey...
Kaderin cilvesine bakın ki; bir pazar sabahı şike operasyonlarına uyandık. Onlarca ev aranıyor, gözaltı listeleri uzayıp gidiyor. Daha pazar operasyonunun eni boyu belli olmadan birkaç gün sonra 2. dalga şoku başlıyor. İkinci dalganın ayrıntıları kesinleşmeden haber uçuruluyor:
3. dalga yolda...
Görünen o ki, usule uymama, usule ilişkin yasaları uygulamama özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) usulü haline geldi!
***
Damdan düşenin derdini damdan düşen anlar. Daha ilk gün, işin seyrine bakınca, Dilerim Silivri davalarına benzemez diye hayıflanmıştım.
Gidiş aynı gidiş...
Her şeyden önce bir şike soruşturmasının ÖYM’lerin kapsamında olabilmesi için silahlı bir örgütün olması gerekiyor.
Futbol takımlarının topu, tankı, tüfeği var mı?
Futbol topunu farklı yorumlamış olabilirler.
Potansiyel olarak baktığınızda, ÖYM’lerin usullü usulsüz kapsama alanını düşündüğünüzde topun etrafındaki herkes şike amaçlı terör örgütünün üyesi olabilir!
3. dalgayı heyecanla bekleyenler bunun ne kadar ayırdında bilemiyorum.
İddianamenin yazılması, kabulü, duruşmaların başlaması aylar alacak. 2012’nin başını bulacak. Oysa Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) kendisini 15-20 gün içinde karar verme yükümlülüğünde hissediyor.
Neye dayanarak karar verecek?
Savcılıkça gönderilen 26 klasör ve yaklaşık 100 bin sayfadan oluşan delillere!
Gelinen bu noktada TFF ne karar verirse versin bir kesim memnun olmayacak. Bu memnuniyetsizlik salt kararı beğenmeme duygusallığına değil; tartışmalı soruşturma süreçlerine dayalı olacak.
Şu an şike iddialarıyla ilgili iki mahkeme var:
ÖYM ve TFF...
***
Oluşturulmaya çalışılan iklime bakılırsa şike davasının sonuçlanması değil, açılması önemli. Zira, medya mahkemesinin de katılımıyla dava daha açılmadan hüküm verilmiş oluyor. Ya da istenen amaca ulaşılmış oluyor.
Türk Ceza Yasası’nda yazılı olmasa da böylesi operasyonların hedefindeki kişilere uygulanan fiili cezalar da var.
Örneğin; hakkında bir haftada 50 manşet haber yapılmasına, 40 tartışma programında masaya yatırılmasına, kalan kısımlarının yorumculara parçalar halinde sunulmasına...
Kazanma heyecanının, paranın ve rekabetin olduğu yerde elbet giderilmesi gereken olumsuzluklar da yaşanabilir. Ancak yöntem bu olmamalı. Şu anda yapılan çekiçle sinek ezmeye girişmek.
Temmuz ayının son haftasında İtalya’da yine bir şike iddiası vardı. Ama ne insanlar bir pazar günü sabahın köründe alınıp götürüldü ne de karar vericilerden önce medya mahkemesi kuruldu. 18 kulüp ve 26 kişi hakkında İtalya Futbol Federasyonu bünyesindeki kurul inceleme başlattı. İşin içine ne terör örgütü iddiası girdi, ne silah...
***
Lise son sınıfa kadar Fenerbahçe’nin yenildiği günlerde yemek yiyemezdim. Kardeşim de öyleydi. Annem ikimize söylenirdi:
Golleri yiyen futbolcular çoktan karnını doyurmuştur.
Biyoloji kitabımın kapağındaki Hayatspor posteri hâlâ gözümün önünde:
Cemil-Osman-Ender, Filelere Gönder.
Üniversite yıllarında başka gençlik heyecanları öne çıktı. Ama Fenerbahçelilik tabii ki devam etti. Kan grubu gibi bir şey.
Eşim Galatasaraylı. Kızımı zorlamadım ama, ona bir şey alırken elim sarı-lacivert renklere gider.
Futbolda olduğu gibi taraftarlıkta da rakip varsa güzeldir.
Temiz bir lig her sağduyulu kişinin özlemidir.
Ama yaşananlara bakınca, şu soruyu sormadan edemiyorum:
Amaç futbolu temizlemek mi yoksa bazılarını futboldan temizlemek mi?

Mustafa Balbay/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget