Bu hükümet polisi ordunun yerine geçirmeye çalışıyor ya...
Ne yazık ki polisi de polislikten çıkartıyor.
Gelin İstanbul'a bakın.
Sadece 'Çevik Kuvvet' denilen AKP polisi var.
İktidarın istemeyeceği bir şey olursa; sadece bu polis, ölümüne saldırıyor.
Onun dışındaki işlerde ne polis var ne başka bir şey.
İstanbul olmuş dağbaşı.
Başınıza bir hal gelse; polisi arasanız; 'Savcıya başvur!' cevabı alıyorsunuz.
İtleri serbest bırakmışlar; namuslu vatandaşı da kanun kazığına bağlamışlar.
Suçlularla uğraşan polise de bir şey diyemiyorsun.
Onu da sustalı maymuna çevirdi iktidar.
'Suçlulara haddini bildirmeyeceksin; onlar vatandaştır; bırak istediğini yapsın; gerektiğinde savcı soruştursun; sen bu işlere karışma!' diyerek.
Sadece Çevik Kuvvet rahat.
İktidarı birileri rahatsız mı ediyor?
Vuruyor; kafasını gözünü kırıyor.
Vatandaşı birisi rahatsız mı ediyor?
Onun sırtı okşanıyor.
Sistem; hırsızı, uğursuzu; namussuzu, saldırganı koruyor.
Polis mecburen seyrediyor.
AKP iktidarına soruyorum:
-Polisimi nereye attın; ne yaptın?
DEMPERLİ GELİYOR, YOL VER
İstanbul'da kanunsuzluğun tavan yaptığı bir alan da trafik. Buraya Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın gelmesiyle; trafik işi tamamen Allah'a havale edildi. Otobanda; üç şeritli yolun üç şeridini de damperli kamyonlar kapatıyorlar.
Sadece otoyolda değil; şehrin göbeğinde; damperli kamyonlar, otomobillere ışık yakıyorlar.
-Çekil önümden, geliyorum; diyerek.
Kamyonetler ve minibüsler zaten uçaklara özenmiş haldeler.
Kuyruk mu oluştu? Canı sıkılan dalıyor ters yola...
Jandarma sütre gerisine çekilmiş.
Polis, iktidar muhaliflerini kovalamakla meşgul.
Şehri; it-kopuk takımı teslim almış durumda.
Taksiciler yolu işgal etmiş; müşteri bekliyor.
Damperli kamyonlar sol şeritte 110 ile gidiyor.
İşte Avrupa Başkenti İstanbul.
Acaba yeni İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin bu rezalete el atabilecek mi?
Bekleyip göreceğiz...
SAHTEKARLAR KORKUSUZLAŞTI
Dedim ya; bizim yasalar; arsız-hırsız takımını korumak için yapılmışlar.
O yüzden bin bir türlü dolandırıcılık aldı başını gitti.
Dün; bana da tuzak kurmaya çabaladılar.
Polis anonsu mizanseni altında birisi arayıp bankadaki hesabımı kontrol edip etmediğimi sordu.
Sonra da kimliğimin çalındığını; PKK'lı birisinin ele geçirip onunla Avrupa'ya para transferi yaptığını... Acilen bankaya gelmem gerektiğini...
Arandığım telefonu aradım; biiiip biiip!...
Bana kurulan tuzak başkalarına da kurulmuş.
Polisi arayıp haber verdim.
-Savcılığa başvurun; dediler.
Ne yapsam Çevik Kuvvet polisine mi başvursam?
OLMUYOR TÜRK TELEKOM
Sizi binbir vaatle abone yapıyorlar. Sonrası; 'Saldım çayıra; mevlam kayıra!'
Türk Telekom'dan internet hizmeti satın aldım; sabit telefona bağlattım.
Amma verimli kullanamıyorum.
Defalarca arayıp şikayetimi ilettim.
Telefona çıkan görevli; 'Şikayetiniz kayıt altına alındı; size dönülüp bilgi verilecek.' diyor.
Ve dediğiyle kalıyor.
Ne sorun çözülüyor ne de sizi arayan oluyor.
Yeniden arıyorsunuz.
'Bir eleman bulup telefonunuzu tamir ettiriniz' bandını duyuyorsunuz.
Türk Telekom; mal satıyor ama servisini kurmamış.
Arçelik'i arayıp şikayetinizi söyleseniz; Arçelik yetkilisi; 'Piyasadan bir usta bulup ürünü ona tamir ettirin!' dese ne yaparsınız?
Ayıptır Türk Telekom; ayıptır.
Adınızda Türk olduğu için mi böyle dalga geçiyorsunuz müşterinizle?
Sayın Bakan Nihat Ergün;'e izniyle soralım: Türk Telekom, bu cesareti nereden alıyor? Neden sattığı malın servisini tam çalıştırmıyor?
Rıza Zelyut/Güneş
Yorum Gönder