Genelkurmay Başkanı ve diğer komutanların görevlerini bırakmaları ile Atatürk ve ordu düşmanlarına gün doğdu. Neredeyse zil takıp oynayacaklar.
Televizyon kanallarında ağızlarından salyaları akarak verip veriştirdiler. Bunlar nasıl vicdansız, nasıl bir hainlik içindedirler hayret!
Dünya basınına yansıyan bu durumdan AB, ”Türkiye’de demokrasi yerleşiyor. ABD ise temkinli olarak İç işleridir karışamayız” demiş.
Allah cezalarını versin. Demokrasi orduyu çökertmek ile mi oluyormuş?
Karışamazlarmış! Sanki bütün bunları tezgâhlayan onlar değillermiş gibi.
Bu mert, şerefli komutanlarımızın onurlu bir şekilde istifaları ile hem gurur duydum, hem de sanki kolum kanadım kırılmış gibi yüreğimde acı duydum.
Tüm bunlar başımıza neden geldi diye isyan edesim geliyor.
AB ye üyelik ve BOP sürecinde Türk Ordusunun en büyük engel olduğu bilindiğinden orduyu zayıflatmak, hatta yok etmek için bir sürü oyunlar oynandı.
Bunların başında elbette Balyoz, Kafes gibi uyduruk darbe planları ile ordunun en güzide subaylarının etkisiz kalmaları sağlandı.
Demokratik Toplum Kongresi’nin “özerlik ilanı”, Diyarbakır Silvan’daki terör saldırısı ve Türk – Kürt kışkırtması hep oyunun bir parçasıdır. Amaç ulusal bütünlüğü bozmak ve orduyu zayıflatmak ve Türkiye’yi parçalamaktı. Bundan sonraki plan yeni anayasa ile bunu denemeye çalışacaklardır sanırım.
Ya iç savaş çıkartacaklar, ya da bölünmemizi sağlayacaklar. Çok dikkatli ve tetikte olmamız gerekir.
Başbakanlıktan yapılan açıklamada;
“Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay 29 Temmuz 2011 tarihi itibariyle emeklilik başvurusunda bulunmuşlardır.
Emeklilik başvurusunda bulunan komutanlarımız, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde geçen uzun hizmet yıllarındaki özverili çalışmaları sebebiyle takdirle anılacaklardır. Kendilerine ve ailelerine sağlık ve esenlik diliyoruz.” Denildi.
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nde geçen uzun hizmet yıllarındaki özverili çalışmaları sebebiyle takdirle anılacaklardır.”
Evet, açıklamadaki bu sözleri bir yerlere not edelim zira yarın bir bakarız ki bu değerli subaylarda devleti yıkmaktan Silivri veya Hasdal Ceza Evlerine gönderilirler.
Görevlerini onurlu bir şekilde bırakan tüm komutanlarımıza teşekkür az gelir bence.
Onlar Türk Ordusunda yıllarca görev yapmış arkadaşlarının şerefleriyle oynanarak bir suçlu gibi tutuklu olmalarına ve bu haksızlığa dayanamadıkları için tepkilerini demokratik yoldan böyle gösterdiler.
Helal olsun onlara.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 1920 YILLARINDA SANKİ BU GÜNLER İÇİN KONUŞMUŞTU…
Efendiler!
Dünyada hayat için, insanca yaşamak için bağımsızlık lazımdır. Bağımsızlık sahibi olmak için kuvvet sahibi olmak ve bunun için mevcudiyetini ispat etmek icap eder.
Kuvvet ordudur.
Ordunun hayat ve saadet kaynağı, bağımsızlığı takdir eden milletin, kuvvetin lüzumuna olan vicdanî imanıdır.
Herhalde ordu, düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi oldu. Orduyu imha etmek için mutlaka subayı mahvetmek, aşağılamak lâzımdır. Buna da teşebbüs ettiler. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller ve müşkülat kalmaz.
Bir taraftan da müdafaasız, ordusuz bıraktıklarını zannettikleri milletin de izzetinefsine, her türlü haklarına ve mukaddesatına taarruzla milleti alçaklığa, boyun eğmeye alıştırmak plânını takip ettiler ve ediyorlar.
Orduyu İmha Etmek İçin Mutlaka Subayı Mahvetmek, Aşağılamak Lâzımdır
Onun yaşamak için bir çaresi vardır; şerefini korumak! Hâlbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır.
Dolayısıyla subay için “ya istiklâl, ya ölüm” vardır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 31 Temmuz 1920 de Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde subaylara yapmış olduğu konuşmasından bazı bölümleridir.
Tüm konuşmayı herkesin okumasını öneririm.)
Tünay Süer
Yorum Gönder