‘Ötekiler’ - Emre Kongar

Prof. Yılmaz Esmer Türkiye’nin övündüğü bilim insanlarından biridir.
Bilimsel kariyerindeki başarısı, güvenilir kişiliği ile de bütünleşmiştir.
Bilimsel hırsızlık yapanların Türkiye’nin kaderini etkileyen kadrolar içinde yer aldığı günümüzde, güvenilir kişiliğin ve başarılı bilimsel kariyerin önemini vurgulamaya bilmem gerek var mı!
***
Prof. Esmer yıllardır uluslararası bir araştırmanın parçası olarak Türkiye Değerler Araştırması’nı yapmaktadır.
2011 yılı sonuçları da kısa bir süre önce açıklandı ve çok yankı uyandırdı.
Cumhuriyet’te gerek Nilgün Cerrahoğlu, gerekse Ergin Yıldızoğlu bu araştırmanın sonuçları üzerine çok güzel yazılar yazdılar, değerli yorumlar yaptılar.
Her ikisinin de üzerinde durduğu çelişki, yüksek dindarlık ile insanların birbirine ve demokrasiye olan inançlarının ve güvenlerinin düşüklüğü olgusu idi.
Araştırma sonuçlarına göre, dinin önemli olduğunu düşünenler yüzde 92-93, dindarlar yüzde 81, insanlara güvenenler yüzde 15, toplu dilekçe imzalayanlar yüzde 10.
***
Uhrevi değerlerin, Allah korkusunun, insanların arasındaki güveni, sevgiyi, saygıyı geliştirdiği, demokrasinin esası olan temel hak ve özgürlüklere olan inancı arttırdığı söylenir...
Peki, Türkiye’de ne oluyor da, dindarlık artışı, toplumsal ve siyasal ilişkilerimizin temelini oluşturan güveni ve demokrasiye olan inancı yeterince arttırmıyor?
Bu sorunun yanıtını soyut olarak vermek kolay:
Din gibi, milliyet gibi, ideolojik bütünlüğe sahip olan kimlikler, ayrıştırıcı, çatışmacı, ötekileştirici ve demokrasiyi tahrip edici bir işlev için de kullanılabilir...
Birleştirici, bütünleştirici, temel hak ve özgürlüklere saygılı, demokrasiyi geliştirici bir işlev için de.
Bu kimlikleri, bireyi ötekilerdenayıran, ötekileridüşman gören, üstünlük taslayan, ayrımcı, faşist bir yaklaşımla ele alırsanız, temel hak ve özgürlükler, demokrasi tahrip olur.
Yok eğer bu kimlikleri, demokratik bir yaklaşımla, eşitlikçi ve adil bir düzen içinde, herkesin temel hak ve özgürlüklerine saygılı bir biçimde geliştirirseniz, demokrasi de çiçeklenir.
Bunun yolu, din ve milliyet üzerinden oluşan kimliklerin, ötekileride, kendilerine sağlanan bütün hak ve özgürlüklerden yararlanmaları gereken eşit yurttaşlar olarak görmeleridir.
***
İş somuta, Türkiye’de olup bitenlere gelince biraz karmaşıklaşıyor:
Araştırmanın en önemli sonuçlarından biri komşuluk hakkındaki yargılarda ortaya çıkıyor.
Bakın insanlar kimleriötekileştirmişve komşu olarak istemiyor:
***
Türkiye’nin son yıllardamuhafazakârlaştığıherkesin üzerinde ittifak ettiği bir gözlem.
2011 araştırmasının sonuçları, bizlere sanki iyi bir şeymiş gibi aktarılan muhafazakârlaşmanın”, insanların ötekileştirilmesive demokrasinin yozlaştırılması konusunda nasıl bir tehlike oluşturduğuna işaret ediyor...
Hele araştırmanın sonuçlarından birinin, demokratik süreçlere katılım yerine, otoriter liderliğin tercih edildiğini ortaya koyduğunu düşünürsek!
Kadınlar konusundaki utanç verici sonuçlara hiç değinmiyorum bile...
Çünkü artık neredeyse her gün yaşanmaya başlanan insanlık dışı cinayetlerle bu sorun zaten ortada.
İşte sevgili okurlarım, bize muhafazakârlaşıyoruzdiye sunulan değişmenin özü bu:
Herkesin birbirini ötekileştirdiği, kadın haklarında, insanların birbirine duyduğu güvende yerlerde sürünen ve otoriter liderlik yönelimlerinin güçlendiği sözdedemokratikbir toplum!

Emre Kongar/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget