SEVGİLİ okuyucularım, 10 Temmuz 2011 Pazar günkü Resmi Gazete’de sessiz sedasız bir kararname yayınlandı. Biliyorsunuz, AKP hükümeti kendi Meclisi’ndeki partili çoğunluktan kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi almıştı.
Kanun çıkarmak zor işti. Meclis komisyonlarından geçireceksiniz. Meclis’te bir sürü tartışma olacak, bunlar ister istemez kamuoyuna yansıyacak ve tepkiler oluşacaktı.
Kanun hükmünde kararname ise kolaydı! Birileri hazırlayacak, Bakanlar Kurulu üyeleri gözü kapalı ve içinde ne olduğunu bile bilmeden imzalayacak ve yayınlandığı gün yürürlüğe girecekti.
Şimdi bu kolay ve ucuz yolu denemeye başladılar.
Peki ne vardı kamuoyunun dikkatinden kaçırılan bu kanun hükmünde kararnamede?
Devletin çok önemli iki temel kurumu olan ve Maliye Bakanlığı bünyesinde görev yapan Maliye Teftiş Kurulu ile Hesap Uzmanları Kurulu yok edildi. Yani iptal edildi.
Bu iki kurulun mensupları katı bir disiplin içinde çalışan seçkin uzmanlardan oluşurdu.
Yüzde 90′ı Ankara’daki Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu idi. Ancak Maliye müfettişi, ya da hesap uzmanı olmak öyle kolay değildi.
Bu kurullara çok zor bir sınav sürecinden sonra girilirdi. Sınavlar dört gün boyunca sürer ve adaylar, özel yaşamları dahil her konuda didik didik edilirdi.
Sınavlara iki-üç bin arasında mezun girer, en çok 15-20 kişi kazanırdı. Sınavlarda asla torpil, kollama olmazdı. Zengin çocukları bu sınavlara rağbet etmez, girenlerin ve kazananların tamamı Anadolu çocuklarından oluşurdu.
Ancak kazanaların işi bu kadar kolay bitmezdi. Üç yıl sürecek sürekli bir eğitim ve sınav dönemi daha vardı. Üçüncü yılın sonunda ise yeni bir sınav daha yapılır, başarısız olanlar derhal meslekten çıkarılırdı. Bu son sınav bir hafta sürerdi.
Bütün bu süreç içerisinde genç müfettişler ve heesap uzmanları “Üstad” dedikleri ustaları tarafından yine özel yaşamları dahil sürekli denetlenir, meslekte kalabilmek için üç ayrı ustadan olumlu sicil almaları gerekirdi.
***
Maliye müfettişleri ile hesap uzmanlarının atamaları Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Maliye Bakanı tarafından imzalanan ve Resmi Gazete’de yayınlanan üçlü kararname ile yapılırdı. Dolayısıyla bunların artık başka görevlere verilmesi, başka yerlere atanması, sürgün edilmesi söz konusu olamazdı.
İki kurul da katı bir disiplin içinde çalışırdı. Hiyerarşi olağanüstü idi. Küçükler özel yaşamda bile büyüklerine ve ustalarına her zaman “Üstad” diye hitap eder, kimse kimseye saygısızlık yapmazdı.
İki kurul arasında temel bir farklılık vardı.
Maliye Teftiş Kurulu müfettişleri genelde devleti, hesap uzmanları ise büyük özel sektörü denetlerdi.
Herkes kendi denetleyeceği yeri seçmekte özgürdü. Yaz aylarında turne yapılır ve ülkenin dört bir yanındaki kamu kurumları ve özel sektör, yolsuzluk ve vergi açısından denetlenirdi. İstedikleri yeri denetlemekte özgürdüler, yeter ki hukuka uygun olsun.
Bağlı oldukları Maliye Bakanı görev vermeden inceleme yapma yetkileri vardı.
Kimliklerinde “Bu kişiye bütün devlet görevlileri her türlü yardım ve desteği vermekle yükümlüdür” diye yazardı.
Müfettiş ve uzmanlar, devletin gözbebeği idi. Her biri ABD gibi ülkelere master yapmaya gönderilir, içeride ve dışarıda özenle eğitim alırlardı.
Kurullardan ayrılma zamanı geldiğinde müfettişler genelde daha üst bürokraside, hesap uzmanları özel sektörde görev alırdı.
***
Dikkat ediniz, binlercesi yetişen ve devlete hizmet veren maliye müfettişleri ile hesap uzmanlarından birinin olsun adı, bugüne kadar rüşvet ve yolsuzluğa karışmadı.
Dahası, bu iki kuruma hiçbir zaman siyaset girmedi. Hep bağımsız kaldılar.
Her yeri denetlediler, vergi cezaları kestiler, raporları mahkemelere intikal etti ama şaibeye bulaşmadılar.
Maliye Teftiş Kurulu taaa Osmanlı döneminde, Hesap Uzmanları Kurulu ise 1945 yılında, Türkiye çağdaş vergi sistemine geçtiği zaman kurulmuştu.
Tayyip İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı idi. Hakkında düzenlenen ve bugün bir bölümü dokunulmazlık nedeniyle Meclis’in tozlu raflarında bekletilen yolsuzluk dosyalarının çoğunu hesap uzmanları inceleyip ortaya çıkarmıştı.
Tayyip’in bu kurullara ezelden beri gıcığı vardı.
O kadar ki, zaman zaman IMF‘den istekte bulundular:
“Raporlarınızda bu iki kurulun kaldırılmasını isteyin.”
IMF bunu raporlarında yazdı ama ilk dönemde iktidarın gücü yetmiyordu! Ayrıca hesap uzmanı olan ve bu işin doğrusunu bilen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan bu uygulamaya karşı çıkıyordu.
Sonunda, şimdiki Maliye Bakanı Mehmet Şimşek (İngiliz Mehmet) bu işi başardı! Olayı kendisinden duyan ve hayretlet içinde kalan iki kurulun başkanına “Emir yüksek yerden” dedi!
Nice vurgunları, soygunları, yolsuzluk ve vergi kaçaklarını ortaya çıkarıp yüzlerce trilyonluk raporlar hazırlayan, devlete ve millete en büyük hizmeti yıllarca veren iki kurul, birkaç sayfalık bir kanun hükmünde kararname ile birdenbire yok edildi.
Getirilen yeni modelde kimin vergi kaçakçılığı, yolsuzluk gibi konularda inceleneceğine Maliye Bakanı karar verecek. Kendi adamları böylece kollanacak.
***
Peki bu uygulamayı niçin yaptılar? Devletin çok önemli iki kurumunu niçin birdenbire yok ettiler? Yanıtı çok basit:
Çünkü bu iki kurula hiçbir zaman tetikçilik yaptıramadılar. Sevmediklerinin üzerine sevk edemediler.
Örneğin medya patronu Aydın Doğan‘a kesilen inanılmaz ve haksız vergi cezaları öncesinde hesap uzmanlarını değil, vergi denetçilerini görevlendirdiler. Cezayı onlar kesti. Bu teknik olayı anlamadığım için, hesap uzmanlarına hep sordum:
“Doğru mu cezalar?”
Doğru olduğunu söyleyen bir kişi çıkmadı! O nedenle Aydın Doğan‘a hesap uzmanları göndermemişlerdi.
Üçlü kararname ile atanan Maliye müfettişleri ile hesap uzmanlarını sürgün etmeleri mümkün değildi ama diş biliyorlardı.
Banker Kastelli, adıyla bilinen ve geçtiğimiz yıllarda intahar eden banker Cevher Özden “Beni hesap uzmanları mahvetti ama en büyük saygı duyduğum kesim onlardır” demişti.
Dün devlette kaç maliye müfettişi ile kaç hesap uzmanı olduğunu biraz araştırdım.
Kesin rakam değil ama bulgular şöyle:
Yaklaşık 150 maliye müfettişi, yaklaşık 330 hesap uzmanı.
Şimdi rütbeleri ve unvanları indirildi. Maliye Bakanlığı’nda çalışan binlerce kişi gibi onlara da “Vergi müfettişi” adı verildi!
Yazık günah değil mi, bu uzmanların çoğu şimdi devletten ayrılacak. Ya emekli olacaklar, ya da özel sektöre geçecekler…
Ve böylece AKP hükümetinin eli rahatlayacak!
Söz geçiremedikleri, tetikçilik yaptıramadıkları bir kesimden böylece kurtulmuş olacaklar!
Her şey bu kadar basit!
Hazırla bir kanun hükmünde kararname, gözü kapalı imza attır bakanlarına ve Çankaya’da oturan AKP’liye ve işi bitir! Devletin en köklü ve en yararlı kurumlarını bir anda imha et! Nasılsa ortalık bomboş. Kimse tepki vermiyor, medya işin üzerine gitmiyor.
Geçmişte Turgut Özal “Bu kurulları kaldıralım”
deyince ortalık birbirine girmiş ve kıyamet kopmuştu. Şimdi tık yok!
Hayırlı olsun!
Emin Çöleşan/SÖZCÜ
Yorum Gönder