Gündemdeki Tartışmalı Konular... - Cüneyt Arcayürek

Alışageldiğimiz hakaretli, kavgalı tartışmalar yok; siyaset tatilde!
TV’lerin gözde haberi ülkeyi kasıp
kavuran sıcaklar!
Yeni bir kriz olasılığı sürekli gündemde. Kimilerine göre kriz kapıda. Kimilerine göre kriz mıriz yok!
Kriz olacağı söylentilerini çıkaranları; doların altının yükselişini sağlıyor, yapay kriz yaratıyorlar diye kimi ekonomistler, daha çok bu alanda hükümette görev yapan bakanlar yalanlıyor.
Kısacası ekonomide kriz olası mı, değil mi; Kürt sorununun çözümü gibi ortada kaldı.
***
Ortada kalan bir başka önemli konu depremle ilgili.
Marmara yöresinde, örneğin geçenlerde Tekirdağ’da hissedilen 5.2 büyüklüğünde deprem; İstanbul’u bekleyen 7.9 büyüklüğündeki olası depremi yine gündeme taşıdı. Kimi ilim bilim adamları arasında birbirini tutmayan görüşlerin yinelenmesine vesile oldu.
Daha büyüğü yolda mı sorusu paniğe yol açtı.
Üstelik bu konuda konuşanlar medyamızda her konuda görüş döktüren yazarlar değil.
Anlı şanlı profesörler.
Bir araya gelip birlikte bir türlü bir sonuç üretemiyorlar.
Biri diyor ki 5.2 daha büyük bir depreme işaret...
Bir başkası, aceleye gerek yok, büyük deprem olacak olmasına da yakın tarihte değil. 2040 yılında, diyor.
Neredeyse o tarihe kadar kim öle kim kala, keyfinize bakın. Büyük depreme daha yıllar var. Yiyin, için eğlenin diyecek!
Bu birbirini tutmayan görüşleri izledikten sonra, artık bir beklentiden söz edilebilir...
Olası büyük depremin ardından şu sıralar medyada İstanbul’da kaç evin yıkılacağını, kaçının büyük hasar göreceğini, kaç bin kişinin öleceğini içeren haberler yayımlanmaya başlayabilir.
Büyük bir depreme karşı alınan önlemlerin yetersizliği masaya yatırılır.
Yetkililer İstanbul’u vuracak depremde olası ölüm sayısını verirler. Kaç binanın yerle bir olacağını veya olmayacağını sayısal olarak duyurabilirler.
Tartışmalar; depremi en az zararla atlatmayı öngören önlemlerin bir türlü alınamadığını vurgulayan eleştirisel açıklamalarla sonuçlanır.
Yeni bir deprem haberi alınıncaya kadar ne olası felaketten ne de alınan veya alınması gereken önlemlerden söz edilebilir gayri!
***
Deprem bölgelerinde, örneğin İstanbul’da yaşayan milyonlarca insanımız zaten devletten, hükümetten umudunu kesmiş; Müslümanlığına yakışır biçimde…
…deprem felaketinin Allah’tan geleceğine inanmış…
...kentin göbeğinde göklere uzanan yüzlerce büyük büyük görkemli binaların başlarına yıkılması olasılığını da… hükümetin neden yıkılacak meskenlerle ilgili yeterli önlem almadığını da düşünmüyor.
Üstelik halkımızı:
Gerekli önlemleri almıyorsunuz diye hükümetin yakasına neden yapışmadığını sorgulamak da, suçlamak da gereksiz.
Halkımız zaten depreme karşı gerekli önlemi üretti, uyguluyor.
Depremi hisseder hissetmez birey, fırsat bulursa ailesiyle birlikte ya sokağa koşuyor ya da az veya çok yüksek fark etmez; pencereden balkondan atlıyor!
Sonuç; kalan sağlar bizimdir!
***
Evler, binalar yıkılmış. Takdiri ilahi, insanımız ölmüş! Sağ olsun Kızılay. Kısa sürede çadır kentler kurmakta artık usta ve fakat:
İlk saatler, sonraki ilk günler; depremde yaşananları ah ile vah ile dinleyen hükümet adamlarıyla yazan resimleyen medyanın ayağı kesiliyor.
Gençler çadırdan okula gidip geliyor.
Çadırdaki sıska ışıkta derslerine çalışan örneğin bir genç kız; büyük kentlerdeki olanaklardan yoksun bir genç kız, üniversite öğrenimi için girdiği sınavdan birinci çıkıyor.
Medya baş tacı ediyor genç kızı, övüyor.
Lakin çadır kentte dramatik yaşam geride kalıyor.
Genç kızın öyküsünü yansıtan gazetede veya TV’deki büyükçe bir haberlerin içinde çadır kent sözcüğü tek bir cümle içinde tek bir kez geçiyor.
***
Ama şu sıralar kriz veya büyük depremin ayak sesleri değil, halkı ilgilendiren. Bir aylık bir konu:
Ramazan geliyor, ramazan!
Yoksulluğun, açlık sınırının giderek boyutlandığı, günde bir öğün şöyle böyle bir şeyler yiyebilenler için zaten kırk yıldır ramazan!”.
Medyada et fiyatları artacak mı, artmayacak mı sorusuna yanıt arayan söyleşiler gırla.
Oysa et veya yiyecek fiyatları artar mı artmaz mı sorunu fasa fiso.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu müjdeledi:
Ramazan pidesi İstanbul’da 1.5, Ankara’da 1 lira.
Daha ne istersiniz?

Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget