Erman toroğlu nerelerdeydiniz? - Hasan Pulur

Olmadı Erman Toroğlu, olmadı... “Müşteki” şikâyetçiye denir, siz Fenerbahçe’nin tutuklu ve hastanede yatan Başkan Aziz Yıldırım’dan şikâyetçisiniz, hukuk dilinde buna “müşteki” diyorlar.
Diyeceksiniz ki “Aziz Yıldırım”dan şikâyetçi olamaz mıyım?
Elbette olabilirsiniz, en doğal hakkınız...
Bizim eleştirimiz “müşteki” oluşunuza değil ki!
* * *
Sultanahmet Cezaevi’nin meşhur bir başgardiyanı varmış, “Terazi var, tartı var, lamba var, idare var, her bir işin vakti var.” dermiş, on küsur yıl, solculuktan yatan Kerim Korcan’dan duymuştuk.
Evet, her işin bir vakti var!
Kaç zamandır, ağzınızda eveleyip geveliyordunuz, televizyondaki “Maraton” programından uzaklaştırılmanızı Aziz Yıldırım’dan ve Fenerbahçe’den biliyordunuz.
Keşke o zaman “müşteki” olsaydınız, elinizi kolunuzu tutan mı, vardı?
Öyle yapmadınız!
Ya ne yaptınız?
Aziz Yıldırım, tutukluyken, cezaevindeyken, hastanede canıyla uğraşırken, Emniyet Müdürlüğü’ne gidip kendisinden şikâyetçi oldunuz.
* * *
Emniyet Müdürlüğü’nün avlusunda pek de fiyakalıydınız, kara gözlüğünüzle zıplaya sıçraya yürüyor, soru soran gazetecilere, yeteneğiniz kadar espri yapıp “Filan Ahmet Efendi’den değil, elbette Aziz Yıldırım’dan şikâyetçi oldum!” diyordunuz.
Sanki size “Niye şikâyetçi oldunuz?” diyen varmış gibi...
Oysa soru çok basit, niye adam tutuklandıktan sonrası şikâyetçi oldunuz, daha önce niye olmadınız?
* * *
Soru bu!
Olmadı Erman Toroğlu olmadı, yakışmadı “gemi aslanı” gibi kükremek kolay!
Bakın Ercan Güven’e sizi nasıl “Ters Köşe”ye yatırmış:
“Berbat işlerin çevrildiği süreçte futbolcu, daha berbat işlerin çevrildiği süreçte hakem olan, en berbat işlerin çevrildiği süreçte ise satılmış, ayarlanmış, maçlar da dâhil olmak üzere yorumculuk yapan Toroğlu, şike operasyonu başlayınca şikecilerle mücadelenin komutanı oldu.”
Öyledir Sevgili Ercan öyledir, Yenişehirli Avni kaç yüzyıl önce bak ne demiş:
“Ehibba şiveyi yağmada mephut eder âdâyı
Hüda göstermesin aşarı izmihlal bir yerde.”
* * *
Erman Toroğlu anlar mı acaba?
Çoktandır birilerinin ağzını görünce aklımıza “Kazak Abdal” gelir.
“Medrese kaçkını” deyimi onundur, 16. Yüzyılda onun söylediği bilinir.
Der ki;
“Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermeye dervişan beğenmez
*
Âlemi taan eder yanına varsan
Seni yanıltır bir mes’ele sorsan
Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan
Camiye gelir de erkân beğenmez”

“Kim bu?” diye sormayın...
Sağınıza solunuza bakın
“Medrese kaçkınları” yanı başınızda...

Hasan Pulur/Milliyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget